Ergenekon davası çöküyor mu?-(TAMAMI)

9. Cumhurbaşkanı Sayın Demirel’in çok ünlenmiş bir sözü vardır:

“Keser döner sap döner ;

Gün gelir hesap döner”

Bu ülkede demokrasi işliyor mu?

Kimilerine göre işliyor hatta gelişiyor.

Ana muhalefet liderine göre bu rejime demokrasi adı verilemez.

Peki; bu ülkede hukuk devleti var, yargıçlar ve yargı organları özgürce adil kararlar verebiliyorlar mı?

Bize göre bu ülkede demokrasi varsa, hukuk da adalet de, olmalı.

Peki! Bu ülkede özel yetkili mahkemeler (ismi değiştirilsede) varken adalet eşit koşullarda dağıtılabilir mi?

Kimileri: “bırakınız mahkemeler görevlerini yapsınlar!” demekte. Davalar hukuk kurallarını incitmeden, uzatılmadan sonuçlanabiliyor mu?

Kimilerine göre de “özel yetkili mahkemeler son makyajla aynen devam etmektedir ve eşit yargılamadan uzaklaşarak giderek siyasallaşmaktadır.”

Geçen hafta verilen bir karar Demirel’i haklı çıkarıyor.

Atabeyler davasında 2006 yılından tutuksuz yargılanan Murat Eren, Erkut Taş, Yasin Yaman, Yakup Yayla, Yunis Akkaya, İsmail Birinci, Mehmet Karatepe, Cemal Hasan Özdeş ve Mustafa Raşit Çavdar berat ediyor.

Pek yerinde, pek güzel. Demek ki; adalet tecelli etmiş.

Peki bunlara isnat edilen suç neydi?

“Hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs suçunda anlaşmak suretiyle TCK’nın 316. maddesine muhalefet etmek.”

Beraat kararı alınan davanın gerekçesinde suç unsurlarının oluşmadığı yazılıyor. Davanın bir numaralı sanığı eski pilot Yüzbaşı Murat Eren YAŞ kararıyla görevden alınmıştı. Dava 6 yıl sürdü ve sonuç işte bu, yani beraat. Oysa bu dava 2008 yılından başlayarak Silivri’de görülen ve aynı suç iddiasıyla Hasdal’da ve Silivri’de yatan yüksek rütbeli subaylar ve aydınlar, gazetecilerin yargılandığı Ergenekon davasının “ATASI” sayılmıştı. Ergenekon davası 4.5 yıldır devam ediyor. Kuvvet komutanları, yüksek rütbeli orgeneraller, siyasi parti liderleri, gazeteciler, milletvekili seçilen 3 kişi ve sayısız insan Silivri’de! Oysa ortada karar filan yok.

Beraat eden ve artık TSK’ya dönemeyeceği belli olan pilot Yüzbaşı Murat Eren : “ Adalet geç de olsa tecelli etti. Hak ettiğimiz de buydu diye düşünüyorum” demiş.

Eren’in avukatı Sami Kahraman Atabeyler davasının çeşitli basın organlarında “Başbakan’a suikast davası” olarak geçmesini eleştiriyor: “iddianamede Başbakan’a suikast yapılacağına ilişkin tek bir ibare yok, iddia yok. Nitekim cumhuriyet savcısı berattı mütalaa etti.” Demek ki ortada hükümeti devirmek yok, Başbakan’a suikast de yok. Bunların hiçbiri doğru değilmiş. Atabeyler soruşturması sırasında sarı zarflarla yapılan servisler gündeme gelmişti. Genelkurmay Başkanlığı önüne çağırılan bazı gazetecilere sözde suikast planlarının yer aldığı notlar sarı zarflar içinde verilmişti. O da yetmedi biri binbaşı, biri albay iki subay hakkında Sayın Bülent Arınç’a suikast soruşturması açıldı. Ve arkasından da Genelkurmay kozmik dairesinin kapıları açılarak özel yetkili yargıçların devletin sırlarını taşıyan bu odada çalışmalarına Genelkurmayca izin verildi.

Bu davaların anası ve atası sayılan Atabeyler davası beraatlarla bitti ama; özel yetkili savcıların, aynı iddialarla hazırladıkları 2500 sayfayı geçen iddianamelerle, peş peşe açılan birinci Ergenekon, ikinci Ergenekon, Balyoz ve Kafes davaları sürüyor. Suçları kanıtlanamayan ve haklarındaki delillerin çoğu çürütülen yüzlerce insan tutuklu. Şimdi şunu sormak yurttaş olarak bizim, ana muhalefet partisi olarak CHP’nin görevimiz değil mi?

Bu ülkede hukuk, adalet, bağımsız yargı, siyasetten ayrılmış bağımsız mahkemeler var mı?

Evet! Demirel haklı “keser dönüyor sap dönüyor yanlış hesap da dönüyor“ ama insanlar nice çileler çektikten sonra.

Bu yaraları sarmadan, hiç yakınma dinmiyor ve insanları adalete saygıları rejime güvenlerinleri sarsılmaya devam ediyor.

Soralım iki yanlı işleyen hukukun verdiği kararlara nasıl hukuki ve usulüne uygun diyeceğiz?