Ekonomide yaşananlar, gelir dağılımındaki uçurum
Üretmek isteyen çiftçi sıkıntıda.
Girdi maliyetleri tarladan soğutuyor.
Niğde, Nevşehir, Çorum, Yozgat, Amasya…
Soğanın maliyeti 80 kuruş.
Şu andaki fiyatı ise 53 kuruş.
Üreticiler isyanda.
Ürün tarlada kaldı.
Dertlerini soran yok.
Muz üreticileri aradı.
Fiyatlar yarı yarıya düşmüş.
Kredi ile sera yapanlar kara kara düşünüyor.
Güneydoğu’da DEDAŞ sorunu.
Türkiye’nin her yerinden olumsuz haberler geliyor.
Çiftçi icra terörü altında.
SANAYİCİ ÖNÜNÜ GÖREMİYOR
Sanayicilerle görüşüyorum.
Kimse hâlâ önünü göremiyor.
Ham madde ve ara malların fiyatları sürekli artıyor.
Nakliye fiyatları yükseliyor.
Üretilen malı stoklama eğilimi var.
“Sattığımız fiyata ham madde alamıyoruz” diyorlar.
Gözleri kulakları piyasalarda.
Siyasi gelişmeleri takip ediyorlar.
RANT KAZANÇLARI
Esnafın durumu ortada.
Herkes küçülüyor.
Eskiden 10 kişi çalışan yerlerde sayı 5-6’ya düştü.
Genelde sıkıntı yüksek.
Ama çok küçük bir azınlık büyük paralar kazanıyor.
Emekle kazanılan paralar değil.
Üretilip kazanılan para hiç değil.
Bir masa, bir sandalye, bir sekreter, …
Borsa, döviz, altın, …
Arazi, lüks konut, …
Rant paraları.
Artık bankalara bile gitmiyorlar.
Her şeyi cep telefonundan hallediyorlar.
MİLYONLUK ARAÇLAR
Ankara OR-AN semtinde AVM’lerin önünden geçiyorum.
Park yerindeki araçlara baktım.
Valelerin hizmet ettiği alanlardakilere.
Çoğu milyonluk araçlar.
Kenarda durup bu araçlara kimlerin binip indiğini izledim.
Sürekli telefonla konuşan tipler…
Kapısını şoförü açanlar…
Bıyığı yeni çıkmış gençler…
Estetikli olduğu hemen anlaşılan, süslü kadınlar, …
Ellerinde lüks mağazaların paketleri.
Arabalarının içine fırlatışları bile her şeyi anlatıyor.
Yapılan harcamaların alın teriyle kazanılmış para olmadığı o kadar belli ki!
Bu arada işçiler geçiyor.
300 metre ilerideki yol inşaatından geliyorlar.
Otobüs durağına doğru gidiyorlar.
Yorgun oldukları her hallerinden belli.
Kendi aralarında yoğun bir sohbet içindeler…
Ne yaman çelişki…
BÖYLE GİTMEZ
Lüks araçları izlerken, bir taraftan da işçilere baktım.
Asgari ücretle çalıştıklarını biliyorum.
İki gün önce yanlarına gidip sohbet etmiştim.
Birden sigortaları olup olmadığı aklıma geldi.
Sormamıştım, meraklandım…
Farkında değildim.
Bunları düşünürken kendi kendime konuşuyormuşum.
Benden biraz daha yaşlı biri yanımda bitiverdi.
Dikkatini çekmişim.
Sohbet ettik.
Sanki kafamdan geçenleri okumuştu.
“Bu böyle gitmez.
Gelir dağılımı çok bozuldu.
Bunun sonunu görmek için kahin olmaya gerek yok.
Ben aslında bu araçlara binen gençlere, süslü kadınlara da acıyorum.” dedi.
Sonra da “Hadi kolay gelsin” deyip yoluna devam etti.
UÇURUM
Ülkemizdeki manzara ortada:
Gelir dağılımında uçurum büyüyor.
Bu yoksulluğu daha da görünür kılıyor.
İş nereye gider bakalım.
Ama sisteme tepkiyi artırıyor.
Bu durumun devam etmesi giderek zorlaşıyor.
Kim kazanır, kim kaybeder bilemem.
Ama kaybedecek bir şeyi olmayanlar, giderek daha cesurlaşıyor…
ÇÖZÜM ŞART
İzlenen politika çözüm getirmiyor.
Politikaların hızla değiştirilmesi zorunlu.
Döne döne aynı noktaya geliyoruz.
Çıkış yolu: Üretim, üretim, üretim.
Üretimin desteklenmesi.
Çiftçinin önünün açılması.
Sanayicinin yatırımlarının teşviki.
Kamunun üretimde öncülük etmesi, … şart.
AKSİ HALDE…
Aksi halde olacaklar belli.
ABD pusuda bekliyor.
Her fırsattan yararlanmak için tetikte.
Bütün provokasyonlar gerçekler üzerine oturur.
Aksi halde başarılı olamaz.
Bu unutulmamalı.
Düşmana uygun ortam yaratılmamalı.
“Yaratıcı yıkıcılığa” izin verilmemeli..!