Ekonomik güvenlik üzerine – 3: Güvenlikte yeni bir kavram olarak ekonomik güvenlik

İktisadî güvenlik, iktisadî dizgenin (sistemin) ve bu dizgedeki aktörlerin ve süreçlerin güvenliğidir. Bu güvenliğin dengesizlikleri iki temelde ortaya çıkar:

♦ Özgürlük - bağımlılık

♦ Eşitlik - eşitsizlik

Bir aktör için veya bir süreçte bağımlılık veya eşitsizlik şeklinde ortaya çıkan bir dengesizlik varsa orada bir iktisadî güvenlik sorunu söz konusudur.

Bir iktisadî sistemi ise üç alt süreçten (alt sistemden ) ve bir lojistik akış (dağıtım bileşeninden) oluşan bir bütün olarak ele alabiliriz:

♦ Girdiler alt sistemi (doğal kaynaklar ekonomisi: tarım, madenler ve enerji)

Üretim alt sistemi (sanayi, hizmetler-malî ve malî olmayan hizmetler-)

♦ Çıktılar alt sistemi (ürünler- pazarlar)

♦ Dağıtım (lojistik akış)

Elbette her dizgede olduğu üzere burada da geri besleme (gecikmeli uyarı) ve ileri besleme (erken uyarı) bileşenlerinden söz edebiliriz.

Bu arada dizgesel düşünüp, dizgesel çalışmak alışkanlığımızın pek olmadığını da belirtelim. Çok çalışmanın yüceltildiği, şık çalışmanın akla gelmediği bir iktisadî yapıyla bir yere gidilmez.

Şimdi kesimlere göre, her kesimde iktisadî güvenlik açısından risk oluşturan kimi durumlara bakalım.

TARIMDA EKONOMİK GÜVENLİK

♦ Tarımda kendine yeterli olmayan dış alıma bağımlı bir ülke olmak,

♦ Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’daki etnik sorunların çözümünün siyasal-iktisadî güvenlikten geçtiğini algılamamak (meseleyi basit bir terör meselesi gibi gösterip, ülkeyi savaş iktisadı koşullarında yaşatan dış ve iç rantiyeciler tehdit unsurudur),

♦ Toprak devrimi (reform değil!) yapılarak feodalite tasfiye edilmeden kesin çözüm sağlanamaması,

♦ Su güvenliği,

♦ Tarıma en elverişli arazilerin sanayi ve madenciliğe tahsisi,

♦ Tohumculuk yasası ile ortaya çıkan yeniden üretim güvenliği sorunu,

♦ Tarımsal nüfusun geçim sorununun (hem girdilerde hem de çıktılarda) vahşi kapitalizmin –tefecinin, tüccarın- piyasa çarklarına teslimi,

♦ Dünyadaki emperyalist eşitsizlik nedeniyle ortaya çıkan gıda güvenliği riski nedeniyle açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalma tehditi,

ENERJİDE EKONOMİK GÜVENLİK

♦ Fosil yakıtlara bağımlı bir enerji politikası ve uygulaması,

♦ Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmenin engellenmesi,

♦ Enerji verimliliği yerine yeni yatırımlara yüklenme akıldışılığı (hatta dünyada işsiz kalan nükleercilere iş bulacak kadar),

♦ Enerjinin kullanıldığı birçok sektördeki akıldışılık (ulaşımda karayolu tercihi vb.)

♦ Enerji sektöründe dönen mekanizmadaki kayıtdışı ve yolsuzluk,

♦ AB Genel Sekreterliğimizin Avrupa’nın Geleceği İçin Türkiye raporunda AB’ye vaatler var. Biri de HES’ler başta olmak üzere yenilenebilir enerji kaynakları,

MADENCİLİKTE EKONOMİK GÜVENLİK

♦ Madencilikte yabancılaşma (toprakların satılması),

♦ Madencilikte özelleştirme (Etibank!),

♦ Katma değerli ürüne döndürüp satış yerine hammadde satışının yapılması ve ülkeye kazancın az kalması,

♦ Bor gibi stratejik madenlerde olduğu gibi kaynaklarımızın değerini bilememe,

♦ Yabancılarla işbirliği halindeki özel sektörümüzün, madencilik faaliyetlerinin yapacağı ekolojik tahribat riski (Kaz dağlarındaki altın madenciliği rezaletinde olduğu üzere !).

SANAYİDE EKONOMİK GÜVENLİK

♦ Katma değer üretemiyoruz. Sanayimiz özellikle ara girdiler ve makina-donanım açısından dışa bağımlı,

♦ İstihdam yaratıcı sektörlerimiz genelde ölüyor: tekstil-konfeksiyon vb.

♦ Tasarım ve yenilik yeteneğimiz yok,

♦ Teknoloji üretemiyoruz. teknik tekstil yerine ‘çakma nike’ üretiyoruz,

♦ Taklitçiliğimiz olumsuz: kendi içeceklerimiz örneğin kefir vb. yerine türk kolası!

♦ Nitelikli işgören sıkıntısı mevcut, özellikle bilime ve teknoloji geliştrmeye, arge ve yenilik üretme odaklı işgücü sıkıntısı var,

♦ Tasarım yeteneğimiz ve merakımız (ve dahi meramımız) yok,

♦ Kayıtdışı çalışma alışkanlıklarımız gelişmemizi önlüyor.

GÜVENLİK SANAYİİNDE EKONOMİK GÜVENLİK

♦ Güvenlik stratejilerimizin NATO kafa olması nedeniyle yanlış plan, yatırım ve harcamalar söz konusu (füze kalkanı projesi, 2011 Nisan’ındaki helikopter seçiminde teknoloji transferi ve yerli üretim avantajı sağlayan İtalyanlar’a göre Amerikan Skorsky’inin seçimi vb).

♦ Ulusal güvenlik sanayiinin yeterli düzeye gelememesi (getirilmemesi) ve silah ÇÜŞ’lerine bağımlılık (F-16’lar’dan sonra Lockheed, F-35’ler için uçuş kodlarını vermeyince sipariş ertelenmesi vb.).

♦ Ekonomik istihbarat etkinliklerinde zayıflık,

♦ Yıpranan ordu: iç güvenlik sorunları / hükümetin tutumları / ABD ve AB’nin tutumları / strateji belirleyememe sorunu (müttefik ABD…AB savunma şemsiyesi vb.)

HİZMETLERDE EKONOMİK GÜVENLİK

Hizmetleri ikiye ayırabiliriz:

♦ Malî hizmetler (bankacılık, sigortacılık, sermaye piyasası aracılığı )

♦ Malî olmayan hizmetler (elektronik haberleşme, sağlık , turizm vd.)

MALİ HİZMETLERDE EKONOMİK GÜVENLİK

♦ Bankacılıkta hem özelleşme hem yabancılaşma

♦ Sanayicinin kredi bulamaması; tarımcının toprağına el konulması, sıcak para vurgunları vb.

♦ Sigorta sektöründe yabancılaşma riskler: özellikle bireysel emeklilik ve sağlık sigortaları ile sosyal güvenliğin yok edilmesi….

♦ Sermaye piyasasında yabancılaşma

♦ Derecelendirme kuruluşlarının spekülasyonlarıyla çökertilen ulusal ekonomi

♦ Bağımsız denetim kuruluşlarının çarpık mekanizmaları (örnekse, Arthur Andersen adlı kuruluşun Enron şirketini denetimdeki yolsuzluk skandalı olayı!) ve yabancı yoğunlaşmaları

♦ Ulusal ve kritik şirketlerimizin ele geçirilmesi, ekonominin etkilendirilmesi, terörün finansmanı vd.

♦ Dijital paranın getirdiği riskler (örneğin millî ekonomide suç ekonomisinin işlemlerinin dijital para ile yapılması, bireylerin finansal hizmet tüketicisi olarak dijital finans dünyasında suistimale uğramaları vb.)

HABERLEŞME HİZMETLERİNDE EKONOMİK GÜVENLİK

♦ Telekom hizmetlerinin önce mobil sonra da sabit hatlarda kapitalist rekabete açılarak özelleştirilmesi ve yabancılaşması,

♦ PTT’nin özelleştirilmesi ve tabii ki yabancılaşması.

SAĞLIK HİZMETLERİNDE EKONOMİK GÜVENLİK

♦ Sağlık sektöründe reform sonucu devletin sağlık giderlerindeki aşırı şişme,

♦ Tıbbî gereç ve donanımda dışa bağımlılık,

♦ İlaç sektöründen kamunun çıkarılması ve yabancılaşmanın arttırılması,

♦ Sağlığın kamu malı olmaktan çıkarılıp özel sektör hizmeti haline getirilmesiyle ‘paran kadar sağlık’ sistemine geçilmesi ve hastaların müşterileşmesi ile performans sistemi sonucu yanlış tedavi risklerinin artması,

TURİZM HİZMETLERİNDE EKONOMİK GÜVENLİK

♦ Tur şirketlerinde yabancılaşma (Öger Tur’un yüzde 100’ünün Thomas Cook’a satılması vd.)

♦ Turizmin getirdiği kültürel yozlaşmanın (batılılaş-tırıl-manın) ulusal kültürel kimliğimize zarar vermesi (Bodrum, Antalya vb.),

♦ Turizm üzerinden kara para aklama etkinlikleri,

♦ Turizmin çevresinde örgütlenen insan borsası ve bağımlılık yapıcı madde iktisadı,

♦ Her ne kadar tesislerin büyük bölümü yerli ise de sektörde yabancılaşma eğilimi başlamıştır (Batan Joy Tur’un otellerinin TUI’ye geçmesi, Hilton’un, Accor’un ve Marriott’un otel açışları),

♦ Yabancı tur şirketlerinin dayattığı herşey dahil sistemi turizmin tetikleyeceği kesimlerde esnafın satış yapamamasına yol açması,

LOJİSTİK HİZMETLERİNDE EKONOMİK GÜVENLİK

♦ Hizmet sağlayıcılarda yabancılaşma

♦ Araçlarda, makine ve donanımda ve yakıtta yabancı bağımlılığı

♦ Kuralların aleyhimize işlemesi (karayolu taşımacılığında kotalar!)

♦ Deniz taşımacılığı sorunları (vergi, eleman sıkıntısı vb. hususlardan dolayı Türk bandırasından vazgeçme! )

Şimdi iktisadî dizgenin çıktılarının alınıp, satıldığı yere eşdeyişle pazarlara bakalım.

PAZARLARDA EKONOMİK GÜVENLİK

♦ Pazarlarda yoğunlaşma (Az sayıda Çok Ülkeli Şirketler egemenliği - oligopolü)

♦ Pazarlarda tüketimin biçimlendirilmesi (McDonaldlaştırma)

♦ Uluslararası pazarları(mızı)n askersel müdahale ile emperyalist işgali (Irak vb),

♦ Pazarlarda kayıtdışılık (özellikle suç ekonomisi) ve vurgunsal operasyonlar had safhada,

♦ Pazarlarda cemaat organizasyonları ve emperyalist işbirlikçilik,

♦ Gelişen ülkelerle (Brezilya-Rusya-Hindistan-Çin:BRHÇ-İngilizce BRIC denilen) veya Avrasya ile iktisadî işbirliği zayıflığı.

NOT: Yazımız haftaya devam edecektir.