Elektrikte iki program Türkiye'de iki program

Ülkenin baş gündemi elektrik. Elektrik olmadan hayat olmuyor. Elektrik olmadan üretim olmuyor. Elektrik olmadan sağlık, afiyet olmuyor. Bu nedenle elektrik ucuz sağlanmak zorunda.

Aydınlık, elektrik dağıtımında özelleşme sürecinin başladığı 2000'li yılların başından bu yana özelleştirmenin pahalı enerji getireceğini yazdı, çizdi. Vatan Partisi ve sendikalar, meslek odaları 2008-2013 arasında elektrikte özelleştirmelere karşı yoğun kampanyalar yürüttü. Hem dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesine hem de devlete ait santrallerin peşkeş çekilmesine karşı.

Ama oldu. 2008'den başlayarak elektrik fiyatları hızla yükseldi. Kâr eden Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) parça parça satılarak küçültüldü, TEDAŞ ise 21 parçaya bölünerek tamamen elden çıkarıldı. İstanbul Sanayi Odası'nın en büyük 500 şirket listesine göre EÜAŞ, 2006 yılında Türkiye'nin en büyük 3'üncü şirketiydi. Kârlılıkta ise 11'inci sıradaydı. TEDAŞ ve dağıtım ise altın yumurtlayan tavuktu. Hazır müşteri, hazır pazar.

Özelleştirme ve piyasalaşma süreci devlete gelir kaybı, vatandaşa pahalı enerji ve enflasyon, şirketlere ise kâr olarak döndü. Peki faturaların tansiyonu nasıl düşürülecek?

DÜZEN İÇİ SEÇENEK

İki yol var.

Birinci yolda bazı farklılıklar olsa da hükümet ve muhalefet birlikteler. Hürriyet ve Yeni Şafak'tan yansıyan haberlere göre hükümet, faturalardaki vergi oranlarını düzenleyerek, konutlarda kademeleri yukarı çekerek, sanayi ve ticarethaneler için kademe uygulamasına geçerek işi toparlamaya çalışıyor. Muhalefet ise, yine vergilerin düşürülmesini, kademelerin yükseltilmesini, farklı olarak da son zamların geri çekilmesini hatta Kemal Kılıçdaroğlu'na kalırsa faturaları ödememeyi talep ediyor.

Bu yol, bir çözüm içermiyor. Özelleştirmenin ve piyasalaşmanın enerji alanı (sektör demek istemiyoruz) için yapısal bir sorun olduğunu görmüyorlar.

DEVRİMCİ ÇÖZÜM

İkinci yol, Vatan Partisi'nin Milli Hükümet Programında yer alan ve bugünlerde yoğun bir kampanya ile çalışması yapılan elektrikte kamulaştırma çözümü. Bu aslında geniş halk kitlelerinin de çözümü. Kiminle konuşsanız, elektrik dağıtımının devlet eliyle yapılması gerektiğini söylüyor. Çeşitli protestolarda şirket merkezlerine yürüyüş yapılıyor.

Devrimci ve kalıcı çözüm kamulaştırma. Yaşam için vazgeçilmez olan elektrik enerjisini yüksek kâr beklentisinden arındırıp, sorunu vatandaş ve üretim lehine çözecek alternatifsiz yol, bu yol. Gerisi hikâye.

Buradaki ikilik, Türkiye'nin ekonomi ve güvenlik konularındaki ikilikle paralel.

İDARECİLİK ÇIKMAZ DEVRİMCİLİK KURTULUŞ

ABD'nin Karadeniz, Doğu Akdeniz ve Suriye ile Irak'ın kuzeyinden gelen tehditlerine karşı da iki yol var. Ya Asya'yı arkana alarak onunla mücadele edeceksin ya da ABD ile durumu "idare" edeceksin. Ya da bugünkü muhalefetin yaptığı gibi doğrudan ABD denetimine gireceksin. "İdare" etmek ile ABD uşağı olmak farklı olsa da, yol, aynı çıkmaz yol.

Ya 24 Ocak 80 kararlarıyla dayatılan neoliberal ekonomik modeli, sıcak para düzenini, kamuyu küçültme programını devam ettirirsin ya da bankacılık ve enerji alanlarında gördüğümüz üzere milleti soyan, üretimi baltalayan özel rant sistemine ve onun mülkiyet ilişkilerine savaş açarsın.

Biden cephesi zaten ABD denetiminde. Cumhur ittifakı ise onunla mücadele halinde. Ama mücadelenin başarısı, yani onların deyimiyle Türkiye'nin Bekâsı ve Ekonomide Kurtuluş Savaşı, cesur, devrimci adımları atmadan mümkün değil. Siz, vatandaş inim inim inlerken yüzde 90 kâr eden özel bankacılık sistemiyle savaşa giremezsiniz. Arkanızdan vururlar. Siz kendi yüksek kârları dışında bir derdi olmayan bölgesel elektrik tekelleriyle bu halkı mücadeleye ikna edemezsiniz. "Piyasalar" buyurursa, onlar da sizi her an terk edebilir. Bir bakarsınız Biden cephesinin askeri olmuşlar.

Vatan Partisi, Türkiye'nin sorunlarını çözecek programı hazırladı. Türkiye eninde sonunda bu programa gelecek. Vakit kaybı, bu milletin zararınadır.