Eşkıya barınak aramakta!-(TAMAMI)

Rahmetli Celal Bayar’dan Dersim harekatını, isyanı nasıl bastırdıklarını dinlemiştim. O gün Bayar’ın söylediği sözleri daha sonra 27 Mayıs’ın kudretli albaylarından Orhan Kabibay’dan da duyunca hayli şaşırmıştım. O söz şuydu: “Eşkıya barınak bulamazsa yaşayamaz...”

Kandil’den PKK’nin iki numarası Murat Karayılan’ın Vatan Gazetesi’nde yayımlanan açıklamalarını dün bu sütunda okudunuz. Karayılan diyor ki:

“-Artık sınır yok. Artık gerilla savaşı değil hat savaşını yapıyoruz!” Kim bu adam? Düşman orduları komutanı mı, yoksa dağa sıkışan ve ovaya inmek için genç Kürt çocuklarına, “Vurup kaçmak yok! Ölene dek savaşacaksınız...” diyen mi?

Onlar kim?

Onlar da bizim Kürt vatandaşlarımızın çocukları. Onların babaları 1991 yılında İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’le birlikte ve 100 bin kişilik bir koro halinde bağırıyorlardı:

“-Biz kardeşiz, biz kardeşiz..” O günleri anımsayın. Ne PKK bu denli cüretkardı, ne bizim devletimiz bu denli dış politikayla, iç politika bu kadar sahipsiz haldeydi. Durum vahim olmaktan da ötedir. 15 gündür karşılıklı sanki iki düşman güç mevzilenmişler ve kurşunlar kurşunları izlemekte. Puslu havada Kuzey Irak’ta yerleşmiş PKK ne olur ne olmaz diyerek Hakkari’de kendisine, yeni barınak aramakta. Hakkari, Şemdinli ele geçirilirse ABD’nin istediği olacak ve hareket hem uluslararası boyut kazanacak hem de Akdeniz’e inecek. Ne için Suriye’yi vurarak yeni cephelere yönelmek için.

Ne yapmalıyız?

Eşkıya’yı ininde basıp çökertmeliyiz. Elbette bu da müzakerelerle değil, kuvvet kullanarak oluyor.

Hakkari’de neler oluyor?

Şu saate dek Hakkari’de 8 şehit daha verdik. İçimiz kan ağlıyor. Bölgede terörist saldırılar sürüyor. Açılım politikalarının, Oslo görüşmelerinin sonuç vermediğini, terörü büsbütün azdırdığını kabul etmek için daha kaç şehit vermemiz gerekiyor? Hükümet, Irak Hükümeti’nden Kuzey Irak’taki terör örgütünü tasfiye etmediğinden dolayı hesap sormuyor? Her gün çok sayıda şehit vermemize rağmen Amerika niçin hâlâ Türkiye’nin PKK’yı Kandil’den tasfiye etmesine karşı çıkıyor? Niçin hiçbir gazetecimiz bu soruyu Amerikalı yetkililere soramıyor? Genelkurmay niçin Amerika’nın izni olmadan Kandil’e operasyon yapamayacağımızı söylüyor? Irak’ı Amerika’nın egemenliği altındaki bir ülke gibi mi görüyoruz? Muhalefet, Meclis’in verdiği yetkiye rağmen Hükümet’in Kuzey Irak’a niçin hâlâ kapsamlı bir kara operasyonu yapamadığını sormak için ne bekliyor? Hâlâ Meclis’te komisyon kurarak, akil adamları toplayarak terörü bitirebileceğimizi düşünenler acaba şimdi ne düşünmekteler? On binlerce vatandaşımızın canını alan terörün, Kürtçenin eğitim dili olmaması, Anayasamızda Türk kelimesi bulunması gibi gerekçelerden kaynaklandığına inanmak mümkün mü?

Dışişleri Bakanı’nın Barzani’yi Erbil’de ziyaret etmesinden hemen sonra bu son saldırının gerçekleşmesi acaba bir tesadüf mü? Bu demektir ki; Barzani ya terörü önlemek istemiyor veya buna gücü yetmiyor. Kuzey Irak’ta terörü önleyemeyen Barzani’den Suriye’nin kuzeyindeki terörün önlemesini beklemek gerçekçi bir dış politika mı?

Sopadan korkan maça çıkmasın

Bu ortamda siyasetçilerin bu soruları dile getirmekten çekinmeleri sorumluluğu paylaştıkları anlamına gelir. Bu Cumhuriyet dış baskılara korkusuzca direnen insanlar tarafından kuruldu.

Beyzbol sopasından korkanlar maça çıkmasın.

Bayan Clinton sarı saçlarını dalgalandıra, dalgalandıra 11 Ağustos’ta Türkiye’ye gelecekmiş! Neden dersiniz acaba? Kehanet değil ama bir düşünce: “PKK uluslararası alanda terör çetesi değil, düşman olarak ilan edilebilir, sınırları ihlal edilen Türkiye için- düşmana(!)- karşı belki de NATO 5. Madde’yi çalıştırmalı!”

Şimdi zanlı ve 55 generalini tasfiye etmiş, bir zamanların Orta Doğu’nun en güçlü ordusuna ayıp olmayacak mı?