Eli sopalılar -(TAMAMI)

Refik Halit Karay, İstanbul’un Bir Yüzü adını verdiği romanında yüz yıl önceki parti fedailerinden, eli sopalılardan birini şöyle anlatır:

“İntihabat (seçim) zamanı faaliyete geçer, müfrezeler, çeteler teşkil eder, maiyetinde sopalı, kamalı kırk, elli adam vardır, bunlar sağa sola saldırır, etrafa dehşet verir, işini görür. Ak gözlerini devirerek muhaliflere hain hain bir bakışını söylerler, tüyler ürpertirmiş. Muhalif gazeteler ne haddine kahvelere girsin, müvezziler (dağıtıcılar) adını çağırsın! Lütfi pehlivan görür veya işitirse insanı mahveder. İşte bu herif şimdi harp zenginidir.” (İnkılap ve Aka Kitabevi, 82)

Yüz yıl önce ülkemizde yeni başlayan çok partili yaşamın yarattığı bu eli sopalıları, yüz yıl sonra da karşımızda görmek ne acı. İstanbul’da, Antalya’da, İzmir’de, Adana’da bunların fotoğrafları çekildi. Ne yakalandılar, ne de cezalandırıldılar. Demek ki devlet örgütlüyor. Sayın valiler, emniyet amirleri görevinizi yapın! Siyasal iktidarların hâlâ bu zorbalardan medet ummaları, demokrasimizin yüz yıldan beri bir adım bile ileri gitmediğinin acı bir kanıtıdır bence. Kurtulmamız gereken bir utançtır. Ona buna “Sen kim oluyorsun?” diye kükreyen yöneticiler, asıl bunlara kükremeliler. “Siz kim oluyorsunuz da devletin polisi, askeri varken, beni ya da devleti koruyorsunuz?” demeliler. 2013 yılında devletin büyük bir ayıbıdır eli sopalılar! Askerden, darbeden yakınanlar, önce kendi demokratlığını bir sorgulamalı bence. TOMA’larla, biber gazıyla ve daha başka silahlarla donatılmış polis gücünün yanında bir de bu eli sopalılar... Tam bir ilkellik, çağımıza hiç yakışmayan bir vahşet, anlaşılmaz, anlatılmaz bir ayıp!

Halka saldıran bu eli sopalı zorbalar ve cana kıyan, adam yaralayan, insanların doğrudan doğruya başını hedef alarak ateş eden polisler mutlaka cezalandırılmalılar.

Yöneticilerle uzlaşma görüşmelerine katılanlar, bunları da dile getirmedikleri sürece, bu direniş hareketinin temsilcileri olamazlar.

Yukarıda Refik Halit Karay’ın anlattığı insan tipi (parti fedaileri) kesinlikle ortadan kaldırılmalı, aksi halde gerçek demokrasi hâlâ bir özlem olarak yaşar ülkemizde.

Ülkemizdeki demokrasi, yazık ki hâlâ İkinci Meşrutiyet döneminde ya da 31 Mart yıllarındaki gibi bir demokrasi, eli sopalılar bunun önemli bir kanıtı.

Not: İnsancıl dergisinden Berrin Hanım’ı geçmiş olsun dileğimi iletmek için aradığımda, değerli dostum Cengiz Gündoğdu’nun ameliyat olduğunu öğrendim. Cep telefonu kullanmadığını biliyorum. Okuru olduğum İnsancıl dergisinin başında, bundan sonra daha sağlıklı bir yaşam diliyorum kendisine, geçmiş olsun! Cengiz Gündoğdu eleştiri dünyasında ayrı bir rüzgâr estirdi bana göre.