Eksi zaman gerçek mi oluyor?

Belki de evrenimizde bilimin sorguladığı en büyük gizemlerden biri Zamandır. Zaman nedir diye soracak olursak birçok cevap veren çıkacak olmasına rağmen zamanı net olarak tanımlayacak bir cümle pek mümkün görünmemektedir. Belki de geçmişi, bugünü ve dünü bağlayan konsept olarak zaman kavramını öne çıkarmak mümkündür. Peki o zaman şu anı nasıl tanımlarsınız? İçinde bulunduğumuz an dediğinizi duyar gibi oluyorum. Peki şu an dediğinizde daha siz düşünceyi oluşturmaya başladığınızda zaten o an geçmedi mi? Gerçekten şu anı yaşamak mümkün mü, biz sürekli bir nevi geçmişte mi yaşıyoruz. Gelecek her zaman bize şu an kadar uzakta mı? Gördüğünüz gibi bu ve benzeri soruları oluşturmak mümkün. Zaman gerçekten gizemli bir kavramdır ve her ne kadar fizikçiler zamanı dördüncü boyut diye tanımlasalar bile bu bile şüpheli bir tanımdır. Çünkü bu zamanın bir başlangıcı ve sonu olduğunu ima eder. Peki zamanın başlangıcı var ise zamandan önce ne vardı? Zamanı ne oluşturdu? Gelecekte zamanın sonu nasıl gelecek? gibi sorularda ortaya atmak mümkün. Daha da enteresanı zaman sonsuzdan beri var ise ve sonsuza kadar var olacak ise zamanın başlangıç noktasını bilmeden zamanı ölçmek ve skala şeklinde gözlemlemek mümkün mü?

GELECEĞİMİZ ŞİMDİDEN BELİRLENDİ Mİ?

Şu an birçok bilim adamına göre zaman lineer bir kavram değil yani doğrusal olan bir kavram değil. Her ne kadar insanlık olarak bize zaman, beş duyu organımızdan dolayı doğrusal olan bir zaman çizgisi gibi gelse de bazı astrofizikçiler zamanın geçmiş, şu an ve gelecek anlamında zaten aynı anda var olduğunu ve sadece biz insanların 3 boyutlu canlılar olarak zamanı lineer olarak algılayabildiğimizi söylüyorlar. Peki o zaman eğer bu teori gerçek ise o zaman yaşanacak her şey yaşanmış olmuyor mu? Eğer yaşanmış oluyorsa o zaman geleceğimiz şimdiden belirlendi mi? Esasında bu gibi sorular evreni ve yaşamı daha iyi anlamamızı sağlıyor ama aynı zamanda bu sorular bilimsel olarak hatalı sorular sayılır, çünkü ancak zamanı doğrusal olarak görürsek var olabilecek sorular bunlar. Ama zaman 3 boyuttan bağımsız bir öge ise o zaman bu soruların bir anlamı kalmıyor. Bu anlamda en başta da dediğim gibi zamanı anlamak belki de evrenin en önemli gizemi olabilir.

Daha önceki makalelerimde zamanda yolculuk mümkün mü diye sormuştuk ve kara delik gibi bazı objelerin etrafında mümkün olabileceği üzerine tartışılan astrofizik teorilerinden bahsetmiştik. Bugünlerde ise bilim adamlarının ortaya çıkardığı çok enteresan bir kavram ise eksi zaman yani zamanın negatif olarak geriye doğru gitmesi. Daha önce ünlü bir Hollywood filimde işlenmiş bu konu eğer gerçek ise zamanın geriye doğru aktığı ve bu zamanda var olan objelerin ve canlıların yaşlanmayarak gençleştiği sonucuna varabiliriz. Yakın zamanda Toronto Üniversitesi'nden Daniela Angulo liderliğindeki araştırmacılar önemli ama tuhaf bir kuantum sonucunu ortaya çıkardı: ışığın dalga parçacıkları olan fotonlar, soğutulmuş atomlardan oluşan bir bulutun içinden geçerken negatif miktarda zaman harcadılar. Başka bir deyişle, fotonlar bir maddeye girmeden önce maddeden çıkıyormuş gibi göründüler.

"Pozitif miktarda zaman geçen, ancak fotonların atomların uyarılmış durumda negatif miktarda zaman geçiriyormuş gibi görünmesini sağlayabileceğini gözlemlediğimiz deneyimiz sona erdi!" diye yazdı Toronto Üniversitesi'nden fizikçi Aephraim Steinberg. Tabii ki bu deneyin defalarca tekrarlanması ve ispatlanması gerekiyor ama eğer sonuçlar teyit edilebilir ise yukarıda sorduğumuz soruların cevapları (eğer var ise) çok ilginç sonuçlar doğurabilir. Gerçi bu yapılan deneyde sanki zaman eksi çıkmış gibi bir sonuç alındı ama daha yapılması gereken çok çalışma var.

ÇÖZÜLMESİ GEREKEN EN GİZEMLİ BULMACA

Peki zamanı anlamamız bize ne getirecek. Bilişimden, teknolojiye ve insan vücuduna kadar her şey zaman kavramının sabit ve lineer olan bir öge olmasına bağlı. Eğer bunun aksi ispatlanabilirse bilim, teknoloji ve hatta biyoloji hakkında tüm öğrendiklerimizi değiştirmemiz gerekecek. Bu anlamda zaman kavramı belki de çözülmesi gereken en önemli gizemli bulmacadır. Ama her hâlükârda bu gizem çözülmese bile araştırma esnasında bulunan her tür bilgi bilişimden savunma teknolojilerine kadar fayda getirecek ve genel bir bilimsel yükseliş sağlayacaktır. Bu yüzden birçok ülke bu konuda da çalışmalar yapmaktadır ve aynı zamanda faydasını da görmektedir. Bizde ülke olarak bu temel çalışmalarda yer almalıyız ve kesinlikle temel bilimleri Ortaokul seviyesinden başlayarak tüm eğitim sistemimize yaymalıyız. Böylece ülkemizde bilim alanında önderliği yakalayabilir.