Eleştiri üzerine
Ünlü İngiliz tiyatro sanatçısı Alec Guiness, tiyatro eleştirisinde iki şeyi çok önemli bulur: ilki eleştirinin okunabilirliği, ikincisi eleştiricinin gösteriyi adeta seyrediyormuş gibi okuyucuya aktarabilmesidir. Gerçekten de başarılı bir tiyatro eleştirisi yalın ve yaratıcı olmalıdır. Süslü, yukardan bakan, yazanın kendini tatminine yönelik bir eğilim eleştirinin amacına ters düştüğü gibi, okuyana da bir yararı olmaz. Okunabilir bir eleştiri, en kısa yoldan yazarın temel düşücesini iletebilen bir yazıdır. Gazetenin, tiyatro eleştirisine ayırdığı sütunun sınırları içinde, eleştirmen düşündüklerinin en can alıcı noktalarını özetlemeyi bilmelidir. Bazan tek bir tümce içinde, iki üç önemli nokta bile vurgulanabilir. Dar bir sınır içinde, yazarın dikkat edeceği bir başka şey de gazete okurunun gösteri üzerine yeterli bilgiyi edinmesi ve kendi kafasında o gösteriyi canlandırabilmesidir. Doğal olarak, gösteride rol ve görev almış olan sanatçıların da bu eleştiriden yararlanmaları gerekir. Sanatçıların eleştiriden yararlanmaları görecedir; kimi sanatçılar özeleştiriye açık, kimi de değildir. Özellikle de, başarısız olanlar yazılanlara tepki gösterebilirler.
Ne Kırıcı Olmak Ne de Abartılı Övgü
Normal koşullar içinde, sert, ama doğru bir eleştirinin sanatçıyı kırmaması gerekir. Sanatçıyı kıran sertlik, ard niyete dayalı, nesnel olmayan ve duygusallığı içeren eleştirilerdir. Sanatçıyı yaralayan eleştiri ise, sanatçıyı zavallı bir şarlatan durumuna getiren, gereğinden çok övgü düzen, abartılı, öznel duyguların yönlendirdiği yazıdır. Ancak eleştirinin en kırıcısı, olumlu da olsa, gösteriyi görmeden yazılardır. Ne acıdır ki, ülkemizde, gösteri seyretmeden çok eleştiri yazılmıştır.
İdeal Eleştirmen
Bence, ideal eleştirmen, bilgisine ve birikimine dayanarak eleştirisinde, gösteriyi dürüstlükle tanıtan kişidir. Eleştirmenin görevi, kapıları çarpmak değil, kapıların nasıl ve nereye açıldığına işaret etmektir. Eleştirmen komut vermez, yol gösterir.
Üç Tür Eleştirmen
Gördüğüm kadarıyla, üç tür eleştirmen var: 1- Söyliyeceği olan, bunu inandırıcı ve etkili bir biçimde yazan; 2- Söyliyeceği olmayan, ama yine de etkili ve okunabilir biçimde yazan; ve 3- Söyliyeceği olmadığı gibi, yavan, basit ve kuru bir biçimde yazan… Eleştirmen ne yufka yürekli, ne de acımasız olmalıdır; çünkü eleştirmenin amacı, geniş planda bir toplumun tiyatro yaşamını geliştirmek, tiyatro sanatını, sanatçısını ve seyircisini uyarmak, onlara yol göstermektir. Eleştirinin, gerek eleştirmen gereksse sanatçı açısından kişilerle işi yoktur. Buun için, eleştirmen, nesnel ve adil olmalıdır; doğal olarak nesnellik ve adalet yetkiyle orantılıdır. Tiyatro eleştirmeni, konusunu yazmaya sıvandığında, hiçbir şey onu düşüncesini yazmaktan caydırmamalıdır! Üzerinde durduğu oyun yazarı ya da sanatçı çok ünlü ve sevilen bir kimse olsa da… Tiyatronun onuru eleştirmenin onuruyla varolur.