Erdoğan'ın reçetesi: 'Üst akıl'a sığınmak
Gündem: Elbette halk oylaması.
Son haftada karışık sinyaller geldi.
* * *
Önce “garp cephesi”nde yeni bir şeyler oldu.
Bir: Döviz az da olsa düştü. Artış bekleniyordu oysa.
Anlamı: Spekülasyon yapılmıyordu.
* * *
İki: Batıda Erdoğan karşıtı kampanya hafifledi.
İngiltere'den övgü geldi hatta.
"Ortadoğu'nun daha güçlü bir Erdoğan'a ihtiyacı var"dı (The Times, 12.4.2017).
Üç: Aydınlık ayrıntılı yazdı (14.4.2017)
Tayyip Erdoğan, Donald Trump'a sığınmaya çalışıyor. Yahudi lobisi üzerinden.
Ankara'da ve Amerika'da üst düzey görüşmeler yapılmış.
* * *
Şimdi “şark cephesi”ne bakalım.
Soralım: Erdoğan, karşılığında ne aldı?
“İktidar” garantisi verildi mi, belirsiz.
Fakat: Beştepe'nin peşin ödeme yaptığı kesin.
* * *
Öncelikle İran üzerinden.
Erdoğan, Trump'la ilk kez telefonlaştı (8.2.2017).
Körfez gezisine çıktı hemen sonra (12.4.17).
Gezinin temel mesajını Bahreyn'de verdi.
Bölücü Fars milliyetçiliğiyle mücadele edilmeliydi (13.2.17).
* * *
Erdoğan aynı mesajı İngilizlere tekrarladı.
Tatlıdil Forumu için Antalya'ya gelen 3 isme.
York Dükü Prens Andrew.
Dışişleri Bakanı Boris Johnson.
Avrupa Bakanı Sir Alan Duncan.
Düzgün olmayan cümlelerle söylediklerinin özeti:
“Irak’ta mezhep gerilimi yükselirken...”
“Mezhep geriliminden dinamizmini alan aslında bir ırkçılıktır...”
“O da İran'ın... tarihten gelen ırkçılığını bölgede yayılmacı politikalarıyla geliştirmesidir” (25.3.17).
* * *
Oysa: Türkiye'nin milli çıkarlarının gerektirdiği denklem belli.
Ortadoğu'da parçalanmaya karşı bölgesel ittifak. Tabii İran'la da.
Herkes farkında: Batı bölgemizi ufalamak istiyor.
Hedefte sadece Irak ve Suriye yok.
Türkiye ve İran da bölme kapsamında.
Bölgesel ittifak bu yüzden zorunlu.
* * *
İzliyoruz: Erdoğan bir süredir tersini yapıyor.
İran'a karşı bölücü devletlerle ittifak arayışında.
Anlamı: Bölenlerle birlikte olup bölünenlerin üstüne gidiyor.
Üstelik fazlasıyla farkındalar: Türkiye de hedefte.
* * *
Konuyu biraz daha açalım.
Erdoğanlar'ın hesabı belli: Yeni ABD yönetimine kendini kabul ettirmek.
Amaçları: “Süpürülmemek”.
Trump'ı da İran üzerinden etkilemeye çalışıyorlar.
Çünkü: Yeni yönetim İran'ı sınırlamak istiyor. Öncelikle Suriye ve Irak'ta.
AKP liderliği bu temelde ABD'ye kendini sunuyor.
Dedikleri: İran'la mücadelende biz de varız.
* * *
ABD'nin tavrına gelelim.
AKP'nin İran “taahhüdü” iş yapmış mıdır?
Cevap: Bir ateşkes durumu yaratmış olabilir. ABD ile Erdoğan arasında.
Fakat: Washington için İran “yetmez”.
Temel stratejileri başka.
ABD, bölgede İsrail'e “kardeş” istiyor.
İlk adımda: Irak'tan başlayıp Akdeniz'e ulaşan bir devlet. Sonra genişletilecek.
* * *
“Kürdistan” demeye dilim varmıyor.
Çünkü: Bölgeyi savaşlarda boğacak bir proje.
Bilelim: Başta Kürtler, bütün halklar ateşe atılır.
* * *
Sorun tam da burada:
ABD stratejisinden vazgeçemez.
Türkiye de bölünmeyi kabullenemez.
Erdoğanlar istedikleri kadar ABD'ye boyun eğsinler.
Sonuç değişmez: Türkiye bütün gizli taahhütleri yırtıp atar.
Anlamak istemeyenler bilsin: Dip dalgası güçlenerek yükseliyor.
* * *
Devlet Bahçeli hangi amaçla konuştu? Belirsiz
Fakat: Tabanda biriken 'federasyon' rahatsızlığını gördüğü kesin.
İster 'gaz almış' olsun, ister çıkacak 'hayır'a şimdiden mazeret arasın.
Sonuç: 'Evet'çi Ülkücüler üzerinde caydırıcı olmuştur.
Fakat: Tabanda biriken 'federasyon' rahatsızlığını gördüğü kesin.
İster 'gaz almış' olsun, ister çıkacak 'hayır'a şimdiden mazeret arasın.
Sonuç: 'Evet'çi Ülkücüler üzerinde caydırıcı olmuştur.
* * *
Özet: Türkiye kabul etmeyecek.
Amerikan füze seviciliğini...
İsrail, PKK, FETÖ ile aynı safta durmayı...
Ülkeyi tekrar bölünme rotasına sokmayı...
İlk adım belli: Önce sandıkta güçlü bir HAYIR diyecek.