Engelli Hakları, ‘Devrim’ ile Kazanılır!

Yaşam alanlarımızın çarpıklığı, engellilerin doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini kısıtlar. Engelsizlerin fark edemedikleri bu sorun, toplumsal hayata tam ve etkin katılımları zora sokulan engelliler için, -net olarak- “negatif ayrımcılık” veya “eşitsizlik” anlamına gelir.

TBMM, AK Parti ve CHP’nin uzlaşısı ile- 1 Temmuz 2005’te, “5378 Sayılı Engelliler Hakkında Kanun”u kabul etti. Bu kanun; tüm yapılar ile açık alanların, yani şehrin her tarafının ve minibüslere varıncaya kadar tüm toplu taşıma araçlarının engellilerin “erişilebilirliği”ne uygun hâle getirilmesini, bir geçiş süreci dâhilinde, zorunlu kılmakta idi(!)

Yasaya göre, istisnasız tüm yapılar ve açık alanlar en geç 7 yıl içinde, yani 2012 yılı ortasına kadar, engellilerin “güvenli” ve “bağımsız” olarak ulaşımına ve kullanımına uygun hâle getirilecek idi(!)

Yasada, minibüsler hariç, şehir içi toplu taşıma araçlarının engellilere uygun hâle getirilmesi için tanınan nihaî süre, aynı şekilde 2012 iken; minibüsler ve şehirler arası toplu taşıma araçları için 2018 olarak belirlenmiş idi(!)

Yasa, bu dönüşüme direnç gösteren bina/araç sahipleri ile belediyelere yüksek para cezaları da öngördüğünden, şehirlerimizde “engellilerin lehine” büyük bir değişimin yaşanması bekleniyor idi(!)

Engelliler, sonunda toplumsal hayata katılım sağlayabilecekti; doğal olarak, 2012 ve 2018 yıllarını dört gözle beklemeye başladılar. Bana soracak olursanız, bu yasa, Türkiye’nin saygın “Devrim Yasaları”nın arasına girebilecek bir yasaydı.

Ne yazık ki, 2005’te yürürlüğe giren bu yasanın, “engellilerin oylarını uzun dönemli olarak alıkoymak” üzere çıkarılmış bir yasa olduğunu kimse anlamadı.

ÇALIŞMA YAVAŞ İLERLİYOR

AK Parti Hükûmeti, 2005-2012 arasında dişe dokunur bir erişilebilirlik çalışmasına gerek görmedi. Ev ödevini son saate bırakmış olan AK Parti’nin TBMM’deki çoğunluk oylarıyla, 4 Temmuz 2012’de kabul edilen 6353 sayılı Kanun ile 2005’te “erişilebilirlik” için şart koşulmuş 7 yıllık geçiş süresi, 8 yıla esnetildi; üstelik 81 ilde kurulması emredilen denetim komisyonlarına 2 yılı geçmemek üzere “denetim sonrasında ek süre verme” yetkisi tanındı.

Böylece, engelliye erişilebilir bir dünya sunma sorumluluğu, 2012’den 2013+denetlendiği tarihe bağlı olarak 2 yıl sonrasına (yani, 2015 sonrasına) ve 2018+denetlendiği tarihe bağlı olarak 2 yıl sonrasına (yani, 2020 sonrasına) ertelenmiş oldu. Engellilere yönelik masraflardan tasarruf etmenin peşindeki AK Parti Hükûmeti, 2013’te oldukça yavaş, ama görünürlüğü yüksek bir başlangıç yapmak zorunda kaldı.

Aslında, engellilerin “güvenli” ve “bağımsız” yaşamlarını sağlayacak dönüşümün denetlenmesi için illerde kurulması zorunlu olan komisyonlar bile, 2005 yerine 2013’te kurulabilmişti. AK Parti, engellileri oyalamaya devam ederken, 2014’te 9 “pilot” binaya erişilebilirlik sertifikası vermekle yetindi. Bir yılda verilen 9 erişilebilirlik sertifikasının komikliğini anlatabilmek için, her şeyden önce, ihtiyaç duyulan denetim alanını tarif etmeliyim.

Resmî 2024 istatistiklerine göre 212.491 otobüs, 511.822 minibüs, 232.252 kamu binasına ilave olarak on binlerce müze, alışveriş, spor alanı, eğlence, sosyal vs. amaçlı halka açık kamu/özel mülkiyetli alan, yüzlerce üniversite kampüsü, yüzlerce hastane, yüzlerce vapur/yolcu teknesi ve iskelesi, yüzlerce tren ve istasyonu, onlarca havaalanı, şehirlerin yüzbinleri bulan muhtelif alanları filan…

ERİŞİLEBİLİRLİK SORUNU 4360 YILINA ERTELENİYOR

Milyonu geçen sayıda bina, yer ve araçtan yalnızca 37’sine erişilebilirlik belgesinin verildiği 2015, bol toplantı, eğitim ve broşür dağıtımı ile geçen, kısır bir yıl oldu. Daha fazla oyalanamayacağını bilen AK Parti Hükûmeti, 2016’da 3.319 adet “erişilebilirlik” denetimi yaptı; ama, bunlardan yalnızca 20’si başarı gösterip belge alabildi.

Yani, denetimi gereken milyon yer yerine 3.319 yerin denetiminde bile yalnızca 20 yer engellilere uygun bulunmuş; geri kalan 3.299 yer ise, kendilerini engelliye uygun hâle getirmedikleri takdirde 2 yıl içinde yüksek idari para cezası ödemeye aday duruma sokulmuş idi.

2017’de AK Parti Hükûmeti, yine milyon adet yerine 4.794 adet erişilebilirlik denetimi ile yetindi ve bunlardan yalnızca 314’üne erişilebilirlik belgesi verdi. 2018’de yapılan 7.225 denetimden 412’si; 2019’daki 6.898 denetimden ise, 270’i başarılı olabildi.

Yani, 2005’te çıkarılan bir yasayı uygulamak zorunda olan milyon tane yerin, aradan geçen 14 yıla rağmen yalnızca 22.236’sının erişilebilirlik denetimi yapıldı; bunlardan da yalnızca 1.062’sine erişilebilirlik belgesi verildi.

2020’teki durumu özetlersek; ortada, 15 yıldır engellilerin yararına uygulanmayı bekleyen “sert” ve “zorlayıcı” bir yasa vardı; ama yasaya kabul oyu vermiş olan ne AK Partililer ne de CHP’liler ne de diğerleri yasal sorumluluklarını yerine getirmiyorlardı.

Engellileri toplumsal hayatta rahatlatmak ile “erişilebilirlik” için para harcamak arasında sıkışan AK Parti Hükûmeti, 2020’de bu işi olabildiğince ertelemeye karar verdi. Neticede, 23 Temmuz 2020’de AK Partililerin oylarıyla kabul edilen 7252 sayılı Kanun, illerdeki denetim komisyonlarının “eksik tamamlama amaçlı ek süre verme” yetkisini “2 yıldan 3 yıla uzattı”. Engellilerin ümitsiz bekleyişi devam ediyordu.

Yine cılız geçen 2020’de 3.171 denetim yapılırken, 702 erişilebilirlik belgesi verildi. 3 yıllık ötelemeyi de yeterli görmeyen AK Parti’nin oylarıyla 18 Temmuz 2021’de kabul edilen 7333 sayılı Kanun ile denetim komisyonlarının “ek süre verme” yetkisi, bu defa “3 yıldan 4 yıla” uzatıldı. Böylece, süreç 2024 sonrasına taşınmış oldu.

2021’de yapılan 4.707 erişilebilirlik denetiminden yalnızca 760’ı başarılı oldu. “Battı balık yan gider” eğilimi sergileyen AK Parti’nin 1 Temmuz 2022’de kabulünü sağladığı 7417 sayılı Kanun ise, denetim komisyonlarının “ek süre” yetkisini “4 yıldan 8 yıla” uzattı.

Erişilebilirlik sürecini 2028 sonrasına sarkıtmanın huzuruna kavuşan AK Parti’nin, 2005’te “uzun dönemde engelli oylarını toplamak” için TBMM’den geçirdiği 5378 sayılı Engelliler Yasası’nı uygulamaya hiç mi hiç niyeti yoktu ve topu, taca atıp duruyordu. 2022’de yapılan 5.316 denetimden, yalnızca 588 “erişilebilirlik sertifikası” çıktı.

Önceleri gıkı bile çıkmadığı hâlde, yaklaşan seçimlerin etkisiyle, Türkiye’deki milyonlarca engellinin oylarına göz diken ana muhalefet partisi CHP, fırsatı kaçırmadı ve erişilebilirlik sürecini 2028 sonrasına taşıyan 7417 sayılı Kanun’u Anayasa Mahkemesi’ne götürdü.

Tabii, 5378 sayılı Engelliler Yasası’nın erişilebilirlik ile ilgili maddelerine en başta binlerce CHP’li belediyenin uygulamadığını ve ortada ciddi bir suistimalin bulunduğunu unutmamak gerekir. Neticede, Anayasa Mahkemesi, 22 Haziran 2023 tarihli kararı ile, illerdeki izleme ve denetim komisyonlarının “ek süre” yetkisini “4 yıldan 8 yıla” uzatan yasa maddesini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti.

Anayasa Mahkemesi’nin AK Parti’nin “erişilebilirlik” denetimleri sonrasındaki idari para cezalarını “erteleme” eğilimini durdurmuş olması; neyi değiştirmiştir sizce? Bence, engellilerin lehine bir değişiklik sağlamamıştır. Çünkü sorun, ertelendiği için alınmayan idari para cezalarında değil; denetimlerdeki yavaşlıktadır.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2023’te yaptığı 212 milyar liralık harcamanın yalnızca 178 bin lirasının, yani milyonda birinden bile azının, izleme ve denetim komisyonlarınca harcanmış olması, AK Parti Hükûmeti’nin “erişilebilirlik denetleme”lerini “göstermelik” düzeyde tutmaya devam edeceği anlamına gelmektedir.

Nitekim, 2023’teki 4.417 denetimin sonunda, komik ama yalnızca 357 sertifika verildi. Son 8 yıla bakılacak olursa, AK Parti Hükûmeti’nin yapma zahmetine katlandığı “erişilebilirlik” denetiminin yıllık ortalaması 4.980’dir; verilebilen erişilebilirlik belgesinin yıllık ortalaması ise 428’dir.

Yaklaşık 1 milyon kadar bina, yer ve aracın erişilebilirlik belgesi alması, AK Parti’nin bu performansı ile 2.336 yıl sonra, yani 4360 yılında tamamlanmış olacaktır. Bu hesaba göre engelli kardeşlerimiz, “devrimcilik” kararlığı olan Vatan Partisi yerine, AK Parti ve CHP gibi sistem partilerine oy vererek oyalanmaya devam ederlerse, bir anayasal hak olan “erişilebilirlik” haklarına, 2.336 yıl sonra, yani 78 kuşak sonra kavuşacaklardır. Gelin, “Engelli Hakları Devrimi”ni birlikte yapalım ve “erişilemezlik” derdini 2-3 yılda bitirelim…