Enflasyon canavarının geçici tek haneli sessizliği!

Bu hafta içinde açıklanan Temmuz ayı enflasyon rakamları, olumlu düşünmeyi zorlaştıran bir görünüm sergiliyor. Tüketici fiyatlarındaki yıllık artışın mevsimlik koşullar nedeniyle tek haneye inerek yüzde 9.75 seviyesine gerilemiş olsa da, bu durumun kalıcı olması beklenmiyor. Gerek çekirdek enflasyon ve gerek ise yurtiçi üretici fiyatlarındaki yükseliş eğiliminin sürmesi, geleceğe yönelik beklentileri olumsuzlaştırmaya devam ediyor.
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan verilere göre, Temmuz ayında tüketici fiyatlarında gözlenen artış yüzde 0.15 ile sınırlı kalmış. Bir önceki yılın aynı döneminde gerçekleşen yüzde 1.16’lık verinin çok altında kalan bu rakam sayesinde yıllık oran yüzde 9.79 düzeyine gerileyebilmiş. Gıda-alkolsüz içecek grubundaki yüzde 0.71 ve giyecek-ayakkabı grubundaki yüzde 3.51’lik gerilemeler sonuç üzerinde belirleyici olmuş ve senelik oranın tek haneye inmesini sağlayabilmiş.

MALİYET BASKISI

Fakat mevsimlik koşulları devre dışı bırakan yıllık çekirdek enflasyon yüzde 9.60 seviyesine tırmanmış. Yur tiçi üretici fiyatları ise Temmuz ayında yüzde 0.72 oranında artmış, yıllık rakam ise yeniden yükselişe geçerek yüzde 15.45 seviyesine sıçramış. Bu veriler döviz kurlarında son altı ayda yaşanan gerilemeye rağmen maliyet kökenli baskıların oldukça ciddi olduğunu ve fiyatlara yansımaya devam ettiğini düşündürüyor. Son üç ay genelinde dış ticaret açığımızda gözlenen genişleme de bu endişenin gerçekleşme olasılığını artırıyor; büyüyoruz diye sevinirken, enflasyon baskılarını artırmış ve sorunları ağırlaştırmış olabiliriz!
Tüketici fiyatlarındaki yıllık artış, çok büyük bir olasılıkla Ağustos ayında yeniden çift haneli rakamlara çıkacak ve Kasım ayına kadar yükseliş eğiliminde olacak. Gerek olumsuzlaşmakta olan küresel koşullar, gerek ise içerideki uzlaşmazlıklar ve can yakıcı hale gelmiş bulunan sorunlar yükseliş eğiliminin şiddeti üzerinde belirleyici olacak. Kaynak sıkıntısı büyüyecek ve gerginlikler tırmanış eğiliminde olacak; finansal kesim ile iş dünyası ve Siyasi İrade arasındaki tercih farklılıkları derinleşecek. Riskten kaçınma eğilimi muhtemelen güçlenecek ve beklentiler bugüne oranla olumsuzlaşacak!
Kaynak sıkıntısı büyüdükçe ve enflasyon yükseldikçe, faizler yükseliş eğilimini zorlayacak. Büyüme ve istihdam konusundaki hesaplar bozulacak, para politikasının gevşetilmesi konusundaki baskılar kaçınılmaz olarak artacak. Maliye politikasını daha fazla gevşetmenin ve kredi hacmini genişletmenin sınırları zorlanacak. Güvensizliğin artmaması ve beklentilerin bozulmaması için devreye sokulacak tepkisel tavırların yan tesiri yüksek olacak ve içine düştüğümüz kısır döngüyü besleyecek.

GELECEĞİ TÜKETMEK

Faizlerdeki yükseliş baskısını önlemeye çalıştıkça döviz kurları yukarı yönde hareketlenecek ve enflasyon beklentileri bozulacak; bilançolardaki yıpranmayı gözlerden uzak tutmaya çalışmak pek bir işe yaramayacak, dış finansman kalitesi bozulmayı sürdürecek! Arap Baharı sonrasında ekonomi gündemimize giren gaz-fren tartışmaları daha tehlikeli boyutlara yelken açabilecek!
Ciddiyeti konusunda gerçekçi olmayı beceremediğimiz, kendimizi finansal akımlara bırakarak büyümesine izin verdiğimiz sorunlar artık bizi çözüyor! Net yabancı sermaye akımlarının güçlü olduğu dönemlerde, tasarruf açığının büyümesi sıkıntı yaratmıyordu. Hem Türk lirası değerleniyor ve hem de faizler gerilemeye devam edebiliyordu, ekonomi büyüyormuş ve mali disiplin varmış gibi görünüyordu; mali sektör ise kredi hacmini patlatmak için yatırımcı ve tüketici avına çıkmıştı! Küresel koşullar değiştiği için artık daha iyi anlaşılıyor: sürdürülebilir olmayan koşulları kavrayamadığımız için ekonomiyi değil sorunları büyüterek ağırlaştırmış ve geleceğimizi tüketmişiz!
Kademeli olarak olumsuzlaşmakta olan küresel koşullarda, cari açık ve bütçe açığından oluşan ikiz açık büyürken makroekonomik görünümün olumsuzlaşmasını engellemek pek mümkün görünmüyor. Finansal piyasalardaki yapay zorlamalar bu gerçeğin algılanmasını bir süre için engellemiş olabilir; fakat bunun da sorunları ağırlaştırarak ek maliyetler yaratabileceği unutulmamalıdır!