Erdoğan’ı haklı çıkarmak için, ‘Atatürk de kanunla korunuyordu’ diyen yağcılara...

Biliyorsunuz; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatları son yıllarda beyefendiyi eleştiren herkes hakkında suç duyurusunda bulunuyor ya da tazminat davası açıyor.Öyle ki artık neredeyse her cezaevinde bir “Erdoğan Koğuşu” açılsa; dolduracak kadar “mağdur” var.“Mağdur” diyorum; çünkü bizde hakimlerin suç olarak yorumladıkları eylemlerin ya da söylemlerin tamamı, gelişmiş Batı hukukunda düşünce, ifade ve medya özgürlüğü kapsamında değerlendiriliyor.Erdoğan’ın yandaşları ise muhaliflere yönelik bu “cadı avı”nı şiddetle savunuyor; bunu yaparken de “Atatürk’ü Koruma Kanunu’nu çıkarırken iyiydi... Atatürkçüler yıllarca Atatürk’ün hatalarını bu kanunla gizledi. Erdoğan da artık Atatürk’ün koltuğunda oturuyor. O da aynı şekilde korunmalı” diyor...***Genç ama yürekli tarihçi Sinan Meydan son kitabı Panzehir’de Cumhuriyet’i ve Atatürk’ü karalamak isteyen gericilerin ve bölücülerin uydurduğu bu tür yalanları deşifre ediyor.Bu konuda, aynen şunları yazmış:***“Her şeyden önce 5816 sayılı kanunun adı kamuoyunda sıkça ifade edildiği şekliyle, ‘Atatürk’ü Koruma Kanunu’ değil, ‘Atatürk Aleyhinde İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’dur.Bu kanun Atatürk veya İnönü dönemlerinde CHP tarafından değil, Adnan Menderes’in Demokrat Partisi tarafından çıkarılmıştır. 25 Temmuz 1951’de çıkarılan kanun, 31 Temmuz 1951 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanun’un 1. Maddesine göre ‘Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Atatürk’ü temsil eden büst, heykel ve abideleri veya Atatürk’ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir.’Peki; Başbakan olduktan sonra tam bir yıl Atatürk’ün adını ağzına almayan, laikliği hiçe sayan Adnan Menderes, neden Atatürk’ü kanunla koruma yoluna gitmiştir?Aslında bir taşla iki kuş vurmak istemiştir. Birincisi, o tarihlerde Nurcuların ve Ticanilerin Atatürk heykellerine yönelik artan saldırılarının daha yeni iktidara gelen DP’ye zarar vermesini önlemek istemiştir. İkincisi; İsmet İnönü’nün CHP’sine karşı Atatürk’ü kullanma stratejisi izlemeye karar vermiştir. Bir anlamda Atatürk’ün kurduğu CHP’yi Atatürk’le vurmak istemiştir. Şöyle ki; DP bir taraftan Atatürk’ü Koruma Kanunu çıkarırken diğer taraftan Atatürk heykellerinin sayısını artırmış ve paralardan İnönü’nün fotoğraflarını çıkarıp yeniden Atatürk fotoğraflarını koymuştur. Menderes, böylece aslında Atatürk’ün anısına ve eserine hiç de saygılı olmamasına karşın siyaseten İnönü’ye, İnönü’nün CHP’sine karşı bir ‘Atatürk kültü’ yaratmak istemiştir. İçi boşaltılmış, sadece heykellere, paralara, kanunlara, imgelere indirgenmiş soğuk, asık suratlı ve zoraki bir Atatürk... Bugün Türkiye’deki Atatürk düşmanlığının özünde Menderes’in bu ‘Atatürk kültü’ projesinin çok önemli bir yeri vardır. Buna benzer bir Atatürk kültü projesi, 12 Eylül’de Kenan Evren tarafından hayata geçirilmiştir.5816 sayılı kanun aslında hiçbir işe yaramaktadır. Özellikle 2002’den beri, AKP döneminde televizyonlarda, gazete köşelerinde ve kitaplarda ‘resmi tarihle yüzleşme’ adı altında sergilenen rezillikler arasında Atatürk’e açıkça hakaret edilmesi normal bir durum haline gelmiştir. Öyle ki bugün Atatürk düşmanlığı yapmak amacıyla bizzat AKP hükümetince desteklenen Derin Tarih adlı bir dergi çıkarılmaktadır. Ve yine bugün Atatürk’e açıkça hakaret eden Kadir Mısırlıoğlu adlı bir meczup, Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan tarafından Aksaray’da ağırlanmaktadır. Dolayısıyla artık Atatürk’ü Koruma Kanunu’ndan söz etmek anlamsızdır.Bu arada Atatürk’ün ‘Öldükten sonra beni kanunla koruyun’ diye bir vasiyeti de yoktur. Atatürk kendisinin değil, en büyük eseri olan Cumhuriyet’in korunmasını istemiştir.‘Benim için bir taraflık vardır: Bir tarafım, o da Cumhuriyet taraftarlığı; fikri, içtimai inkılâp taraftarlığı’ diyen Atatürk, 1931’de Antalya gezisi sonrasında yetkililere ulaştırılmak üzere tutturduğu notlardan birinde aynen şöyle demiştir:‘Bir, Cumhuriyeti ve rejimi koruma kanunu neşredilmelidir. Bu kanunda bizzat Cumhuriyet aleyhinde olduğu gibi onun temellerini teşkil eden inkılâp kanunları aleyhinde fiilen hareket veya harekete teşvik veyahut bu bapta söz ve yazı ile telkin, ağır ceza müeyyidelerine bağlanmalıdır.Kısacası; Türk milletinin bir ferdi olmakla gurur duyan Atatürk sağlığında, bırakın özel kanunla korunmayı, kendisine ayrıcalık tanıyan tek bir kanun bile çıkarmamıştır.” ***Demek ki neymiş?Erdoğan’la Atatürk’ü bir tutup Erdoğan’ı eleştiren herkesin cezalandırılmasından yana olan yalakalar halt ediyormuş...Ne diyeyim; iyi ki Sinan Meydan var...Yoksa tarih meydanı; gerçekleri çıkarlarına göre çarpıtan madrabazların eline kalacaktı!NOT: Bildiğiniz gibi “Okuduklarım” normalde pazartesi günleri yayımlanıyor. Ancak bu pazartesi o köşede, seçim sonuçlarını yorumlamak zorundayım. Bu yüzden sadece bu haftaya özgü olarak “Okuduklarım”ı pazar günü yayımlıyoruz.Bilginizi rica ederim. (M.M.)
PANZEHİR (Gerçeğe Çağrı)Türü: Politika-TarihYazan: Sinan MeydanYayınlayan: İnkılâp Kedi YayıneviBaskı tarihi: 2015, EkimSayfa sayısı: 568Fiyatı: 30 lira