Eski ve yeni askerlerden 19 Mayıs mesajı (TAMAMI)
NABIZ
ESKİ VE YENİ ASKERLERDEN 19 MAYIS MESAJI
Önce tam metni değil ama bir özet içeren şu habere bir göz atalım. Bu haber 19 Mayıs Egemenlik Gençlik Ve Spor Bayramı için Sayın Genelkurmay Başkanı Org. Koşaner’in Kara Harp Okulunda yaptığı konuşma.
Tarih:19 Mayıs 2011
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, 19 Mayıs münasebeti ile
Kara Harp Okulu'nda yaptığı konuşmada; BDP'nin Kürtçe tabelaları ile, resmi dairelerdeki Kürtçe talebine "Mütareke Dönemi"nden örnekler
vererek karşı çıkmıştır. Bu dönemde, Türkçenin zorunlu dil olmaktan
çıkarıldığını söyleyen KOŞANER, Atatürk ve arkadaşlarının mücadelesine
farklı bir anlam yükleyerek, "alternatif tarih" yazılmaya
çalışıldığını belirtmiş ve "gelişmeleri ibretle ve esefle takip
ediyoruz" diye konuşmuştur.
KOŞANER, Mütareke yıllarında; azınlıkları memnun etmek amacıyla devlet dairelerine onlardan memurlar atandığını ve yıllardır uygulanan usullerin terk edilerek, şirketlerde Türk dili kullanılma zorunluluğunun kaldırıldığını
belirterek, ''Sıraladığımız birkaç örnekte görüldüğü gibi, fırsat
bulunduğu takdirde bu ve benzeri olaylarla karşılaşılması kaçınılmaz
olacaktır... Elbette aslolan benzeri durumlara düştükten sonra
kurtuluş çareleri aramak değil, bu gibi durumlara hiç düşmeyecek
tedbirlerin zamanında alınmasıdır... Tarihimizin kara dönemi, mütareke
döneminin, bize öğrettiği en önemli ders bu olmalıdır'' demiştir.
İSMET PAŞA’NIN 19 MAYIS MESAJI
20 Mayıs 1965’te İsmet İnönü 19 Mayıs Egemenlik Gençlik Ve Spor Bayramı günü nedeniyle Türkiye radyoları aracılığıyla-O zaman henüz televizyon yoktu-bir mesaj yayınlamıştı. İsmet Paşa da tıpkı Org. Işık Koşaner gibi Mütareke koşullarından söz ediyor ve Gazinin altı ayı geçkin İstanbul mücadelesinden sonra bütün enerjisini memleketin ortasına nasıl götürdüğünü anlatıyordu. Bugünkü durumla o günkü durum arasında kırk altı yıllık bir fark olmasına karşın iki askerin söyledikleri örtüşüyor.
İsmet Paşa şöyle diyordu:
”Bugün 19 Mayıs’ın aziz hatırasıyla memleketimizin ve milletimizin heyecanlı bir günün yaşıyoruz. 19 Mayıs Atatürk’ün mütareke sonrası İstanbul’da bir seneye yakın çırpındıktan sonra hazır olarak bütün enerjisiyle memleketin ortasına geldiği gündür.” Kırk altı yıl sonra Türkiye’ye baktığımızda koşulların bugünkünden daha vahim ve daha elim olduğunu fark etmek zorundayız. O günlerde topraklarımız işgal edilmişti ve hükümet bu işgal karşısında acizdi. Aradan bunca yıl geçtikten sonra içinde yaşadığımız bu topraklar fiilen değil ama başka bir gücün, uluslararası güç odaklarının oynadıkları bir oyunu sahneledikleri ve Türkiye’de ki siyaseti istedikleri gibi şekillendirmeye çalıştıkları bir durumdadır ki ;Org.Işık Koşaner konuşmasında mütareke devrinin tekrarlanmak istendiğinden söz ediyor ve tüm ulusu uyarıyor.İsmet Paşa’nın o konuşması şöyle devam ediyordu
”İstanbul hükümetlerinin en menfisi o zaman iş başında bulunuyordu. Atatürk’ün, millet kurtuluşu için nasıl bir karar ile Anadolu’ya çıktığı otomobil süratiyle Sivas’a gelinceye kadar İstanbul hükümetince anlaşılmıştı..
Bu devre dış alemde, milli mücadelede Atatürk’ün Sivas Kongresinde topladığı Heyet-i Temsiliye’nin idaresinde geçmiştir. Resmi yetki elinde olmayarak milli teşkilat ile ve sonra merkezi Ankara’ya nakledilerek geçirilen bu idare devri milli mücadelenin nazik bir devri olduğu kadar İstanbul hükümetlerinin ve bütün dış alemin bütün vasıtalarla Türk milleti aleyhine harekete geçecekleri zamana karşı da milletin bünyesini hazırlama devri olmuştur.
19 Mayıs’ta başlayan bu faaliyet devrinin hazırlama kuvveti o kadar tesirli olmuştur ki, bir sene sonra Ankara’da Büyük Millet Meclisinin açılması hemen bütün memleketçe tabii görünen bir netice gibi karşılanmıştır.”
İsmet Paşa Atatürk’ün İstanbul’da geçirdiği o mütareke devrinin acılı günlerinden, İzmir’in işgalinden ve milletimize reva görülen eza ve cefadan o konuşmasında söz etmiyor. O konuşmayı sanırım Orgeneral Işık Koşaner 19 Mayıs 2011’de açıklığa kavuşturuyor.
Org. Işık Koşaner’in söylediklerinin yanında söylemedikleri de vardır.
Oysa Türkiye Cumhuriyet’i bu kez kendi içinden kaynaklanan bölünme ve dışarıdan tetiklenen ve teşvik edilen parçalanma tehlikeleriyle de karşı karşıya. Güneydoğumuz yanıyor. Kimi siyasetçilerin destekledikleri isyan provaları ve kimi liderlerin açıktan ifade ettikleri özerklik vaatleriyle 12 Haziran için oy avcılığı ve ülkenin bölünmez bütünlüğü siyaset meydanlarında malzeme olarak kullanılıyor. Bizim medyamızın büyük kısmı bunu yansıtmıyor. Büyük Millet Meclisinde temsil edilen partilerin içinde terörün uzantıları gemi azıya almışlardır ve olanca güçleriyle isyan isyan diye bağırmakta bir takım özel heyetler fiilen ilan edilmiş ama açılışı resmen yapılmamış özerk Kürdistan’a ziyaretler yapmakta ülkenin bütünlüğü konusunda tehlikeli planlara girişmektedirler. Atatürk’ün Cumhuriyeti, ilkeleri, devrimleri sanki bir yana itilmiştir ve sanki ulus kaderine terk edilmiştir.
Bu koşullar altında iki başkomutanın uzun zaman aralığı içersinde gerçekleri dile getirmesinin anlamı son derece önemlidir ve miting kürsülerinde konuşan liderler gaflet ve dalalet uykusundan bakalım ne zaman uyanacaklar?
İşte Cumhuriyet için güç birliğini doğuran ve gerçekleştirenler bu sorunun yanıtıdırlar.
kurtulaltug@aydinlikgazete.com