Enflasyonlu yaşam değişmez!
Haziran ayı enflasyon oranları açıklandı. Aylık TÜFE yüzde 0.51 azaldı. Yıllık enflasyon yüzde 7.20’ye indi. 2015 altı aylık enflasyon ise yüzde 4.76 oldu. Bu oranlar son iki yılın en düşük seviyesini gösteriyor. Bir de çekirdek enflasyonumuz var. Bunun da H ve I çeşidi var. H çekirdek enflasyon (mevsimlik ürünler, işlenmemiş gıdalar, alkollü içecekler, tütün ürünleri ve altın hariç hesaplanan enflasyon) yüzde 7.82, I çekirdek enflasyonu (enerji, gıda, alkollü ve alkolsüz içecekler, tütün ürünleri ve altın hariç) ise yüzde 7.51 oldu. Bu düşüşün nedenleri arasında gıda ve içecek fiyatlarının düşmesi en önemli etken olarak açıklandı. Bu enflasyon oranlarına göre memurlar ve işçilerin ücretlerinde artış yapılacak. Bu artışlar ücretleri enflasyondan ne kadar korumuş olacak veya reel gelir azalışı var mı, gibi soruların yanıtları aranmak üzere hesap kitap yapılacak. İsterseniz bu enflasyonun ne olduğunu ve ne olmadığını bir analiz edelim.
ENFLASYON NEDİR?
Enflasyon fiyatlar genel düzeyinin artmasıdır. Yani domatesin fiyatı artabilir, meyvenin azalır, diğerinin artar veya azalır. Önemli olan genel ortalamadır. Bu ortalama olan genel fiyat düzeyi sürekli artarsa o ülkede enflasyon var demektir. Aynı zamanda fiyatın istikrarsız biçimde değişim göstermesidir enflasyon. Bu nedenle Haziran enflasyonu son iki yılın dibinde diye sevinmemeliyiz.
ENFLASYON NE DEĞİLDİR?
Fiyatlar yükselmiş ve o düzeyde kalmışsa, bu fiyat düzeyi ne kadar yüksek olursa olsun enflasyon var denmez. Yani hayat pahalılığının sürekli devam etmesi gerekir. Öte yandan fiyatların artmasına paralel olarak gelir de artıyorsa örneğin ilk altı aylık enflasyon oranı olan yüzde 4.76 oranında ücretler artacaksa enflasyon yoktur, diyemeyiz. Çünkü enflasyon fiyat istikrarsızlığıdır.
ENFLASYON NEDEN ARTAR?
Bir genel fiyat düzeyinden insanlar bir talep yaratıp harcama yapıyorlarsa, harcama yaptıkları ürünlerin, malların miktarı (arz) ile talep miktarı eşit ise fiyatlar ne olursa olsun istikrar var demektir. Ama eğer bireyler talebi artırırsa arz aynı kalırsa fiyat istikrarı bozulur ve enflasyon denen şey doğar. Örneğin Türkiye’de 100 birim gıda ürünü satışa hazırsa 100 birim talep varsa bu ürünlerin fiyatı kg başına 30 TL ise enflasyondan söz edilmez. Ama 100 birim mal artmadan talep 120 birime çıkarsa gıda ürünlerinin fiyatı artar. İşte üretim değişmeden ürünü almak isteyenlerin sayısı ve fiyatlar sürekli artarsa enflasyon var demektir.
FAYDALARI DA VARDIR
Artan talebi karşılamak üzere üretim artar, bu da istihdamı artırır ve işsizliği azaltır. Bugün ABD’nin enflasyonun artmasını istemesindeki gerekçe budur. Talep artışı nedeniyle özel kesim yatırımlarını artırır ve bu yatırımı kredi ile finanse ederse kredi hacmi artar. Kredi hacmi bankaların kullanabilecekleri kaynakların artmasına ve diğer alanlara kredi vermesine katkıda bulunur.
Bu kredi hacmin gelişmesi toplam üretimi artırarak yeni talep yaratır ve böylece ekonomi büyür. Ama kredi hacminin büyümesinin borçları artıracağı ve bunun olumsuz sonuçlarının da olduğunu ayrıca dikkate almak gerekir.
GELİR ARTIŞINI TETİKLER
Enflasyon geliri aşındırdığı için gelir artışı talebine sebep olur. Memurlara ve işçilere Temmuz ayında tespit edilen yüzde 3 zam yerine yüzde 4.76 zam verilecek. Yani gelirlerinin enflasyondan aşınmaması sağlanacak. Ama bu yeterli görülmeyecek ve yeni talepler gelecek. Enflasyon, gelirini enflasyon oranında artırmak isteyenlerin “çekişmesine” neden olur. Bu çekişme gelirlerdeki artışın dengesiz olmasına yol açar. Bir de gelir artışı genellikle tasarrufu değil harcamayı teşvik eder. Bu da hem borçlanmayı artırır hem de enflasyonu yükseltir. Bu çekişme sürer gider. 1947’den beri süren serüvenimizdir enflasyon. Onsuz bir yaşam düşünemiyoruz. Tek kurtuluş yolu var; hovardaca tüketmeye son vermek ve üretim ekonomisine geçmek...