Eski Çağın ve Yeni Çağın Cumhurbaşkanlığı seçimi

Yürürlükte olan anayasaya göre, ilk seçimden başlayarak Cumhurbaşkanı, anayasa geleneğimizdeki başbakan görevlerini de yapacaktır, başka deyişle hükümet başkanıdır. Artık hükümet programının yapılmasına önderlik edecek, bakanlar kurulunu oluşturacak ve hükümeti doğrudan yönetecektir. Bu köşede sık sık belirttiğimiz gibi Cumhurbaşkanı seçimi, artık hükümet başkanı seçimidir.

KOŞULLAR VE GÖREVLER

Silahların söz sahibi olduğu bir bölgede yaşıyoruz. Türkiye, Vatan Savaşı koşullarında ve Üretim Ekonomisinin gelip kapıya dayandığı bir süreçte Cumhurbaşkanı seçecektir.
Seçilecek Cumhurbaşkanı, bir bakıma savaşı yönetecektir. Bu çetin koşullarla bağlantılı olarak, Cumhurbaşkanının görevi, önce bir Millî Direnme Ekonomisinin örgütlenmesi ve orta vadede Üretim Ekonomisinin inşası olacaktır. Hem güvenlik alanında hem de ekonomide, Rusya, Suriye, Irak ve İran başta olmak üzere komşularımızla işbirliğinin kurulması ve geliştirilmesi, Cumhurbaşkanının önündeki yakıcı işler içindedir. Aydınlanma ve laikliği devlet ve toplum katında hayata geçirmek, bu amaçla bir Millî Eğitim Seferberliği, yine Cumhurbaşkanının gündeminde bulunuyor. Bu programı uygulayacağımız iklim, Çin’den Almanya’ya kadar uzanan Avrasya’dır. Demek ki Cumhurbaşkanı’nın Avrasya’da konumlanma sürecimizi yönetme gibi küresel ölçekli bir sorumluluğu da bulunmaktadır.
Seçeceğimiz Cumhurbaşkanının kimliğini belirleyen koşullar ve işler özet olarak bunlardır. Cumhurbaşkanı, işte bu görevleri yerine getirecek birikim ve yetenekte olmalıdır.

SİSTEMİN CUMHURBAŞKANI

İktidarı, muhalefeti, basını ve bütün kurumlarıyla sistem içindeki Cumhurbaşkanı tartışmalarına bakınca, yukarda sıraladığımız görevlerle ilgili herhangi bir değinmeye bile rastlamıyoruz.
Siyasal sistem, Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullara ve önümüzdeki görevlere sırtını çevirmiş durumdadır. Cumhurbaşkanı adaylarıyla ilgili her şeyden söz ediliyor ama o adayların Türkiye’nin önündeki sorunları çözme yeteneği konusunda hiçbir söz edilmiyor. Bu durum kuşkusuz yürürlükteki sistemin çözümsüzlüğüyle ilgilidir. Sistem içinde çözümler tükendiği için, sistemin cumhurbaşkanı adayları da çözümsüzlüğü temsil etmektedirler.
Bu durumda iktidar ve muhalefetiyle Atlantik döneminde oluşmuş bulunan bu Mafya-Tarikat sistemi, Cumhurbaşkanı tartışmalarını geçmişten kalan oy oranlarına ve anket verilerine hapsetme çabası içindedir. Oysa geçmişte olanlar, yarın olmayacaktır. Bugünün ve dünün iktidarı ve muhalefeti, yarının çözümü içinde yer almıyorlar.

UFUKTAKİ ÇÖZÜM

Türkiye, büyük karara, köklü çözüme gidiyor. Atlantik sistemi içindeki çözümler iflas etmiştir ve Vatan Partisi’nin programı bir bir Türkiye’nin gündemine giriyor.
En başta ABD denetiminin çözülmesi ve Türkiye’nin ABD ile her cephede karşı karşıya gelmesi, Silivri duvarlarının yıkılması, PKK’nın hendeklere gömülmesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Fırat Kalkanı ve İdlib Harekâtı, FETÖ Gladyosunun devlet ve toplum içinden temizlenmesi, 15 Temmuz Darbesinin bastırılması, Batıdan gelen Ermeni Soykırımı dayatmalarının bitirilmesi, bütün bu süreçte Rusya, İran, Irak, Suriye ve Çin ile işbirliğinin geliştirilmesi, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün kapısının çalınması, Atatürk’ün birleştiren tarihsel miras olarak yükselişi, bütün bunlar Atlantik Sisteminin yıkılmakta olduğunu gösteren gelişmelerdir ve Vatan Partisi Programının maddeleridir.

YENİ DÜNYANIN KURULUŞUNDA TÜRKİYE’NİN KONUMU

Çin’den Almanya ve Fransa’ya kadar nereye gitsek, hep aynı sözü duyuyoruz: Yeni bir dünya kuruluyor. Dünya Atlantik Çağını arkada bırakmaktadır ve Avrasya Çağına girmektedir. Bunu yıllardır Vatan Partisi vurguluyordu. Ama şimdi Çin ve Hindistan’dan Almanya ve Fransa yöneticilerine kadar dünyamızı yöneten herkes bu gerçeğe işaret etmektedir.
Türkiye, Yeni dünyanın kuruluşunda ön cephede yer almaktadır. Batı Asya’da Rusya, İran, Irak ve Suriye ile silah arkadaşı olarak yürüttüğümüz vatan savaşı, Yeni Dünyanın kuruluşunda öne çıkan üç etkenden biridir.
Türkiye, Yeni Dünyanın kuruluşunda ön cephededir, ancak Cumhurbaşkanı tartışmasını eski dünyada yapmaktadır. Sistem, Avrasya Çağında, hâlâ Atlantik Çağının Cumhurbaşkanını arıyor.
Türkiye’nin geleceğe dönük bütün güçlerinin Cumhurbaşkanı seçimine ağırlığını koyması, öncelikle bu ufuk içinde olacaktır.

YENİ DÜNYANIN CUMHURBAŞKANI ÇÖZÜMÜ

Yeni çağa girerken, eski çağın cumhurbaşkanını seçemezsiniz.
Falanca adayın oyu şu kadar, filancanın bu kadar, bu iddiaların hepsi artık eskimektedir. Çünkü bu iddialar, eski dünya içinde çözüm üretmeye yöneliktir.
Yüzde yüz olan şudur: Türkiye Avrasya ikliminde vatan bütünlüğünü sağlayacak ve Üretim Ekonomisine geçecektir.
Bu durumda, Türkiye Vatan Bütünlüğü mücadelesini ve Üretim Ekonomisinin inşasını yönetecek bir Cumhurbaşkanı, başka deyişle Hükümet Başkanı seçecektir.
Çöken sistem içindeki Cumhurbaşkanı arayışları, sistemin çırpınışıdır ve geçersizdir.
İçine girdiğimiz Avrasya Çağının önderlerinden olan Türkiye’nin Cumhurbaşkanının seçmek zorundayız.
Cumhurbaşkanı seçiminde, Türk milletinin önüne açacağımız ufuk budur.