‘Ermeni soykırımı’nın avukatları

Şu sıra başta İsviçre olmak üzere, Almanya ve Fransa dahil Avrupa ülkelerinin hukuk ve siyasal bilgiler fakültelerinin insan hakları derslerinde, seminerlerde ve doktora kurlarında Türkiye’nin başarısı var. AİHM 2. Dairesi’nin ve Büyük Dairesi’nin “Perinçek-İsviçre Davası” kararları okutuluyor ve inceleniyor. 23 Eylül 2016 günü yaptığımız basın toplantısında bu konuda kamuoyunu bilgilendirmiştik (Bkz. Aydınlık, 24 Eylül 2016).

BİLİM DÜNYASINDA OLUŞAN ORTAK GÖRÜŞ

AİHM’nin “Perinçek-İsviçre Davası” kararlarının yarattığı iklimde, bilim dünyasında artık ortak bir görüş oluşmuş bulunuyor: “Yetkili mahkeme kararı yok. O nedenle Ermeni soykırımı yok.”

Ülkemizin Batı önünde boynu eğik ve yenilmekten haz duyan aydınlarına bir türlü anlatamadık: AİHM Kararları, elbette öncelikle “Ermeni Soykırımı emperyalist bir yalandır” görüşünü açıklamaya özgürlük sağladı. Çünkü davayı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin düşünceyi açıklama özgürlüğü maddesine dayanarak açmıştık. Ancak hem 2. Daire kararında, hem de Büyük Daire kararında, 1915 olaylarının “Yahudi soykırımına benzemediği” vurgulandı. “1915 olayları ve Yahudi soykırımı” aynı sınıflamaya girmez” dendi. Yahudi soykırımının yetkili mahkeme kararıyla hükme bağlandığı, oysa 1915 olaylarıyla ilgili soykırım suçuna hükmeden bir mahkeme kararı bulunmadığı belirtildi.

AİHM, Birleşmiş Milletler 1948 Sözleşmesine göndermede bulunarak, soykırıma yalnız ve yalnız suçun işlendiği ülkenin mahkemesinin veya Uluslararası Adalet Divanı’nın karar verebileceğini vurguluyor. Avrupa’nın Yüksek Mahkemesi, 1915 olayları hakkında soykırıma hükmeden bir mahkeme kararı bulunmadığı için, Ermeni soykırımından hukuken söz edilemeyeceğini saptamış oldu.

AVRUPA KONSEYİ TEMSİLİĞİ UZMANI DENİZ AKÇAY’IN İNCELEMESİ

Bu konuda Avrupa Konseyi Daimi Temsilciliğimizin Uzman Hukukçularından Dr. Deniz Akçay’ın Ermeni Araştırmaları Dergisi 53. sayısında uzun bir incelemesi çıktı. Okumanızı öneriyoruz.

Ancak daha sonra, Avrupa Hukuk ve Siyaset Bilimi çevrelerinde bir biri ardı sıra yeni incelemelerin yayımlandığını görüyoruz. Avrupa üniversitelerindeki Vatan Partisi Öncü Gençlik üyeleri kolları sıvadılar ve bilimsel çalışmaları toplamaya başladılar.

KALINTILARINA BİR TEK TÜRKİYE’DE VE ERMENİSTAN’DA RASTLANAN AVUKATLIK

Avrupa yargı ve bilim dünyasının üzerinde birleştiği görüşü görmek istemeyenler denebilir ki, bir tek Türkiye’de ve Ermenistan’da kaldı. Bunlar, Ermeni soykırımı yalanının avukatlığını yapıyorlar. Büyük gayret içindeler. AİHM Kararlarının özgürülükle sınırlı olduğu propagandasında birbirleriyle yarışıyorlar.

ERMENİ SOYKIRIMI AVUKATLARININ TEZLERİ

Türkiye’deki Ermeni Soykırımı avukatlarından biri bakın internet ortamında neler yazıyor:

“Bilindiği üzere PERİNÇEK’İN temyiz davasına bakan AİHM, Perinçek’in Ermeni Soykırımı hakkındaki DÜŞÜNCESİNİ YARGILAMAMIŞTIR. Beraat kararının gerekçesi, bazılarının iddia ettiğinin aksine, Mahkemece Tarihin incelenmesi ve sonucunda da Perinçek’in “ERMENİ SOYKIRIMI YOKTUR” şeklindeki SÖZÜNÜN DOĞRU BULUNMASI DEĞİLDİR. Mahkeme, Perinçek tarafından açıklanan düşüncede SUÇA TEŞVİK, SUÇU ÖVME, NEFRET SÖYLEMİ olup olmadığını incelemiştir. Olmadığını görünce de AB YASALARINA GÖRE, insanların DÜŞÜNCELERİNİ İFADE ETME ÖZGÜRLÜĞÜ kısıtlanamayacağı için BERAAT ETTİRMEK ZORUNDA KALMIŞTIR.”

([email protected], 5 Kasım 2016)

Burada kanıtlanmak istenen nedir?

Kimin avukatlığı yapılıyor?

Ermenistan’da bile bu görüşler artık zor savunuluyor.

Ermeni derneklerinin avukatları bile İsviçre’de davadan çekildiler.

Ermeni Soykırımı avukatlığının hukukî zemini kalmadığı halde, hâlâ bu gayret bu iddia nedir?

ULUSLARARASI BİLİM DÜNYASI NE DİYOR

Önce belirtelim, “beraat kararı” ceza yargısında verilir. AİHM, bir ceza mahkemesi değildir. Ermeni soykırımı avukatlığı, ancak hukukun abecesinin dahi bilinmediği birikimle yapılabiliyor.

İkincisi, AİHM bir eylemin soykırım suçunu oluşturup oluşturmadığı konusunda yetkili mahkeme değildir. Ancak Perinçek-İsviçre Davasındaki hüküm gerekçelerinde, 1915 olaylarının Yahudi Soykırımına benzemediği, çünkü bu yönde bir yetkili mahkeme kararı bulunmadığı saptanmıştır. Bu hukukî görüş, bizim savunmalarımızda ısrarla vurgulanmıştır ve AİHM kararlarına girmiştir. İsviçre Federal Mahkemesi de, Perinçek Davasında 25 Ağustos 2016 günlü son ve kesin kararıyla bu görüşü kabul etmiştir. Bugün Avrupa’nın bilim ve yargı dünyasında, bu yönde bir görüş birliği oluşmuştur. İsviçre’de iktidar partisi milletvekili Yves Nidegger, AİHM Kararına dayanarak Millî Meclis’e verdiği önergeyle yasa değişikliği istemiştir. Nidegger, gerekçesinde 1915 olayları sırasında işlenen eylemlerle ilgili olarak soykırıma hükmeden bir yetkili mahkeme kararı bulunmadığı için, Ermeni soykırımı tezinin hukuken geçersiz olduğunu belirtmektedir.

Ermeni Soykırımını bir zamanlar tanımış olan İsviçre Millî Meclisi, AİHM Kararından sonra yasa değişikliğine giderken, AİHM Kararını karartma faaliyetinin anlamı nedir?

Kime hizmet sunulmaktadır?

KAZANILAN MEVZİYİ DEĞERLENDİRMEK

Ermeni soykırımının Türkiye’deki avukatları, niçin artık Avrupa’da kabul edilmiş bulunan görüşü paylaşmıyorlar veya paylaşamıyorlar?

Niçin bu mevziye yerleşerek parlamentoların aldığı soykırımı tanıma kararlarını kaldırmak varken, hâlâ Türkiye düşmanı görüşü savunmakta ısrar ediyorlar ve kıvranıp duruyorlar? Sıkıntılarını biliyoruz. Çünkü bu karar, “Perinçek-İsviçre Davası” kararıdır.

Keşke onlar, 2005 yılında Lozan’a, Berlin’e, Paris’e gidip yalanı koruyan yasaları çiğneselerdi, Rusya’da arşivlerinde yıllarca çalışarak Rus ve Ermeni belgelerini toplasalardı, konuyu yargı önüne getirselerdi, mahkumiyet kararını AİHM’ye taşısalardı, bu konuda emperyalistlerin ve Türkiye’li iktidar sahipleri ile sözde muhaliflerinin baskılarını göğüsleselerdi, AİHM’deki davayı doğru hukukî ve siyasî tezlere oturtsalardı ve İsviçre Devletine karşı davayı hem 2. Dairede, hem de Büyük Dairede kazansalardı, biz de onları alkışlasaydık ve bu kararın kazandırdığı mevziyi hep birlikte bütün dünyaya yaysaydık.