'Erik ağacının altına erik düşer'-(TAMAMI)

Geçen haftanın sonunda 9. Cumhurbaşkanı sayın Demirel’le uzunca bir konuşma yaptık. Konuşmanın konusu Türkiye’nin durumuydu. Hemen her konuyu konuştuk. ABD-Türkiye ilişkileri, ordu-siviller arasındaki ilişkiler, Türkiye’nin Ortadoğu’daki durumu ve elbette füze rampaları konusu.

Bunların bir kısmını sizlere yansıtacağım. Çünkü bu konuşmada hayatının 50 yılını devlet hizmetinde geçirmiş ve artık partiler üstü bir konumda bulunan Sayın Demirel’in o kendine özgü üslubu içerisinde anlayanlar için çok anlam ifade eden sözler var.

Rum adanın tek egemeni olduğu konusunda tüm dünyayı yıllardır kandırmaktadır.Kıbrıs sorununun özünde de zaten bu kandırmaca yatmaktadır.Dünya adada iki eşit ayrı halkın,iki ayrı egemen devletin varlığını kabullenmediği müddetçe sorun çözülemeyecektir.Rumun ısrarla savunduğu gibi Kıbrısta tek halkın var olduğu,Kıbrıs Türkünün de sözde Kıbrıs Cumhuriyeti'nin azınlık vatandaşları oldukları inanışı terkedilmedikçe sorun çözülemeyecektir.

Kıbrıs Türkü Rumun vahşetinden 1963-1964'teki şanlı direnişi ve Anavatan Türkiye'nin 1974'teki karalı müdahalesi ile kurtulmuştur.Anavatan Türkiye Garantörlük hakkını cesurca kullanarak biz Kıbrıs Türklerini özgürlüğümüze kavuşturmuştur.Mukavemetçi Kıbrıs Türkü 1983'te büyük bir karalılık örneği göstererek bağımsız devletimiz KKTC'yi kurmuş ve adada Türk varlığının ilelebet yaşayacağı gerçeğine vurgu yapmıştır.Anavatan Türkiye yine kararlılık göstermiş ve devletimiz KKTC'yi hemen tanımıştır.

Anavatan Türkiye'de hangi parti iktidara gelirse gelsin Kıbrıs Türküne olan ekonomik ve siyasi desteğini esirgememiştir.Annan Planı süreci ve bu Plan'a AKP iktidarının destek vermesi ise biz Kıbrıs Türkleri için zor bir dönem olmuştur.Allahtan adanın tamamını Yunan yapmak isteyen Rum tarafının plana olumsuz oy vermesi ile katillerimizle ortak devlet kurmaktan son anda kurtulduk.Kurulacak Federasyon'un devletimiz KKTC'nin ortadan kaldırılması ve Kıbrıs Türklerinin osmosis yoluyla Rumun içinde yok olup gitmeleri demek olduğu ancak referandumdan birkaç yıl sonra anlaşılabilmiştir.AB ve ABD'nin Referanduma evet dersek karşılığında ambargo ve izolasyonlardan kurtulacağımız vaadi ise bugüne dek gerçekleşmedi.Rum tarafı ise Annan Planına karşı çıkmasına rağmen AB'ye tam üye yapıldı.700 bin nüfuslu Güney Kıbrıs şu anda Anavatan Türkiye'nin AB üyeliğini engeller pozisyona gelmiştir.

Lafı nereye getirmek istiyorum;siyasetimizde kararlı olduğumuz,haklarımızı cesurca savunduğumuz sürece elde ettiklerimiz ortadadır.Kıbrıs Türkü özgürlüğüne ve bağımsız devletimiz KKTC'ye kararlı duruşu ve mücadelesi ile kavuşmuştur.Dünya ister tanısın,ister tanımasın KKTC vardır ve var olacaktır.Bundan sonraki süreçte yine kararlı olunmalıdır.Cesur olunmalıdır.KKTC'nin ve Kıbrıs Türkünün egemenlik hakkı sözkonusu olduğunda gereken anında yapılmalıdır.Rumun Kıbrıs'ın tek egemeni olmadığı sadece lafla,boş beyanatlarla değil kararlı icraatlarla gösterilmelidir;1963-64,1974 ve 1983'te olduğu gibi.