Ekonomik gidiş ne yönde

Temmuz ayı için işsizlik oranları açıklandı. Yüzde 10.3. Haziran ayında işsizlik yüzde 10.6 idi. İstihdamda artış var. Ancak bu artış yanıltmamalı. Yaz aylarındayız, gerek turizm gerekse tarım alanında çalışan sayılarında ciddi artış söz konusu olduğu için aslında işsizlikte bu artış az bile denebilir.

Esas büyük tehlike ise başka yerde kendini göstermeye başladı. Sürekli bu konuda uyardık. Ancak bu uyarılar yeterince yankı bulmadı.

İhracata dayalı büyüme çok riskli dedik. Çin Halk Cumhuriyeti’nin yerine tedarik zincirinden faydalanma, sürdürülebilir büyüme ve refah artışına buradan ulaşma hedefi riskli bir strateji diye anlattık.

2000’li yılların başında borçlanma ve KİT satışlarından elde edilen gelir ile ithalata ve tüketime dayalı büyüme tercihi ile ekonomide ivme, siyasi risklerle birlikte, 2014 yılından itibaren aşağı doğru gitmeye başladı. Bugün de Sayın Cumhurbaşkanı’nın sloganlaştırdığı “yatırım, istihdam, üretim, ihracat” stratejisinde “ihracat” hedefinin hatalı olduğunun anlaşılacağı aylara giriş yapmak üzereyiz.

İHRAÇ PAZARLARIMIZ DURGUNLUĞA GİDİYOR

Aslında bu hatalı hedef öylesine kendini gösteriyor ki. Çok fazla yorum yapmaya gerek yok. Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 60-65’ini oluşturan ülkeler ABD ve Avrupa ülkeleri. En çok ihracat yaptığımız ülkeler; Almanya, ABD, İngiltere, İtalya, Fransa. Bu ülkelerle siyasi riskleri, herhangi bir şekilde ticarete ambargo konma olasılığını bir yana koysak bile, bu pazarlar durgunluk riski olan ülkeler. Nedeni çok açık. Bu ülke Merkez Bankaları ekonomik krizden kurtulmak için dağıttıkları dağlar kadar parayı geriye toplamaya başladılar. Bu süreç durgunluğu getirecekti. Hatta o ülke yönetimleri hiper enflasyondan ciddi şekilde korktukları için önlerinde duran durgunluk tehlikesini fazla önemsemediler. Biz ise kısa dönem elde edeceğimiz gelirleri, pandemi sürecinde Çin kaynaklı tedarik zincirinde kopuşlar nedeniyle oluşan boşluktan faydalanmayı, ülkemiz açısından büyük fırsat olarak düşündük.

Sadece bu bile ihracata dayanan büyümenin büyük risk taşıdığını görmeye yetiyordu. Bunun üzerine bir de Rusya-Ukrayna savaşı sonrası, Atlantik ülkelerinin Rusya’ya uyguladığı ambargoya karşı Rusya’nın da bu ülkelere doğalgaz ve petrol ihracatında daralmaya gitmesi, bizim ana ihracat pazarlarımız olan bu ülkelerde durgunluk çanlarının daha yüksek sesle çalmasına neden oldu.

İSO ENDEKSİ İŞARETİ VERDİ

İstanbul Sanayi Odası’nın her ay açıkladığı İhracat İklim Endeksi de bütün bu söylenenleri teyit eder sonuçlara ulaşıyor. Birkaç aydan bu yana endekste düşüşten sonra, temmuz ayında da düşüş devam etti. Açıklanan son rakam endeksin 50 seviyesine düştüğü yönünde. 50 puanın altı ihracatta ciddi risklerin başlayacağının göstergesi olarak açıklanıyor.

Evet, temmuz ayında işsizlik rakamlarında düşüş olduğunu, ancak bu düşüşün bizi yanıltmaması gerektiğini söylemiştik.

Ağustos ayından sonra turizm ve tarım sektörlerinde istihdamda gerileme yaşanacak. Bu istihdam gerilemesine, ihracata dayanan sanayi de katılacak. Dövizde yaşanacak sorunları da istihdamda yaşanacak sorunlara eklediğimizde, sonbaharda ekonomi açısından hiç de iç açıcı bir tablo görünmüyor.