Ekonomimiz direnç gösteriyormuş!
Bunu ABD Dışişleri Bakanlığı Ekonomik İşler Müsteşarı Catherine Novelli söylüyor. ABD ile Türkiye arasında Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması'na (TTIP) Türkiye’nin dahil edilmesini ABD çok istiyor. Bununla ilgili yapılan çalışmalar vesilesi ile müsteşarın söylediği şu söz çok anlamlı: ''Türkiye ekonomisinin gösterdiği direnç güçlülüğün göstergesi.” Yani ekonomimiz o kadar güçlü ki dünyada yaşanan olaylara direnç gösterebiliyor.
Aklıma takıldı. Güçlü isen zaten gücün bir direnç. Ayrıca direnmene gerek yok. Direnme bir zorlanmayı da ifade etmiyor mu? Demek ki müsteşara göre biz zorlanıyoruz.
Ama gerçek durum öyle mi? Hayır; dünyada olan olaylar bizim direncimizi (direnme gücümüzü) bayağı etkiliyor.
İHRACATTAKİ ARTIŞA GÜVENME
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, hükümetin ihracat hedeflerini TİM hedefi haline getirerek yaptığı tahminler hiç de gerçekçi değil.
2014’de ihracat hedefimiz 166.5 milyar dolardı. İlk sekiz ayında yaptığımız 104 milyar dolar ile hedefimizi gerçekleştireceğiz. Bu çok güzel. Peki ihracatımız katma değer yaratan ürünlerden mi oluşuyor. Buna Mehmet Büyükekşi henüz yüksek teknolojik ürünlerin ihracatını yapamıyoruz, diyerek kendisi cevap veriyor.
Bir de herkesin aldanabileceği bir husus var. O da ihracatın ithalatı karşılama oranı. Eğer ithalat düşüp ihracatın ithalatı karşılama oranı artıyorsa bu büyüme ile ilgili tehlike işaretidir. Öte yandan katma değerli ihracatınızdaki katma değer tutarının ithalatınızı karşılama oranı esas önemli orandır. Bu oranın yüzde 10-20 arasında gerçekleştiğini biliyoruz.
Bu nedenle gelecek yılların ve özellikle 2023’ün ihracat hedefini ballandırarak öne koymanın gerçekçilikle bir ilgisi yok. Olsa olsa siyasi bir vaat olabilir.
İhracattaki artışları söylerken satır aralarında amalar çok. Irak ve Rusya’daki gelişmeler ihracatımızı olumsuz yönde etkiliyor. Ama Avrupa pazarı bunu telafi edecek. İhracatımız arttı ama Irak ve Ortadoğu feci. Bir iş adamı Irak’a yaptığı ihracattan doğan 70 milyon dolar alacağını IŞİD’den 25 silahlı adamı ile koruyormuş… Ama ihracatımız artıyor!
SANAYİ ÜRETİMDEKİ ARTIŞA ALDANMAYALIM!
Bir bakıyorsunuz Bilim Bakanı Temmuz'daki mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimindeki artışı rakamı (geçen yılın aynı dönemine göre yıllık yüzde 3.6 artış oranını) için “Bu Türkiye ekonomisinin ve sanayicilerimizin başarısıdır” diyebilmiş. Ama sanayi üretimdeki azalışlarda “Bu Türkiye ekonomisi ve sanayicilerimizin başarısızlığıdır” dememiş.
Mikro göstergelerdeki nispi değişimler ekonominin dünya aktörlerinin de yer aldığı büyük resim bakımından çok önemli olmadığını bilmeliyiz.
KÜRESEL BÜYÜMEDE ENDİŞELER!
ABD ve Çin’de büyüme beklenenden daha düşük. Çin bu yılın sekiz ayında rekor düzeyde dış ticaret fazlası verdi. ABD’de tarım dışı istihdam ve işsizlik oranları beklentileri karşılamadı. Petrolün varil fiyatı 100 doların altına düştü. Bu küresel büyümedeki yavaşlamanın işareti.
FED FAİZ ARTIRIMINI ÖNE ÇEKECEK
FED ABD’deki istihdam göstergelerindeki beklentilerin altındaki gelişmelere rağmen faiz artırımına bir an önce gitmek istiyor. 2015’i beklemeden yapacağı bir faiz artırımı bizi ve bizim gibi gelişmekte olan ekonomileri etkileyecek.
DİRENÇLİYİZ!
Tüm bunlara rağmen bizi borçlandıran, sıcak para ile uyutan, katma değerli sanayileşmeye izin vermeyen,ülkemize akan paranın spekülatif alanlarda beslenmesine yol açan, 60 milyondan fazla vatandaşının yoksullaştığı bir ülkenin ekonomisi direniyormuş ve bu da güçlülüğün bir göstergesi imiş!
80 milyona yaklaşan nüfusu ile büyük pazar olan ülkemizdeki tüketimin getirdiği büyük canlanmayı ekonominin güçlü olduğuna dayanak yapan bakanlarımız, sektör temsilcilerimiz, çok zengin uzmanlarımız ve ülkemizi çok seven(!) Amerika bizi uyutmaya devam ediyor. Biz de uyumaya…