Elektrik kesintisinin sorumlusu benim!
Adamlar Türkiye’yi beğenmedi, “Yeni Türkiye”yi kurmaya kalktı; elektrik kesintisinin nedenini bulmak bile sorun oldu!
Yalan yok; “eski Türkiye”de de elektrik kesilirdi ama dünkü gibi “bütün ülkede aynı anda” kesilmezdi.
Bu yüzden de “milli rezalet” boyutuna varmazdı.
Daha da önemlisi, elektriklerin neden kesildiği hemen anlaşılırdı.
“Yeni Türkiye” de ise bütün ülkede elektrikler kesiliyor; metrosu, Tünel’i çalışmıyor, üretim duruyor, ülke bu kesinti nedeniyle en az 1 milyar lira zarara uğruyor ama Başbakan ve Enerji Bakanı dahil kimse kesintinin nedenini bilmiyor.
Tahmini olan çok...
Bilgisi olan yok!
***
Koskoca Enerji Bakanı olmuşsun; ülkenin tümüne yakını elektriksiz kalmış, insan “nedenini” bilmez mi?
Bilmiyorsa, bunun için biraz olsun utanmaz mı?
Çok değil; daha iki hafta önce Kocaeli’deki Körfez Köprüsü inşaatında çalışan Japon mühendisin yaptığını hep birlikte gördük...
Adam kimsenin eleştirmesine, suçlamasına fırsat vermeden kopan halatın sorumluluğunu üstlendi ve canına kıydı.
Bu mantıkla bizde dün yaşanan rezalet Japonya’da olsaydı, ortalık kan gölüne döner; en az bin kişi intihar ederdi!
Bize bakıyorsunuz; kimsenin ipinde değil...
Başbakan bile “Kesintinin nedeni ne olabilir?” diyen gazetecilere, “Terör dahil her şey olabilir” yanıtını veriyor...
Ne kadar “bilimsel ve şeffaf” değil mi?
***
Madem kimse suçu üstlenmiyor; o zaman itiraf edeyim:
Suçlu benim!
Dün sabah kendimi çok yorgun hissetim; yazı yazmaktan kurtulmak için gazetenin elektriklerini kesmek istedim. Elimin ayarı kaçmış olmalı ki yanlışlıkla bütün ülkenin enerjisini kestim.
Bu arada... Bizim binada jenaratör olduğunu da unutmuşum; gördüğünüz gibi yazımı yazmak zorunda kaldım!
Özür dilerim...
Not: İntihar etmesem olur mu?
EYLEM!
“Abartılı” güvenlik önlemlerine rağmen Çağlayan Adliyesi’ne giren silahlı DHKP-C’liler, Berkin Elvan dosyasına bakan savcıyı rehin aldı.
Yanlarında getirdikleri örgüt bayraklarıyla fotoğraf çekip, bu fotoğrafları rahatça dışarıya servis etti.
Herkes “o silahı ve bayrakları o binaya kimin soktuğunu” soruyor...
Benim sorum farklı:
O silahı sokanı merak ettiğimiz gibi; Berkin’i vuran polisin yargılanmasını engelleyip terör örgütüne “durumdan vazife” çıkarma fırsatı verenlerin kimliklerini de merak etmemiz gerekmiyor mu?
GÜNÜN SORUSU (138)
Sorum Cumhurbaşkanlığı’na ait Huber Köşkü’nü yedi aydır işgal eden 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e:
Dünkü elektrik kesintisi sırasında sizin için çalıştırılan jeneratörün masrafını da devlete ödeyecek misiniz?
ALBAY MURAT’IN RUHU!
Balyoz Darbe Planı olarak bilinen davada Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 2’si sivil 361 mensubu yargılandı.
İstanbul 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi 21 Eylül 2012 tarihinde açıkladığı kararla 325 sanığa ceza verdi.
Yargıtay 9’uncu Dairesi, 237 sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararını onadı.
Dava kapsamında tutuksuz yargılanan emekli Hava İstihbarat Kurmay Kıdemli Albay Ali Tarık Akça (50), 9 Nisan 2012’de Ankara’daki ofisinde ölü bulundu. Akça’nın hakkındaki suçlamaları onur meselesi yaptığı ve bu yüzden kendisine ait beylik tabancayla intihar ettiği kayıtlara geçti.
Balyoz davasında 16 yıl hapis cezası alan Albay Murat Özenalp ise 26 Nisan 2014’te Mamak Askeri Cezaevi’nde geçirdiği beyin kanaması sonucu 1 Mayıs 2014’te öldü.
Sanıkların bir bölümü bu süreçte annelerini, babalarını, eşlerini kaybettiler.
Sağlıklarını yitirdiler.
Evlerini satmak zorunda kaldılar.
Hayatı ıskaladılar!
Tüm bunları neden mi anlattım?
Yeniden görülen “Balyoz Planı” davasında mütalaa veren cumhuriyet savcısı, Birinci Ordu Plan Semineri’ne ait ses kaydının, delil vasfı taşımadığına kanaat getirdiğini bildirerek tüm sanıkların beraatini istedi.
Demek ki; bunca insan boşuna ölmüş, hastalanmış, yakınlarını kaybetmiş, maddi yokluk çekmiş, itibar kaybına uğramış...
Boş yere hayatı ıskalamış!
Çocukları boş yere başları eğik dolaşmış...
***
Balyoz Davası’nda bana göre sadece ilk devre bitti; sıra bu “kumpas”ı kuranların, destek verenlerin ve rol alanların hesap vermesine geldi.
Bavulu verenden gazeteye getirene ve manşet yapana...
Soruşturmayı yapan polisten, karar veren hakime, onayan Yargıtay’ın ilgili dairesinin üyelerine...
Tüm sanıkları daha ilk günden mahkum eden yazarlara, çizerlere, gazete yöneticilerine...
Sanıklara yüzlerce kez “darbeci” diyen Recep Tayyip Erdoğan’dan, AKP’li milletvekili ve bakanlara kadar herkes, açılacak yeni davanın sanığı olmalıdır!
Aksi halde bu büyük haksızlığın hesabını Kıdemli Albay Ali Tarık Akça’nın ve Albay Murat Özenalp’in ruhları sorar...
Bundan kimsenin kuşkusu olmasın!
GÜNÜN İSYANI
Dün Türkiye’nin tamamına yakınının elektriği kesilirken ve sorun saatlerce çözülemezken, elektriğine kısa sürede kavuşan tek kurum TBMM oldu... İsyanım ortaya:
Sınıfsız, zümresiz, ayrımsız, kaynaşmış bir topluluğuz değil mi? He, he!