Enerji-inşaat ve banka kredileri

AKP hükümetleri iktidara geldikleri 2002 yılından bu yana ekonomik büyüme tercihlerini esas olarak 2 sektör üzerinde yoğunlaştırdılar. Konut sektörü ve Enerji sektörü. Lokomotif sektörleri inşaat sektörüne yönelik olarak bankacılık kredileri şekillendirildi, bankalar 20 yıla kadar vadeli konut kredileri kullandırmaya başladı. Son derece önemli gördükleri enerji sektöründe HES (Hidro elektrik Santrali-baraj) yapımı için özellikle Karadeniz halkının direnişine rağmen ısrarla HES’ler yapıldı. HES, RES (Rüzgar Enerji Santrali), doğal gaz ile enerji üretimi, termik santraller vb gibi. Türkiye’de enerji açığını kapatmaya yönelik çok ciddi yatırımlar için teşvikler verildi.

GELECEK DÜŞÜNÜLMEDİ

Sermaye birikimi yetersiz olan ve yeni yatırımların ancak yabancı kaynaklarla yapılabilen Türkiye’de teşvikler ve banka kredileri bu yatırımlar için yoğun bir şekilde kullanıldı, bankalar da önceki dönem ucuz ve bol olan yurt dışı kredilerini rahatça ve geleceği çok düşünmeden kullandılar.
Ancak sürdürülebilir olmayan bu ekonomi politikası sonunda duvara tosladı, inşaat sektöründe çok ciddi bir gerileme oldu. Konut stokları elde kaldı, inşaat şirketleri batmamak için ellerindeki konutları ciddi oranlarda fiyat indirimi yaparak satmaya başladı. Bu arada hükümet de özellikle desteklediği inşaat sektörünü kurtarmak için bankalara, doğal olarak da elinin altındaki kamu bankalarına baskı yaparak konut stoğunu azaltacak kredilerin verilmesi yönünde muhtelif düzenlemeler yaptı.

GERİ ÖDENMESİ KOLAY DEĞİL

Gerek inşaat gerekse de enerji sektöründe durum öyle kolay düzelecek gibi değildi. Her iki sektör içinde verilen teşvikler ötesinde kullandırılan krediler ciddi boyutlardaydı. Bu kredilerin geri ödemesi de öyle kolay değildi.
Aşağıdaki tablolarda enerji ve konut sektörü için bankaların yıllar itibariyle kullandırdıkları krediler ve bu sektörlerin kullandıkları kredilerdeki takip oranlarını BDDK rakamları ile göreceğiz.

Tablodan da görüleceği gibi, BDDK’nın sektör bazında kredi kırılımı aldığı ilk ay olan 2004 yılı Aralık ayından, son veri olan Temmuz 2019 ayına kadar enerji ve inşaat sektörünün toplam krediler içindeki payı ve resmi rakamlarla inşaat ve enerji sektörünün aynı tarihlerde toplam batık kredilerdeki oranlarını görüyoruz.
2004 yılında AKP iktidarının yeni geldiği yıllarda enerji sektörünün toplam krediler içindeki payı yüzde 2.02. Batık kredi ise 18 milyar 428 milyon TL . Toplam batık içindeki payı ise yüzde 0.029. Nerdeyse yok denecek kadar az. Krizin içinde bulunduğumuz dönemde ise toplam kredi içindeki payı yüzde 8.85 ile 230.644.539 milyar TL. Batık kredi ise (Resmi batık) 10.039.095 milyar TL ile toplam batık krediler içindeki payı yüzde 840.
Hükümet aldığı karar ile 10.039.095 TL’lık batık kredinin yıl sonu itibariyle karşılık ayrılarak silinmesi yönünde bankalara talimat vermiş ancak. Söylenti şu ki gerçek batık 10.039.095.-TL değil. Gerçek batık rakamı 12-13 milyar dolar, yani yaklaşık TL karşılığı 74 milyar TL. Yaklaşık olarak enerji sektörüne verilen kredilerin yüzde 30’u batık.
İnşaat sektörünü de anlatmaya gerek yok. Zaten bu sektörün durumunu bir çok kimse bir şekilde yakınen yaşadığı için biliyor.

HATA GÖTÜRMEZ NOKTADAYIZ
Buradaki sorun şu; açıklanan son veriler ekonominin halen düze çıkmamasına rağmen, dipten yukarı doğru tereddütlü de olsa yöneldiğini gösteriyor.
Ancak öyle bir duruma geldik ki, bankaların bir hatayı daha kaldıracak durumları kalmamış. Halının altına pisliği süpürmek sorunun ancak geç görünmesi sonucuna yarıyor. Aklımızı başımıza alıp aynı hataları tekrarlamamamız gerekiyor.
Plansız yapılan iş sonunda tüm toplumu etkiliyor.