Ergenekon Kıtaları yürüyor

Silivri - Hasdal Kıtaları'nı yıllar önce, mücadelenin içinde ve izinde yazmaya başladım. İlk bölümler 2013 Ağustos'unda yayımlandı. Amacım, karşılaştığımız tarihsel bir tehdidi bütün boyutlarıyla şiire taşımaktı. Belki de bir destan düşüncesi. Önceleri dokuz dizeli kıtalarla gelişen bu uzun şiir, artık kabına sığmaz oldu. Kıtaların dokuzlu olma zorunluluğu ortadan kalktı. Öte yandan Silivri - Hasdal Kıtaları adı da yetersiz kaldı. O nedenle yeni adlandırmayla, Ergenekon Kıtaları adı, büyük çıkışı tarihsel derinlikte yansıtması bakımından bana daha uygun göründü.
Düşman, öldürücü darbesini Ergenekon üzerinden vurarak, Türk milletini aşağılamak, en önemli kutsalını kirletmek istemişti. Esasında tertip, modern Türkiye'ye temelden yöneltilmiş ve arkası gelecek olan emperyalizmin topyekun saldırılarının ilk dalgalarıydı. Kahramanlarımız bu hayasız akını durdururken ve demir kuşatmayı ortasından yararken, umutlarını, düşlerini, arzularını ve yiğitliklerini tarihi süreçte, hayatta olmayan kahramanlarla özdeşleştirdiler.
Marks, devrimci güçleri tanımlarken onların geçmişlerindeki bütün değerleri yeniden kuşandıklarını dile getirir: “İnsanlar kendi tarihlerini kendileri yaparlar, ama istedikleri gibi değil, kendilerinin seçtikleri koşullarda değil, doğrudan karşılaşılan, verili ve geçmişten gelen koşullarda yaparlar. Bütün ölmüş kuşakların geleneği, yaşayan kuşakların beynine bir karabasan gibi çöker. Ve onlar, tam kendilerini ve şeyleri devrimcileştirmeye uğraşır göründükleri zaman, daha önce hiç var olmamış bir şey yaratırlarken, tam da böyle devrimci bunalım dönemlerinde, geçmişin ruhlarını kaygıyla kafalarında canlandırıp yardıma çağırırlar ve dünya tarihi sahnesine bu eski saygın kılığa girerek ve bu ödünç alınmış dille çıkmak için, onların adlarını, savaş çığlıklarını ve giysilerini ödünç alırlar.”
Bugünün gerçekliği de aynı süreklilik ve çelişkiler içinde gelişmekte. Tertibin çökertilmesinde öncü rolü üstlenen Doğu Perinçek, Mustafa Kemal'in ruhuna büründü, Mustafa Kemal de önceki savaşçı, bilge ataların ruhuna bürünüp eline Bilge Kağan'ın yayını almıştı. Atatürk, Truva kahramanı Hektor'un ruhunu da giyindi, Fatih'in sancağını kavradı... Bilge Kağan da Oğuz Kağan'ın ruhuyla donatmıştı benliğini, kuşkusuz.
Zorlukları yenen, demir dağları eriten öncülerin Demircilik mesleği bugüne ulaştı, yarına ulanacak. Ve böylece binyıllar önce konuşulan devrimci dil, yeni dönemlerin somut koşullarında gerçeğin dili olarak yeniden sahneye çıkıyor. İster "Mustafa Kemal'in askerleriyiz!" deyin, isterse "Ya istiklal ya ölüm!" Ergenekon Kıtaları, adları insanlığın belleğine kazınacak kahramanların adımlarıyla yürüyüşüne davam ediyor... Büyük zafere kadar!

120. KITA: FIRTINA HİÇ BOĞULUR MU?

Zafer siperlerindeyiz hey! Böyle haykırdı Bilge.
Dedem Korkut'a ulaşmış olacak ki o nam,
Kıpırdandı yatağında kılıcı Oğuz Han'ın.
Ağır tabyalarla çevriliyiz, yüksek hukuksuzlukla.
Fakat biz, bir gökyüzü yarattık, yüreğimizle,
Kaldırın başlarınızı yukarı arkadaşlar!
Önemli değil zebun duvarlar, tutsaklık zihinde,
İçinizdeki şafağı uyandırın, ayaklandırın.
Yürüyün üstüne FETÖ'cü sefil Gladyo'nun.
Burada boğulmak istenen büyük millettir,
Fakat biz, bir büyük özlem yarattık ellerimizle.
Onu bir kızıl elma gibi avuçlarına al, yoldaş,
Güneş başlı bir çocuk gibi Asya için donat.
Başaramayacaklar boyun eğdirmeyi Mete Han'a:
Siz hiç fırtınanın boğulduğunu duydunuz mu?

121. KITA: SAVAŞ AYARLARINA DÖNECEK

Vatanseverliği mahkum etmeye kalkanlar,
Türk milletinin ayakları altında kalacaklar, mutlak.
Bu ses yankılanıp durdu Silivri koridorlarında.
Kimdi o? Sadece gerçeğe dayanmayan biri.
Değil o, durmadan konuşan ileri geri, bir bilici.
Kumpas bir gerçekti, demek, bunu bilmek yeter mi?
Mesele, yönetmek gerçekliği devrim yönünde.
Yarım kalmış işleri tamamlamak imanıyla,
Kurtuluş Savaşı siyasetine geri dönmekteyiz yine.
Geçen yüzyılda hiçbir şey değişmedi mi?
Yeni çıkış yolları, yeni basamaklar, yeni anlak.
Koşullar değişir, fakat değişmez yiğitlik.
Bakın, isyanın tarihsel çekirdeği kök saldı.
Değişen sadece biçim, yöntem ve bazı araçlar,
Sözün özü, bitirilecek akıtan damın tamiri,
Devrim savaş ayarlarına dönecek, tam yol ileri.