Erdoğan Çin'de ne konuşacak ?

Cumhurbaşkanı Erdoğan "Kuşak ve Yol: Ortak Refah İçin İşbirliği" konulu uluslararası toplantıya katılmak için Cuma günü Çin Halk Cumhuriyeti’ne gitti. Erdoğan’ın Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile de buluşmasını beklediğimiz toplantıda Türkiye için hayati öneme sahip iki konunun konuşulacağını tahmin etmek zor değil. Bunlardan birincisi Türkiye ve Çin arasında Türkiye aleyhine oldukça bozulmuş ticari dengenin sağlanması, diğeri de Suriye konusunda Çin’e Türk tezlerinin birinci ağızdan anlatılıp destek talep edilmesidir.

ÇİN VE TÜRKİYE ARASINDAKİ TİCARİ DENGE NE DURUMDA ?

Erdoğan’ın ziyaretinin bizce özü olarak kabul edilecek “ticari dengeye” ilişkin ilk ciddi çıkış, 20 Nisan’da Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’den gelmişti. Zeybekci Türkiye'nin önemli ihracat hedef pazarlarından biri olarak gösterdiği Çin tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, "Çin ile mevcut dış ticaret ilişkimiz sürdürülebilir değildir; ihracat ithalat arasında 10 kat fark var" demişti. Çin ile ticari dengeyi grafiklere döktüğümüzde konuyu daha net görebiliyoruz:

Grafiğin kabaca özeti şu: Türkiye Çin’e 1 satarken 10 almaktadır. Peki Çin’den sonra en fazla ithalat yaptığımız ülkeler olan Almanya ve Rusya ile durumumuz nedir? Almanya’dan ithalat yaklaşık 20 milyar dolarken, yaptığımız ihracatın ise 14 milyar dolar civarında olduğunu söyleyebiliriz. Rusya ile de 15-20 milyar dolarlık ithalata karşılık, 2 milyar dolar civarında bir ihracat yaptığımızı görüyoruz. Ancak Rusya’dan yapılan ithalatın doğal gaz/petrol olduğunu unutmamak gerekir. Malların alınıp satılmasında Çin ile yaşadığımız ölçüde ticari bir farkı hiçbir ülke ile yaşamıyoruz.

İĞNEYİ ÇİN’E ÇUVALDIZI TÜRKİYE’YE BATIRMAK GEREK

Türkiye’nin Çin ile yaşadığı ticari dengesizlikte Türk ihracatçıların Çin'e girişi ve vize konusunda sıkıntı yaşadığı, Çin’in Türkiye’den ihraç edilecek ürünlerde sertifikasyon gibi şartlar ile gümrüklerini açmadığı eleştirilerinin haklılık payını inkâr edemeyiz. Ancak bu gerekçelere sığınmanın da sorunu çözmeyeceğini düşünüyoruz. Zira Çin, Türkiye’ye kolaylıkla ürün satıyor ve talep görüyorsa, bunun altında yatan ana sebep Çin ürünlerinin maliyet avantajına sahip olmasıdır. Yani Çin’in ürettiği mallar, alternatifi olan Türk mallarından daha ucuzdur.

Bir ürün nasıl daha ucuza üretilir? Eğer üretiminizde kullandığınız teknikler Çin gibi verimli ise, yani üretimde ileri teknoloji kullanıyorsanız, ürettiğiniz malın maliyeti düşük olur. Ucuza üretmenin bir diğer yolu da kalabalık nüfusunuz varsa, iş gücü maliyetinizin düşük olmasıdır. Sonuçta ucuza üretir hesaplı satarsınız. Çin bahsettiğimiz iki maliyet avantajına da sahip bir ülkedir.

ÜRETİM EKONOMİSİ OLMAZSA TİCARİ AÇIĞIMIZ BÜYÜR

İşte tam bu noktada, Türkiye yaptığı üretimde teknolojiyi daha çok kullanarak, en az Çin kadar kaliteli ve ucuz ürünler üretmenin yolunu aramalıdır. Bir ürünün Türkiye’de üretilme şansı varken Çin’den getirilmesi yanlıştır. Türkiye, tıpkı Rusya’nın kendi ürettiği domatesi korumak için, Türk domatesini engellemesi gibi, sektör bazında gümrük duvarlarını yükselterek, sadece Çin’den değil, diğer ülkelerden de aldığı bazı stratejik mamul ve yarı mamullerin Türkiye’de üretilmesini teşvik etmelidir.

GEREKÇELERİMİZ VAR

Erdoğan yukarıda bahsedilen ticari dengeyi tekrar kurmak için Türk ürünlerinin Çin’e rahat girişini talep edecek. Ayrıca Çin'den demiryolu ile Avrupa'ya taşımacılık yapılabilmesine olanak sağlayacak projelerin de tamamlanmasını gündeme getirirken, Çin’in Türkiye’ye daha fazla doğrudan yatırım yapmasını isteyecek.

Erdoğan bu taleplerine gerekçe olarak ise şunları gösterecek: Türkiye ve Çin adil ticari bir dengeyi kurdukça yeni ipek yolu daha çok işlerlik kazanacak ve her iki ülke de bundan olumlu faydalanacaktır. Zira Türkiye’nin coğrafi konumu ve 80 milyonluk genç nüfusu ile Çin’den gelen ticari yolların Akdeniz’e kavuştuğu en mükemmel nokta olduğu bellidir. Çin için Türkiye’den daha iyi bir lojistik üssün Akdeniz’de bulunması oldukça zor olacaktır.

Türkiye üretim ekonomisine döndükçe ve ticari partnerleri ile sorunlarını konuştukça ekonomisini daha iyi noktalara taşıyabilir. Çin ise Türkiye’nin gelecek yıllarda ekonomik ve siyasi tüm hedeflerini yakalaması için mutlak surette kazanması gereken bir ülkedir.