‘Eti sertti!’

Suudi Arabistan Müftüsü Abdülaziz bin Abdullah’ın fetvasını duymuşsunuzdur: 

“Bir erkek şiddetli açlık çekiyorsa, karısını veya karısının vücudunun çeşitli parçalarını yiyebilir. İslam’da buna izin var!” 

*** 

Çok değil; bundan on yıl önce Suudi Arabistan Müftüsü bile böyle bir söz söyleyemezdi. Söylese, hemen tımarhaneye kapatılacağını bilirdi. 

Şu son on yılda dünyadaki “dinsel içerikli delirme trendi” öylesine sıradanlaştı ki artık herkes aklına gelen her şeyi söyleyebiliyor. 

Söyleyen “müftü” olunca da; söylenen “fetva” halini alıveriyor! 

*** 

Bir örnek de bizden vereyim: 

Uğur Işılak diye biri var, mutlaka adını duymuşsunuzdur. 

Hani; Kazaklar’ın 500 yıllık halk şarkısı “Dombra”yı araklayıp AKP’ye seçim şarkısı diye kakalayan, “ne olduğu belli olmayan” bir adam var ya; işte o! 

“Ne olduğu belli olmayan” kalıbını hakaret etmek ya da aşağılamak için kullanmadım. 

Çünkü, bu adamın gerçekten de ne olduğu belli değil: 

MHP’ye ilgi duymuş, Fethullah Gülen’in tedrisatından geçmiş, Baykal’a şarkı yapmış, şimdi AKP’den vekil adayı olmuş... 

Yani, zincirde bir tek “HDP halkası” yok; o da olur inşallah! 

İşte bu adam geçenlerde bir televizyon programına katılmış ve “Kadının fıtratında erkeğe köle olmak var” demiş... 

Sonra da sözlerine açıklık getirmiş: 

“Kadın, erkeğe aittir. Bu fıtrattır. Her feministin gönlünde bir kocaya meftun olmak, onun kölesi olmak, onun bireyi olmak, ona ait olmak gibi bir hissiyat yoksa, gelsin çıksın karşıma... Her kadının içinde fıtri olarak bu var! Kadının tabiatı bağlanmaktır, ait olmaktır!” 

*** 

Peki; ben bu saçmalıkları size neden anlatıyorum? 

Hepimizin ama öncelikle kadınların dikkatli olması için! 

Anımsayın; on yıl önce kimse bu saçmalıkları söyleyemezdi... 

Ancak bugün herkes müftü!  

Üstelik Suudi Arabistan’da sadece bir müftü var; bizde ise “Dombracı” bile fetva veriyor... 

Ya on yıl sonra? 

Bu “moda” böyle sürerse... 

“Dinsel içerikli delirme” yayılırsa... 

Bugün kadını erkeğin kölesi yapan ya da afiyetle yedirenler; yarın neler yapmazlar! 

*** 

Nineler, anneler, teyzeler, ablalar, kız kardeşler, kızlar... 

Yarını, bugünden görün! 

Oyunuzu asla “dinsel içerikli delirme”yi körükleyenlere ve buna kapılanlara vermeyin! 

Yoksa...  

Öldüğünüzde “Merhumeyi nasıl bilirdiniz?” diye soranlar, yakın bir gelecekte, “Eti sertti” yanıtını duyunca şaşırmayacak! 

Benden söylemesi... 

HUBER! (147) 

Bu ülkenin cumhurbaşkanlığını yapmış bir kişinin sekiz aya yakın bir süredir devlete ait tarihi bir köşk işgal etmesini her gün yazıyor olmaktan dolayı çok ama çok mutsuzum! 

Hatta bundan utanıyorum! 

Sizlere böyle bir ayıbı göstermek durumunda kaldığım için üzgünüm! 

Keşke; böyle bir şey hiç olmasaydı... 

Keşke; Abdullah Gül ve ailesi daha ilk yazımdan sonra halktan özür dileyip Huber Köşkü’nü boşaltsaydı... 

Hayrünnisa Hanım; sözüm size: 

Kadınsınız,üstelik annesiniz...  

Dolayısıyla daha duyarlı olduğunuza inanmak istiyorum. 

Eşiniz 146 yazıyı umursamadı; ben de 147’ncisinde size hitap etmek zorunda kaldım: 

Daha fazla “ah” almayın... 

Eşinizi bu ayıba son vermesi için ikna edin! 

GÜNÜN SORUSU 

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek hafta başında bir basın toplantısı düzenledi ve “PKK, Güneydoğu’da halka silah dağıtıyor” dedi... Normal bir atmosferde yeri göğü inletmesi gereken bu iddiaya ne Başbakan’dan, ne de İçişleri Bakanı’ndan yanıt geldi... Sorum onlara: 

Dilinizi mi yuttunuz? 

BU PARAYI KİM VERİYOR? 

Türkiye’ye kaynağı bilinmeyen döviz girişi şubat ayında son 17 yılın rekorunu kırmış ve 4.3 milyar dolara ulaşmış... 

Düşünsenize ülkeye oluk oluk para akıyor ama kimin, neden, nereden, ne zaman ve nasıl gönderdiği bilinmiyor! 

Sonra da “Ekonomi iyi gidiyor” diyorlar... 

Gider tabii...  

Çünkü söz konusu para az buz bir miktar değil; yıllık cari açığın onda biri... 

*** 

Kısacası birileri yıllardır bir haltlar karıştırıyor ama bir babayiğit ekonomist de çıkıp bu bilmeceyi çözmeye talip olmuyor! 

Acaba “kaynağı bilinmeyen o para”nın karşılığında bu ülkeden neler çıkıyor, ne kadarı kimlerin cebine ya da ayakkabı kutularına giriyor, hangi “lüks evleri” alarak eritiliyor? 

Bu sorular elbette bir gün yanıtını bulacak ama korkarım ki iş, işten geçmiş olacak! 

KADIKÖY!  

Yıllardır neredeyse her haftaya bir konferans sığdırdım...  

Ama yoruldum ve bu nedenle bu yıl tempoyu düşürme kararı aldım. 

Yine de bazı dostları kıramıyorum ve kuralı bozmak zorunda kalıyorum. 

Sadede gelmek gerekirse; yarın saat 15:00’te Kadıköy Aden Otel’de Cumhuriyetçi Birlik Platformu’nun ve Bağdat Caddesi Forumu’nun birlkte düzenledikleri toplantının konuğu olacağım. 

Önümüzdeki seçimleri ve Türkiye’yi bekleyen tehlikeleri konuşacağız... 

İlgilenen dostlara duyurulur... 

GÜNÜN İSYANI 

Önce Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’na tarihteki eski Türk devletlerinin asker kıyafeti diye komik bir şeyler giydirdiler; dün polisi de aynı kılığa soktular... İsyanım bunu yapan amirlere: 

Sektör mü değiştirdiniz, yeni işiniz komedyenlik mi?