Elam üstüne birkaç kelam!
Kıbrıs yeniden kaynıyor. Küçük bir azınlık kendi kişisel çıkarları için altın tepsi içinde KKTC’yi Avrupa Birliği’ne (AB) sunuyor. AB bugün var, yarın yok! “Yunanistan’a ve Rumlara ikra ediyor” demek, belki de daha doğru!
Müjde EOKA'nın çocuğu oldu!
Rumlar KKTC’den güneye geçen Türklere 2004’ten beri saldırıyor… Kafalara dank etmesi için Rum Alithia gazetesinden aktaralım: “2004-2012 yılları arasında Türklere yönelik şiddet olayları hakkında gazetelerde çok sayıda haber çıktı! Gelin görün ki tek bir vaka dışında mahkemeye götürülen hiçbir olay yok! Trodos’a gezmeye gelen baba oğul, diğer aile bireylerinin gözleri önünde öldüresiye dövülüyor. Olay örtbas ediliyor. Tepkiler üzerine Birleşmiş Milletler (BM) devreye giriyor. Göstermelik bir mahkeme güya sanıkları yargılıyor. Sonuçta herkes beraat ediyor. 2010 yılında bir Türk müzisyen ELAM örgütü tarafından bıçaklanıyor. Basında her boyutu ile vahşet sergileniyor. Sanıklar delil yetersizliğinden serbest bırakılıyor.” Ayrıca Mehmet Ali Talat’a yönelik eylemler de işin bir başka boyutu! 2015’de KKTC’nin kuruluş yıldönümünde Lokmacı Sınır Kapısı önünde Türklere saldırıp, Türk plakalı araçları kundakladılar. Olayın cereyan ettiği alana 100 metre uzaklıkta olan polis merkezinin hiçbir önlem almaması özellikle dikkat çekti. Bizim(!) Mustafa Akıncı ise “bu tür olayların müzakere sürecine zarar vereceğini” ifade etti! Sevsinler senin müzakerelerini! Bu şiddet örgütü nerede bir Türk görürse saldırıyor…
ELAM da nereden çıktı?
ELAM, EOKA gibi bir kısaltma! Yunanca “Rum Ulusal Halk Cephesi (The National Popular Front)” kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor. Irkçı, faşist, kalleş ve zalim bir örgüt Yunanistan’da 1993 yılında kurulan Neo-Nazi Altın Şafak Partisi’nin Kıbrıs’taki uzantısı! Meclis’e de girmeyi başardı; 2 milletvekili var! Temel hedefi, Türklerin kökünü kazımak! Aslında GKRY devlet sisteminin genetik kodları ELAM’da saklı! Bir anlamda Rum derin devletini temsil ediyor. Bu nedenle mahkemeler de dâhil her alanda korunup kollanıyor. KKTC ayrı bir devlet iken bunları yapanların, Birleşik Kıbrıs’ta neler yapabileceklerini düşünmek bile istemiyorum. Bunların küçük bir grup olduğunu iddia edenlere, EOKA’nın da mevcudunun başlangıçta 200 kişiyi bile geçmediğini hatırlatırım…
Kıbrıs Türk'ü endişeli!
Mustafa Akıncı görüşmeleri Türk milleti ve KKTC Türklerinden gizliyor. Oysaki Rum tarafı her vesile ile gelişmeleri kendi halkına duyuruyor. Bu nedenle hangi dolapların döndüğünü, ancak Rum basınından öğrenebiliyoruz. Mülkiyet konusunda Rum tarafında bayram havası hâkim! Akıncı’nın Rum teklifini kabul ettiği söyleniyor. Eğer bireysel olarak mülkiyet konusuna girilirse, bunun iki kesimliliği fiilen ortadan kaldıracağını şimdiden söyleyebilirim. Akıncı, çok istiyorsa kendi malını mülkünü Rumlara versin! Ama KKTC halkının yakasından düşsün!
Saldıran haklarını kaybetti
Mustafa Akıncı Brüksel’de çalışmaktan(!) okumaya fırsat bulamamış! Bugünlerde New York’ta Joe Biden’a arkadaşlık ediyor… Kendisine yardımcı olalım: Uluslararası hukuk saldırgana hiç de sıcak yaklaşmıyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Polonya, Rusya, Romanya, Hollanda bir kuruş vermeden ülkelerindeki Almanların tüm tapulu mallarını kamulaştırdı. Çek Cumhuriyeti’nde bin yıldır 3 milyon Alman yaşıyordu. Bunların malına mülküne el kondu. Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus, 2009 yılında imzalanan Lizbon Antlaşması ile bu işlemin yasal olduğunu AB’nin birincil hukuk maddeleri içine sokturdu. Mağdurların AİHM’de dava açma hakkı bile yok! Şimdi Akıncı, 41 yıldır Kıbrıs Türkü’nün sahip olduğu malı mülkü Rumlara peşkeş mi çekmek istiyor?
Kıbrıs milli davadır
Rumlar gardımızı düşürmek için AB ve BM’nin garantörlüğünü istiyorlar. Al birini vur ötekine! İngiltere ve Yunanistan’da garantörlük haklarından vazgeçecekmiş! Adaya gizlice 20 bin asker çıkaran Yunanistan ve 1974’te Kıbrıs’taki darbeyi seyreden İngiltere’den değil garantör, cacık bile olmaz! Türk için kılını kıpırdatmayacağı aşikâr olan uluslararası kuruluşlar ve bilinen devletlerin garantörlük oltasının yemi olamayız! Türkiye’nin etkin garantörlüğü ve Türk askerinin varlığı hiçbir suretle tartışma konusu yapılamaz. Kıbrıs, KKTC vatandaşlarından daha çok Türkiye’deki 70 milyonun davasıdır. Kıbrıs’ı rakiplerine teslim eden Türkiye nefes borusunu kendi elleri ile tıkamış olur.