Erdoğan sarı öküzü teslim ederse...

Türkiye, dış siyasette dar bir boğaza giriyor. Amerikan yönetimi, ülkemizi uzağından başlattığı bir kuşatma ile teslim almaya çalışıyor.
Bunun en açık kanıtı da İran’a uygulanacak olan ABD ambargosudur.
Şunu çok iyi görelim: ABD, İran’ı teslim alabilirse, ikinci hedef kesinlikle Türkiye olacaktır. Çünkü Batı Asya’ya yönelik Amerikan planında son nokta burasıdır.
Önce İran yalnızlaştırılacak ve ekonomik olarak çökertilip teslim alınacaktır.
Bunun için de Sünni yönetimli Müslüman ülkeler kullanılacak. Yani, İslam dünyası mezhep üzerinden ayrıştırılacak ve birbirinin düşmanı haline getirilecek. Propaganda şudur: İran, Şii olduğu için kötüdür, yıkılmalıdır... Bu plana Vehhabi Suudi Arabistan gönüllü olarak öncülük etmektedir. Ve Fars Körfezi çevresindeki emirlikler de bu amaçla kullanılmaktadır.
İşin içine İran’ın bu ülkeleri atom bombası ile vuracağı yalanı sokulmakta ve bölge halkı kandırılmaktadır. Tıpkı Saddam Hüseyin ve Beşar Esad’a karşı kullanılan “Kimyasal silahları var!” yalanı gibi...
Bu tuzağı bozabilecek tek ülke vardır: Türkiye...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğer İran düşerse sıranın Türkiye’ye geleceğini görmelidir. Amerika denilen yırtıcı varlık, İran’ı sarı öküz gibi göstermekte, boz öküzlere bu sarı öküzün zarar verdiğini söylemekte, sorunun kendisi ile bu sarı öküz arasında olduğu yalanı ile hedefe yürümektedir.
Eğer ABD, sarı öküz İran’ı yerse, sıranın boz öküzlere geleceğini herkes görüyor.
Sanıyorum Sayın Erdoğan da bunun farkında... O yüzden dün Güney Afrika’ya gidişi öncesinde yaptığı açıklamada, İran’a ambargo uygulama konusunun çok zor olduğunu söyledi.
ABD’yi bölgemizde Rusya-Türkiye-İran dayanışması dengeliyor. İran düşerse, denge bozulacak emin olun sıra Türkiye’ye gelecek...
İSRAİL GÖSTERDİ
İran, Beşar Esad yönetiminin ayakta kalması için Suriye’de etkili işler yaptı. Amerika emrindeki sözde İslamcı terör grupları ile sahada çarpışan devlet yanlısı milislerin örgütlenmesine katkı verdi.
Suriye’nin parçalanmasını, kendi güvenliği için birinci şart sayan İsrail bu yüzden İran’ı birinci düşman ilan etti. ABD; aslında İsrail’in bölgede daha etkin, saldırgan ve yayılmacı olması için İran’ı çökertmeye çalışıyor.
İsrail için asıl riskin bugünkü Suriye yönetimi olduğunu, İsrail hükümetinin yürüttüğü saldırılar gösteriyor. ABD ve İsrail şu an Suriye’deki IŞİD veya en-Nusra gibi katil örgütlerle değil, Beşar Esad güçleriyle çarpışıyor. Son olarak, bir Suriye uçağını düşüren İsrail, savaş kışkırtıcılığını sürdürdü.
Sahada yenilen Amerikan uşağı İslamcı terör örgütlerinin üyeleri de ABD tarafından koruma altına alındı. Bunların propaganda kolu olan Beyaz Miğferliler adlı ajan grubu da İsrail tarafından Suriye’den Ürdün’e kaçırıldı. Bunlara Batılı ülkeler ev sahipliği yapacak. Sadece bu olay bile, ABD öncülüğündeki Batıl devletlerin (Koalisyon) terörle mücadele için değil terörü desteklemek için bölgemize girdiklerini gösteriyor.
Buradaki diğer hedefin ise PKK terör örgütünü korumak, onları kullanarak Suriye’nin kuzeyinde de bir Kürdistan oluşturmak olduğu artık daha açık görülüyor.
Türkiye 24 Temmuz 2015’ten itibaren PKK’ya karşı askeri operasyon başlatarak bu emperyalist planı bir noktadan deldi. Bu yüzden de CIA, emrindeki FETÖ’cülerle 15 Temmuz 2016’da darbe yapmaya kalkıştı.
Eğer ABD İran’a ambargoya Türkiye’yi de katarsa, 15 Temmuz kalkışması, başka bir cepheden başarılmış olacaktır.
AKŞENER FOS ÇIKTI
Meral Akşener, uzun soluklu mücadele yürütecek birisi değilmiş. Çabuk yoruldu ve beyaz bayrak çekti.
Halbuki İyi Parti, alelacele girdiği ilk seçimde yüzde 10 oy alarak çok başarılı olmuştu. AKP’deki merkez sağ seçmen için yeni bir seçenek olarak kimliğini ispat etmişti.
Bu çekilme, MHP’den çok AKP’nin işine gelecek...
Elbette ki İyi Parti kurucuları da beyaz bayrak çekmezlerse...
Şu anki manzara, bu partinin ancak Prof. Ümit Özdağ gibi bilgili ve iddialı bir ismin başkanlığında iddiasını sürdürebileceğini gösteriyor.
Yok işi uzatırlar, aralarında başkanlık savaşını uzatırlarsa seçmen kısa sürede terk eder bu yapıyı...