Ekonomimize ilişkin son veriler iyi şeyler söylemiyor!

Bu hafta genelinde açıklanan ekonomimize ilişkin veriler, görünür gelecek açısından iyi şeyler söylemiyor. Bu yılın üçüncü çeyreğinde, durgunlaşma şeklindeki eğilimin hızla daralmaya dönüştüğü ve tüm işkollarındaki ağırlaşmış sorunların taşınamaz hale gelebileceğine işaret ediyor. Küresel koşulların kademeli olarak olumsuzlaştığı koşullarda yaşanan bu sıkıntılar, yoğun bir şekilde hissedilen krizin zamanla ağırlaşması olasılığını güçlendiriyor.

Bu hafta başında açıklanan eylül ayı ödemeler dengesi verileri, olumsuz eğilimleri yansıtması açısından özel bir önem taşıyor. Cari fazla verilmiş olması işlerin iyiye gittiği anlamına gelmiyor ve finans hesabındaki açık kontrolsüz bir şekilde büyüyerek kaynak sıkıntısını derinleştiriyor. Kur şokları nedeniyle ihracat ve ithalat rakamlarında sert ve sürdürülebilir olmayan değişimler devreye girmiş. Son aylarda gerçekleşen tahvil ihraçları ve bankaların borç çevirme oranları, net dış borç ödeyicisi olma olasılığının yükselmesini engelleyemiyor; ağustos ve eylül ayları genelinde, net hata ve noksan hesabından 4.6 milyar dolarlık girişe rağmen döviz rezervleri 11.5 milyar dolardan fazla azalmış!

Ekim ayına ilişkin tarım ürünleri üretici fiyat endeksi ise, bu sektör açısından oldukça ciddi bir alarm niteliği taşıyor. Söz konusu dönemde fiyatlar yüzde 0.88 oranında artmış; yıllık orandaki yükseliş ise sadece yüzde 16.02 ile sınırlı kalmış. Söz konusu ürün fiyatları sert bir şekilde artmadığı veya girdi fiyatları yüksek oranda gerilemediği sürece, tarımsal ürün arzında çok tehlikeli olabilecek türden daralmalar yaşanabilir. Bu sorunu çözmeye çalışmak ise ya enflasyonu, ya da bütçe açığını patlatabilir; diğer tüm iş kollarındaki sorunların katlanarak ağırlaşmasına sebep olabilir!

Ağustos ayı işsizlik oranı ise, bir yıl öncesinin aynı dönemine göre 0.5 puan kadar artarak yüzde 11.1 düzeyine yükselmiş; bu değişiklik aksi yöndeki yapay baskılara rağmen gerçekleşmiş. Halen çalışıyor görünenlerin önemli kısmının ücretlerini zamanında alamıyor olduğunu ve 2019 yılına ilişkin büyüme tahminlerini dikkate alır isek, söz konusu oranlardaki yükselişin hangi seviyelere kadar tırmanış eğiliminde olabileceği konusu ek sıkıntılara sebep olabilir!

2019 yılı için ücretlerde yaşanacak artışlara ilişkin çalışma ve tartışmalar ise, yaşamakta olduğumuz krizin boyutu ve yaratabileceği tehlikeler konusunu inkar edilemeyecek şekilde açığa çıkarıyor. Satın alma gücünü korumaya yetecek kadar zam söz konusu olsa, işsizlik oranının yeni rekorlara koşması ve istikrarsızlık yaratabilecek yan tesirlerin yıkıcı bir sarmala dönüşmesi olasılığı güçleniyor. Böyle olmaması için düşük zam ve kamusal destekler ile idare edilmeye çalışılması durumunda ise, ortaya çıkabilecek iç talep yetersizliği benzer tehlikelerin sebebi olabilecek hale dönüşebilir!

Bu yazıda dikkatinize sunmaya çalıştığımız olasılıklar, finansal piyasa cephesindeki iyimser zorlamaları anlamsız ve etkisiz hale getiriyor. Makroekonomik görünüme ilişkin beklentilerin olumsuzlaşması engellenemiyor. 2019 yılına ilişkin büyüme tahmini şimdiden eksi yüzde 2 seviyesine geriledi; bu tahmin, enflasyon ve işsizlik konusundaki algıları da yeni rekorlara taşıyacak gibi görünüyor. Uzun süreli kaynak bolluğunun ardından, giderek büyüyen kaynak kıtlığına alışmak ve zaaflara hitabeden alışkanlıkları değiştirmek sancısız olmayacak gibi görünüyor!

Yaklaşık iki ay önce açıklanan Yeni Ekonomi Programı, 2019 yılı büyüme hedefini yüzde 2.3 olarak tanımlamıştı. Yabancı kurumların son tahminleri ise, söz konusu programın itibarını tümü ile tükettiği ve istikrarsızlık endişelerinin çok güçlenmiş olduğu anlamına geliyor. Aradaki büyük fark ise iç ve dış koşullardaki olumsuz eğilimlere bağlı olarak, yabancı para cinsinden kaynak girişlerinin yetersiz kalacağı ve net dış borç ödeyicisi olmak zorunda kalacağımız yönündeki algılardan kaynaklanıyor. Talimatla finansal eğilimleri iyimser hale dönüştürmek için devreye sokulan yapay zorlamaların, geri tepme ve yaşanabilecek finansal dalgalanmaları besleme olasılığının artık ciddiye alınması gerekiyor. Kimse yerel seçimler sonrasına yönelik, kur ve faiz tahmini yapmak istemiyor! Bu sıkıntılı günleri bile aramak zorunda kalmamız olasılığı artmaya devam ediyor.