Esad ile kim görüşecek açıklıyorum

“Zalim Esed”, “Katil Esed”, “Emevi Camii’inde namaz”, bu gibi söylemleri 2011’den beri duyuyoruz.

Ne zamanki Esad’ın öyle kolay devrilmeyeceği görüldü.

Batı emperyalizminin kanlı Suriye planlarının uygulayıcısı Ahmet Davutoğlu, başbakanken “görevden alındı”.

Türkiye, Suriye’de cephe değiştirdi.

ABD, Suudi, İsrail, Katar cephesinden, Rusya, İran ve Suriye kampına geçti.

İyi de etti. Milli çıkarlar bunu gerektiriyordu.

2012’de “Esad kazandı” diye ilk yazanlardanım.

Bugün Esad’ın kazandığını herkes görüyor ve söylüyor.

Rusya'nın Suriye'deki güçlerinin komutanı Aleksandr Lapin düzenlediği basın toplantısında, Suriye ordusunun şu ana kadar ülkenin topraklarının yüzde 85'ini IŞİD militanlarından geri aldığını açıkladı.

Sadece Rusya değil.

ABD, İngiltere ve İsrail de söylüyor artık.

Esad’a bağlı ordu birlikleri Deyrezzor’u da geri alırsa Suriye eski günlerine dönecek.

Şimdi bir de kritik Astana Zirvesi var.

Erdoğan son Kazakistan gezisinde, "Ayın 14'ünde de Astana Zirvesi önem arz ediyor. Ön çalışmalar bitmiş durumda. Artık burada finali yapılacak. İnşallah atılmış olan adımlar Astana'da noktalanır. Cenevre süreci de böylece çok daha kolay bir şekilde yol alır" dedi.

Ve fakat, Kazakistan'dan dönerken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'la görüştüğü iddialarını yalanladı ve "Esad'la görüşmedim, görüşmeye de pek niyetim yok" dedi.

Ama artık Ankara’nın Beşar Esad ile yüzyüze görüşme vakti geldi.

Bunu belki Kılıçdaroğlu değil ama, eski Musul Başkonsolosu CHP’li Yılmaz Öztürk de söylüyor.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile bir bağ kurulması gerektiğini belirterek, "Bu güney sınırımızda oluşabilecek yapının veya yapıların ortaya çıkmasının engellenmesi için artık bir tercih değildir, zorunluluktur." dedi.

Saray kulislerinden iyi bilgi alan Gazeteci Ahmet Takan da Yeniçağ’daki yazısında bunu yazdı:

“Düne kadar "Emevi Camii'ne gideceğim" deniyordu, Suriye politikası bizi sıkıntıya soktu. Esad ile şu anda barışmanın yollarını arıyoruz. El altından görüşülüyor. Şam'da görüşmeler 6 aydır devam ediyor. Devlet olarak, hükümet olarak, Erdoğan ile Esad, Başbakan ile Esad görüşmesi bir başka ülkede, örneğin Rusya'da, İran'da böyle bir görüşmenin olması çok da büyük bir sürpriz olmaz yakın zamanda. Rusya ve İran'ın aracılığı ile olabilir.”

Yani bir görüşme olacağı kesin ve bu zaruri.

Ancak bu görüşme belli ki, Esad – Erdoğan arasında yapılmayacak.

En azından şimdilik.

Nasıl daha önceki emperyalist Suriye politikası Davutoğlu tarafından üstlenildiyse, şimdi de yine Başbakanlık koltuğunda oturan bir isim görüşecek Esad ile.

Binali Yıldırım yani.

Muhtemelen Esad da Yıldırım ile görüşmez, başbakan da olmadığı için belki Dışişleri Bakanı görüşür.

Binali Yıldırım da bu siyasi riski göze almazsa, iş Mevlüt Çavuşoğlu’na kalır.

Kestaneler ateşten maşayla alınacak.

Ama bir görüşme mutlaka olacak bu yakında.

Yasadışı Barzani referandumuna üstü kapalı onay veren Saray, Zarrab davasındaki gelişmelerin de ışığında NATO/FETÖ darbesini biraz unutup, ABD ile barışmanın yollarını arıyor gibi geliyor bana.

19 Eylül’de Trump-Erdoğan görüşmesine pek bir bel bağlanır görüntü oluşturuluyor, yandaş basın ve saray danışmanlarınca.

Eğer Türkiye yeniden bir rota değişikliği yapacak olursa, bu kez mevcut hükümet sorumlu tutulur.

Zaten Saray ile Çankaya arasında bir gerilimden söz edilir oldu son günlerde.

FETÖ de bu iç karışıklıktan yararlanıp rahatlamaya başladı gibi.

Eğer tekrardan Batı yörüngesine girilirse, bu kez Binali Yıldırım gözden çıkarılır olur biter!

Ama bana bu pek mümkün gelmiyor.

Çünkü tam yaşananlardan sonra artık sadece bir kabine değişikliğiyle işler eskiye dönmez.

Ama birileri döndürmeye çalışıyor, bu da görülüyor.

Bakalım neler olacak 14 ve 19 Eylül’de, Astana ve New york’ta?