Eski CIA ajanı, yeni PKK ayaklanmalarıyla tehdit etti

Türkiye'yi daha önce ‘Ya seçimlerden aynı sonuç çıkacak ya da HDP Meclis’e giremeyecek ve şehirler havaya uçacak’ şeklinde tehdit etmesiyle bilinen Barkey, son yazdığı makalede de benzer tutumunu sürdürdü. Barkey, TSK'nın Suriye harekatının çok boyutlu riskler taşıdığını söyleyerek şu görüşleri savundu: "Türkiye'nin Kürtleri, hükümetin Suriye Kürtlerine karşı geliştirdiği retorik ışığında, bu operasyonun, duygusal olarak fazlasıyla angaje oldukları PYD'ye yöneltilmiş olduğunu düşünecekler"

Yakın süreçte yaşanan benzer olaylara da değinen Barkey, "Erdoğan Ekim 2014'te, ABD'nin Suriye'li Kürtlere ait Kobani kentini savunma çabalarına engel olmaya çalıştığında, Türkiye Kürtleri ayağa kalmış ve en az 50 kişi ortaya çıkan bu isyanlarda yaşamını yitirmişti" dedi.

Makalesinde Washington'un bu sıkı rekabet ortamında zor bir görevle karşı karşıya olduğunu ifade eden Barkey, söz konusu görevi şu sözlerle açıkladı: ABD'nin, TSK'nın sürdürdüğü harekata verdiği onay görünürde Türkiye'ye destek vermek için tasarlanmıştır fakat bu durum aynı zamanda Türkiye'yi gözlem altında tutmanın da bir yolu. Washington, Türk kuvvetleri ve ya onların müttefiklerinin, IŞİD'i alt etme yeteneğine sahip tek güç olan PYD ile çatışmasını istemiyor.

Biden'a Cerablus karşılması

harekatın, darbe girişiminin hemen ardından, tam da Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerin bozuk olduğu bir dönemde, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın Türkiye ziyaretine denk geldiğinin de altını çizdi.

Cerablus'un Türkiye tarafından kontrol altına alınmasının, Kürtlerin, Suriye'nin kuzeyinde kesintisiz bir hatta egemenlik sağlamasını engelleyeceğini ifade eden Barkey, Türkiye'nin bu yeni hamleyle birlikte, Suriyeli Kürtlerin, Irak'ın kuzeyinde oluşturulan türden bir otonom yapı inşa etmelerine engel olacağını belirtti.

PYD, ABD'nin takdirini kazandı

Bu bağlamda, mart ayında Türkiye ve Suriye kökenli Kürt lider ve STK temsilcileriyle temaslar gerçekleştirdiğini ifade eden Barkey, bölgedeki Kürtlerin, Suriye'nin kuzeyindeki Kürt bölgelerini temsil eden Rojava'ya büyük önem addettiklerini ifade etti. Bölgedeki Kürtlerin defalarca isyan etmelerine rağmen somut bir şey kazanamadıklarına işaret eden Barkey, buna karşın PYD'nin sahada etkin bir güç olarak ABD'nin takdirini kazandığının da altını çizdi.

Makalesinin devamında, IŞİD ve PYD arasında Münbiç'in ele geçirilmesi sırasında yaşanan kanlı çatışmaların ABD'yi PYD ile çalışma konusunda ahlaki bir zorunluluğa ittiğini ifade eden Barkey, Münbiç'in ele geçirilmesinin gerçekte bir gereklilik fakat asla asıl hedef olmadığını vurguladı. Barkey'e göre asıl ve sıradaki hedef, PYD militanlarının da müdaafasında aktif rol oynayacağı IŞİD'in de-fakto başkenti Rakka.

Kürtlerde ABD tarafından terkedilme korkusu hakim

Öte yandan, Biden'ın Türkiye ziyareti sonrası Kürtler'de oluşan ruh haline değinen Barkey, "Biden'ın, Suriye'nin kuzeyindeki Kürt koridoruna kapıyı kapatmış gibi gözüken tavrı, Kürtlerde, (ABD'nin geçmişteki sicilini düşünerek) terk edileceklerine dair şüpheler doğuruyor" dedi.

Makalesinin sonuç bölümünde PYD'nin asıl hedeflerine ve stratejisine değinen Barkey, "PYD için ABD ile ittifak dahilinde olmanın amacı Münbiç, Rakka ya da başka Arap kasabalarını kontrol altına almak değil. PYD'nin asıl hedefi iç savaş sonrası kurulan masada Amerikan desteğini kazanmak. Bu bağlamda ABD'li yetkililer ittifakın sürdüğüne dair Kürtleri ikna etmek için çaba göstermelidir" ifadelerine yer verdi.

Barkey bitirirken, "Washington bu denge oyununu iyi kurmalı. Söz konusu denge şudur ki, Türkler isteklerini karşılarken, PYD ile cepheleşmeyi tırmandırmamalı" diye yazdı.