Kriz bu yıl sona erer mi?

Bu yazıya konu olan kriz sadece Türkiye’de içinde olduğumuz kriz değil. Tüm dünyada yaşanan kriz. Öncelikle şunu vurgulamam gerek bizler, Vatan Partisi, bu krizi çok önceden konuşmaya başlamıştık. Kriz bize yabancı değil. Bildiğimiz, gerekçelerini defalarca anlattığımız, çözümlerini de ortaya koyduğumuz gelişmeler. Toplumların gelişmesinin doğal sonucu olarak, önceden alınması gereken tedbirler, toplumların gelişmesi ile paralel olduğu için ancak kriz kapımıza dayandıktan sonra ağır ağır toplumun gündemine girmeye başladı. Önlemler ise plansız, yetersiz, paket olarak değil, günü kurtarmak mantığı içinde alınmaya başlandı.

***

Hemen bir örnek vermek istiyorum. Bu koşulları bizim gibi tahmin eden ve ekonomi politikalarını ona uygun olarak çizen Çin, bugün bütün dünya enflasyon için ne yapacağını kara kara düşünürken Aralık ayında yüzde 1.5 olan yıllık enflasyon oranını, ocak ayında yüzde 0.9’a geriletti. TÜFE’de olduğu gibi ÜFE’de de tüm dünya ne yapacağını bilemez halde iken Çin Halk Cumhuriyeti girdi maliyetlerinde de aşağı yönlü eğilimini korumaya devam ediyor. Çin’in bu başarısını küçümsemeyelim, enflasyonun ana nedenlerinden biri olarak gösterilen doğal gaz ve petrolün dünyadaki en büyük ithalatçısı durumundadır. Ayrıca birçok metal vb. gibi ham maddenin de dünyadaki büyük ithalatçısı konumundadır. Yaptığı ise çok basit anlatımla KAMUCU-DEVLETÇİ EKONOMİ POLİTİKASIDIR. Bize yabancı olmayan, 1930’larda izlenen, ilk adımları ülkemizde atılan ekonomi politikaları.

***

Bu kriz, hükümetin anlattığı gibi enflasyonda nisan ayında tepe noktayı görüp, daha sonra aşağılara doğru inmeye başlayıp, hayat pahalılığını durdurmaya başlar mı? Öncelikle bu krizin sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın krizi olduğunu anlamamız gerekiyor. Daha önceleri bahsettiğimiz gibi dünya zaten bu krize doğru yuvarlanıyordu, sadece pandemi bu krizi erken zamana doğru çekti. Gerçek kriz dolar saltanatının artık miadını doldurması dolayısı ile karşı karşıya olduğumuz kriz. ABD bunun farkında. 2021 yılında ve 2022 yılı başında bu saltanatın sonuna gelindiğinin çok önemli delilleri olarak iki büyük olay meydana geldi. Yoksul Afganistan halkı ABD’yi arkasına bakmadan kaçmak zorunda bıraktı. Kazakistan’da ABD tarafından tetiklenen renkli devrim büyümeden Asya güçleri tarafından boğuldu. Halen içinde bulunduğumuz Ukrayna’nın Rusya’ya karşı kışkırtılması ise ABD’nin yenik düşmesi ile sona ereceğini şimdiden söylemek çok güç değil. ABD emrindeki Ukrayna hükümetini dahi kışkırtacak, saldırtacak güce sahip değil.

***

Bu siyasi gelişmelerin, ekonomik yansımalarının çok gecikmeyeceğini tahmin etmek zor değil. Neoliberal ekonomik sistem sadece para politikaları ile çıkış yolu bulmaya çalışıyor. Bugün de çıkış yolunu, dağıttığı paraları faiz artırarak geri toplama olarak görüyor. Bu yolu 2013 yılında denedi, ancak başarılı olamadı. FED etrafından gelen söylentiler, Mart ayından itibaren faiz artırımına başlayacağı şeklinde. Sadece bu bilgi bile krizin derinleşerek süreceğinin izlerini taşıyor. Dünyada para miktarı azalacak, bunun da muhtelif etkileri olacak. AK Parti'nin aldığı önlemlerin derinliğine bakılırsa artık sınırlara dayandıkları izlenimini vermekte. Bütçenin daha fazla açık verme ihtimali yok gibi görünüyor. Artık sistem içinde önlem alma lüksü kalmadı. Bundan böyle alınacak önlemler sistem dışı ve mülkiyet ve bölüşüm ilişkilerine yeni düzen getirmek zorunda.