El Tango

Dünya Tango Günü olarak kutlanan 11 Aralık, tango tarihini etkileyen besteciler Arjantinli Carlos Gardel ile Julio de Caro’nun doğum günüdür. 30 Eylül 2009’da, Buenos Aires ve Montevideo şehirlerinin talebi üzerine, Unesco tangoyu İnsanlığın Manevi Kültür Mirası olarak kabul etmiştir. 11 Aralık, Türkiye dâhil dünyanın pek çok ülkesinde tango etkinlikleriyle kutlanır. Geçmişte “tango”; Afrika kökenli Arjantinlilerin müzikal buluşma yeri olarak bilinir ve o gecelere, bir dans türünün de adı olan “milonga” denir. Onlara ev sahipliği yapan yerleşimler Arjantin’in liman şehri ve şimdiki başkenti Buenos Aires, Avellaneda, Sarandi, Rosario şehirleri ile yine liman şehri ve Uruguay’ın şimdiki başkenti Monte Video’dur. Aralarından Rio de la Plata nehri akar. Arjantin üst tabakası ve Katolik Kilisesi tarafından reddedilip yasaklanan bu dans müziği, tamamen fakir işçilere ve çoğunluğu erkek olan göçmenlere ait hicranlı bir halk musikisidir. Ama herkes tango bilmez. Motorsiklet Günlükleri adlı filmde Ernesto (Che) Guevara ve arkadaşı kimyager Alberto Granado, 1952’de Buenos Aires’ten yola çıkar. Amaçları Güney Amerika yaşantısını yakından tanımaktır. Halkın, Amerikan kapitalist sömürüsüyle ne denli fakirleştirildiğini, sağlığını kaybedince tedavi ettirilmediğini görmek içler acısıdır. Peru’da Guevara ve Granado’nun cüzzamlıları iyileştirdikten sonra onlar şerefine düzenlenen gecenin dansı tangodur. Piste davet edilen Ernesto, Rosario’da doğduğu halde şaşkınlıkla “Ben Mambo bilmiyorum” diyecek kadar da tangoya yabancıdır.

TANGO MÜZİĞİNİN GELİŞMESİ

19’uncu yüzyılda Arjantin’in çoban (gaucho) yerlileri, sömürgeci İspanyollar, İtalyanlar, Yahudiler, Almanlar, Polonyalılar, Endülüslüler, Kübalılar, Afrikalı köleler ve hatta Osmanlı pasaportuna sahip El Turco’ların büyük bir ekonomiye sahip Arjantin’e yoğun göçüyle tango müziği ve dansı ortaya çıkar. Bu müzik 40 yıl içinde Buenos Aires ve Uruguay’a ait candombe, payada, milonga, habanera, Endülüs tangosu, mazurka, polka, vals, zarzuela, sainete gibi müzik tarzlarının birleşmesiyle oluşur. Tangonun doğduğu başlıca semtler Buenos Aires’te San Telmo, Balvanera, Monserrat, La Boca - ki efsaneye göre Suárez ve Necochea’nın köşesi, Barracas, San Cristóbal ve Palermodur. Montevideo’da, tango, yok olmuş Yerbal sokağında, Ciudad Vieja’nın güney mahallesinde ve Goes semtinde ortaya çıkar. İtalyan laternacılar bu müziği yayar. İyi müzisyenlerin katkısıyla, kenar mahalle yaşantısı, çocukluk ve karşılıksız aşkları anlatan şarkı sözlerinin girmesiyle ve dansın dünya çapında yayılmasıyla tango notaları belirir. İcraatı daha etkileyici olan iki keman, iki bandoneon, piyano ve kontrabastan altılı (sekstet) “Orkestra Tipica” ortaya çıkar. I. Dünya Savaşı, tangonun Avrupa’da yayılmasını engeller ama sona erince, 1920’lerde sade Arjantinli tango şarkıcılarının gittiği Paris ve İspanya’da değil, Yahudi tangosunun ortaya çıktığı Polonya ve Sovyetlerde en yaygın salon danslarından olur. Tangonun dünyaca tutunmasını 1925’te “Mi Noche Triste” parçası ile sağlayan Carlos Gardel 1935’te şöhretin zirvesindeyken, Kolombiya’da bir uçak kazasında ölür. 2000 yılından itibaren tango dansı, Arjantin’de, Uruguay’da ve tüm dünyada, gençler ve genç olmayanlar arasında, artık moda değil; bedensel ifadeyi ve iki insan arasındaki duygusal ilişkiyi yansıtan bir kültür olarak geniş kitlelere yayılarak canlanır. Sadece Buenos Aires’te, halkın dans etmesi için, 200’den fazla “milonga” ve “tango akademisi” vardır.

TÜRKİYE’DE TANGO

1934-38 yıllarında Ankara Arjantin Büyükelçisi Sayın Villalta, Atatürk (1939) kitabında 1912’de Pera Palas’ta tango yaparken, Mustafa Kemal’in kendisini seyrettiğini yazar. Daha sonra Ankara’daki Cumhuriyet balolarının dansı olan tango, La Cumparsita ve Türkçe tangolarla düğün dansı haline gelir. 1997 yılında milli tangocumuz Metin Yazır’ın açtığı Baila Tango Stüdyosu’yla İstanbul ve Ankara’da tango dersleri başlar. Böylece tango Türkiye’de de tekrar canlanır. Milongalarda ve üniversitelerin eşli danslar topluluklarında yerini alır. 2007-2011 yıllarında ODTÜ’de tarafımdan, dünyada ilk kez bir kredili ders olarak “Tango Kültürü” dersi teorik ve pratik olarak öğretilmiştir. Şu anda İstanbul dünyanın önemli tango merkezlerinden biridir. Onun yanında Ankara, Bursa, Eskişehir, Erzurum, Adana, Van, Antalya, KKTC gibi yerlerde tango festivalleri, maraton ve yarışmaları yapılır. Türk tango dansçıları uluslararası eğitmenlik, dans hakemliği yapar, yarışmalarda derece alırlar. Tango evrensel bir dildir ve dünyanın pek çok yerinde bu dil sayesinde dans etmek mümkündür. 2019 yılında ruhsal ve bedensel sağlığınızı korumak için tangoya başlamanız dileğiyle yeni yılınızı kutlar, desteği için Ankara Arjantin Büyükelçiliğine çok teşekkür ederim.