Erdoğan’ın yolu Türkiye’nin yolu
28 Mayıs seçiminden bu yana yaşanan bir dizi gelişme, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan liderliğindeki hükümetin yeni bir yola girdiğini gösteriyor. Bunları sıralayalım:
1 – Ekonomi yönetimi Batı’nın neoliberal sistemine uygun kişilere emanet edildi. Batı’dan sıcak para arayışı başladı. Faizler yükseltildi. Vatandaşa kemer sıkma dayatıldı.
2 – Erdoğan, komşumuz Rusya’yı karşıya alma pahasına Ukrayna’nın NATO üyeliğini hak ettiğini söyledi. Kırım şovu yapıldı.
3 – Türkiye’de tutulan Ukraynalı Neonazi savaş ağaları, Rusya ile yapılan anlaşma ihlal edilerek Zelenskiy’e teslim edildi. Erdoğan hükümeti ‘yediemin’liği başaramadı.
4 – Ukrayna’da SİHA fabrikası açılacağı ilan edildi.
5 – Erdoğan, ABD Başkanı Biden ile yaptığı telefon görüşmesinde Türkiye’nin AB üyelik sürecini canlandırmak için Litvanya’daki NATO zirvesinde destek istedi. Ayrıca F-16 konusundaki desteklerinden dolayı da teşekkür etti.
AYI DAYI OLDU
Bütün bunlar ve yazmadığımız başkaları, Erdoğan’ın özellikle ekonomik kaygılarla dümeni Batı’ya kırdığını gösteriyor. AK Parti çevresinden kimi dostlarımız, seçim öncesinde de uç veren bu gelişmeleri “Erdoğan’ın seçime kadar piyasaları rahatlatmak için uyguladığı bir taktik” olarak izah ediyorlardı. Bir nevi “köprüyü geçene kadar ayıya dayı deme” taktiği.
Ancak seçim bitti, köprü geçildi ama ayıya hâlâ dayı deniyor. Hatta ayının ayılığı unutuldu, gerçekten dayı zannedilmeye başlandı.
İNTİHAR
Sayın Erdoğan, Batı’yla flört ederek Batı’nın kendisini affedeceğini zannediyorsa ya da Türkiye’nin ekonomik sorunlarını çözebileceğini umuyorsa ağır bir yanılgı içinde. ABD/NATO sistemine elinizi uzatamazsınız, ancak boynunuzu uzatırsınız.
Sayın Erdoğan intihar etmek isteyebilir, tamam. 15 Temmuz 2016’da kendi fiziksel varlığını ortadan kaldırmak isteyen ABD ve NATO’yla uzlaşabileceği gibi bir gaflete düşebilir, eyvallah. Ama kimse Türkiye’yi 80 yıldır debelendiği Batı’nın pis çukuruna geri atamaz.
ERDOĞAN TESLİM OLSA DA…
O günler geçti. Türkiye’nin milli devleti ile ABD emperyalizmi arasında doku uyuşmazlığı var. Bunların arasındaki çelişki tarihsel ve stratejik boyutta. Bu çelişki iki türlü çözülür. Ya Türkiye geride bıraktığımız NATO’lu yıllarda olduğu gibi tam teslim olur ya da Türkiye, ekonomi dâhil her alanda “ikinci kurtuluş savaşını” zafere ulaştırır ve ABD köşesine çekilir.
İlk seçenek, yani Türkiye’nin teslim olma seçeneği aslında yok. Sayın Erdoğan teslim olsa da Türkiye teslim olmaz. Türkiye önünde sonunda dik durak cesarete sahip bir hükümeti devletin başına geçirir. “Türkiye” dediğimiz “derin güçler” değil. Ülkenin ekonomi ve güvenlik alanındaki zorunluluklarından bahsediyoruz.
BUYRUN YAPIN DA GÖRELİM
Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan, Biden’a özetle “Bizimle AB’nin arasını yap, üyelik sürecimiz canlansın” diyor. Bu isteğin Avrupa Birliği’nin bir ABD/NATO aparatı olduğu gerçeğini göstermesi bir tarafa, nasıl hayata geçeceği muamma.
AB, Türkiye’nin üyelik sürecinin nasıl hızlanacağını zaten söylüyor.
l Kıbrıs’tan Türk askerini çek. İki devletli çözümden vazgeç.
l Yunanistan’ı taciz etmeyi bırak. Ege’de uçma, Doğu Akdeniz’de sondaj yapma.
l Ermeni soykırımını tanı.
l Terörle Mücadele Kanunu’nu değiştir. PKK ile mücadeleye son ver.
l Demirtaş ve Kavala dâhil, PKK ve FETÖ hükümlü ve tutuklularını serbest bırak.
l Yerel yönetimlere özerklik ver.
l LGBT dayatmasına kapıları aç.
l Rusya’ya yaptırımlara uy.
l Üretimine kota koy.
Evet. Maddeler bunlar. Avrupa Birliği’ne girmenin yolu, yukarıda bir kısmını saydığımız bu programdan geçiyor.
İSTİKAMET BELLİ
Bunları Türkiye’de yapabilecek bir hükümet yok. Eğer bir hükümet bunları yapmaya kalkarsa da millet onu alaşağı eder. Türkiye’nin gerçeği budur. O yüzden diyoruz ki, Sayın Erdoğan Batı’ya doğru gitse de yönettiği ülke Doğu’ya doğru gitmektedir. Direksiyonu Batı’ya kırmaya çalışanlar, ancak kendilerini savururlar. Türkiye yoluna devam eder.
Türk sanayicisinin, çiftçisinin, işçisinin geleceği Yükselen Asya’dadır. Türk ekonomisinin ihtiyaç duyduğu kaynaklar, petrol ve doğalgaz gibi temel girdiler… Hepsi NATO dışı dünyadadır. PKK ve FETÖ’nün kökü, NATO ve AB ile değil, onlarla mücadele ederek kazınır. Kıbrıs ve Mavi Vatan, NATO ile değil NATO’ya karşı korunacaktır…
Türkiye’nin Emperyalist Batı’nın tahakkümünden kurtulma çabası nesneldir ve sağlıklıdır. Batı ile de eşit ve dostça bir ilişki geliştirmenin yolu, onun zincirlerini kırıp atmaktan geçiyor. Erdoğan hükümeti eğer Amerikancı ekonomi ve dış politika programını uygulamaya devam ederse, millet mutlaka gereğini yapar. Vatan Partisi, Türkiye’nin millî ve üretimden yana tek tutarlı partisi olarak görevlere hazırdır.