Ey kararlı seçmen! Yapar mıyız. Yaparız Mecburi tek yön!

Seçmen kimdir?

Size oy veren.

Neden versin?

Bir seçme nedeni olması gerekir. Neden siz?

Bu seçim giderek daha da özelleşiyor.

Özel kılan ne?

Çok çetin sorunları var Türkiye’mizin. Hepimizin canına geldi dayandı. Kemik acısına benzemiyor bu kez. Çok yakıyor. Çözüm arayışındayız. Gerginlik tırmanıyor. Diyoruz ki yanıyoruz.

Partiler aday.

Başladılar dolaşmaya.

İşte özel bir gelişme oluyor.

Onlar dolaştıkça daha önceki sistemin partileri, daha önce oy verdikleri, denedikleri partiler… dolaştıkça… konuştukça… oylar düşüyor… hem de çok hızlı…

Bir iki ayda yüzde 10-11 artarak gidiyor.

Kendi partilerinde, hatta babadan dededen kalma partilerinde, yen içinde saklıyorlardı zaten… kararsızlardı ne zamandır… işte o kararsızlar giderek daha çok kararlı oluyor.

Yüzde 46’ya çıktı.

Seçmenin yarısı.

En kararlı onlar.

Böyle gitmez diyorlar.

Artık yeter diyorlar.

Daha önceki partilerini dinledikçe daha çok, daha hızlı vazgeçiyorlar. Üstelik yeniden geri dönmemek üzere çok önemli, geçerli nedenleri var. Uzun bir süreç yaşadılar. Karar verdiler. Ama “diğerine” vermemekte bir o kadar kararlılar. Çok önemli, geçerli nedenleri var.

Peki onlar ne istiyor?

Çözüm.

Çok basit.

Var.

Bunu rastgele söylemiyoruz, söylemeyiz biliyorsunuz.

Yılların birikimi. Bilgi birikimi. Emek birikimi. O çözüm öyle hazırlandı.

Çiftçimizin, işçimizin, sanayicimizin, öğrencimizin kimin canı çok acıyorsa hemen koştuk, dinledik. Çünkü biz birdik. Hâlâ biriz. Üretim Devrimi Kurultaylarında önce onlar konuşuyor. Hem de öyle 23 Nisan çocuğu gibi tütüleri giydirip, ısmarlama grup toplantılarına ya da miting kürsülerine düzmece terlikle çıkarmıyoruz.

Biz o kurultayların saatlerini bile üreticinin saatine göre ayarlıyoruz.

Tarlasından, fabrikasından geliyor, kürsüye çıkıyor.

Bilimle ve örgütle buluşuyor.

Farklı bir eleştiri getirdiğinde sille tokat dövüp kovmuyoruz.

Dinliyoruz.

Eğrilikleri düzeltiyoruz.

İşte bu Türkiye birikimi.

İşte o çözüm programı böyle oluştu. Bütün farklı sınıfların, görüşlerin, kökenlerin, kesimlerin vatanseverleri, emperyalizme karşı duranları, göğsünü gerenleri geldiler, geliyorlar.

Öncüler.

Türkiye’nin çözümü o emekle çıktı ortaya. Çok sağlam temel üzerine inşaat.

İşte milletimiz, o bilinçli ve kararlı yüzde 46; derme çatma, çığırtkan, bugün var yarın yok gecekondu istemiyor.

Yeter diyor.

Yeter artık!

Çok kararlıyım!

Şimdi sağlam temel üzerine gökdelen zamanı.

Var mısınız?

Yapar mıyız. Yaparız.

Mecburi.

Tek yön!

Biz de bu kararlılık ve doğru yön gösteren pusula olduktan sonra dağları aşarız.

Zaman artık gönlünüzün ve bilincinizin sesini dinleme zamanı.

Vatan Partisi zamanı.

DÖVMEDE YENİ MODA

Dövmede yeni bir akım çıkmış. Gerçekçi ve kalıcı yara izleri yaptırıyorlarmış.

Düşünüyorum... düşünüyorum anlamlı bir neden bulamıyorum... İnsan neden böyle bir şey yapar. Herkesten başka ve özel olma isteği anlaşılan.

Aykırılık.

Bir karşı çıkış.

Hadi bunu da anlayabilirim de…

Neden yara izi.

Ama Batı toplumları böyle. Batı gençliği ne yazık ki böyle.

Başka bir buluş yok!

Sistemin kültürel olarak da gelip tıkandığı nokta!

Asya Çağı’nın öncüleri sözüm size.

Elimizi çabuk tutmamız lazım.

40 yıl beklemeyelim.

Bu tıkanıklığı da biz açacağız.

Güzelliklerde yarışmalar dönemini bir an önce başlatalım.

AB’DE TEKNOLOJİ VE HIZLI BÜYÜYEN MESLEKLER

Hadi sorun bakalım, Avrupa Birliği'nde en hızlı büyüyen meslekler hangileri?

“Teknolojideki yeni gelişmeler hayatı derinden etkilerken insanların alışkanlıkları da değişiyor” diye veriyorlar haberi.

Teknolojiye bakınız lütfen, ne işe yarıyor.

Avrupa Birliği verilerine göre 2021-2022 ilk çeyrekleri arasında Avrupa’da çalışan sayısının en fazla arttığı meslek grubu “gıda hazırlama yardımcıları”ymış. Bu meslek grubunda çalışanların sayısı son bir yılda yüzde 25.1 yükselmiş.

Kim bunlar?

Uluslararası Standart Meslek Sınıflamasına (ISCO) göre bu sorunun yanıtı şöyle:

"Yiyecek hazırlama yardımcıları; az çeşitte önceden pişirilmiş yiyecek veya içeceklerin siparişine yönelik olarak bunları hazırlar ve pişirirler, masa ve mutfak temizler ve bulaşıkları yıkar.” “Fast food hazırlayıcıları” ve “mutfak yardımcıları” bu grubun ana meslekleriymiş…

“Kişisel hizmet çalışanları” yüzde 15,6 artış ile ikinci sırada. Peki, bu grupta hangi meslek dalları var? ISCO’ya göre şöyle:

"Seyahatlerde hizmet veren elemanlar, kondüktörler ve otobüs muavinleri ile rehberler; aşçılar; garsonlar ve barmenler; kuaförler, güzellik uzmanları ve ilgili çalışanlar; bina sorumluları ile temizlik ve bakım işleri sorumluları ve diğer kişisel hizmetlerde çalışanlar."

Krizler her zaman gelir dağılımı makasının açılmasına hizmet eder, biliyorsunuz.

E teknoloji de kime hizmet ettireceğini biliyor tabii…

GANGNAM’I ANIMSADINIZ MI

Gangnam Style şarkısı geçenlerde 10 yaşını doldurmuş, pasta simgesiyle kutluyorlardı.

A aa yalnızca 10 yıl olmuş.

Anımsadınız mı??

Her yanı, her yaşı bütün dünyayı sarmıştı.

Rüzgar gibi geldi, esti, geçti.

Şimdi nerede…

Oysa türkülerimiz bin yıl yaşar.

Yaşadıkça güzelleşir.

Çünkü yalnızca basit oynak ritim değildir.

İçi yüklüdür.

Duygu, aşk, acı, özlem.

Hiç unutulur mu…

Doldukça dolar.

Üç kişi bir sofra kurun, onuncu dakikasında başlarsınız.

Ne muhabbet biter, ne türkü.

Ne o yöre ne bu yöre… hatta il, ilçe, köy…

Şairin dediği gibi insanı şairliğinden utandırır.

Türkülerle yunmuş yıkanmıştır dilimiz

Onlarla ağlamış, onlarla gülmüşüz

'Bana bir bardak su' dercesine

Bir türkü söylemeden gidersek yanarız

Ah bu türküler

Türkülerimiz

Ana sütü gibi candan

Ana sütü gibi temiz

Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla

Köyümüz, köylümüz, memleketimiz.

Ah bu türküler,

Köy türküleri

Dilimizin tuzu biberi

Memleket ahvalini onlardan sor

Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen'i

Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni...

Ben türkülerden aldım haberi.

Ah bu türküler, köy türküleri

Ne düzeni belli, ne yazanı

Altlarında imza yok ama

İçlerinde yürek var

Cennet misali sevişen

Cehennemler gibi dövüşen

Bir çocuk gibi gülüp

Mağaralar gibi inleyen

Nasıl unutur nasıl

Ömründe bir kez olsun

Halk türküsü dinleyen

….

İşte böyle. Ben de iki satır alayım dedim. Tutamadım kendimi. Bedri Rahmi’nin şiiri daha da uzun aslında. Arada bir göz atın. Rahatlatıyor insanı.

BİR İNGİLİZ ÖLDÜ DİYELER

İngiltere’nin ünlü başkenti Londra’da 61 yaşında bir kadın yaşamını kaybetmiş.

Bir apartman dairesinde kanepesinin üzerinde öylece yatakalmış.

Aradan iki yıldan fazla zaman geçmiş.

Ne arayanı var ne soranı.

Ne bir komşu ne mahalle esnafı ne akraba…

Öylece çürümüş gitmiş.

Şimdi ölüm nedenini araştıracaklarmış. Çürüme nedeniyle kimlik tespiti için diş analizi filan yapılacakmış. Öyle ya, ya ölen o değilse mesela…

E ee adamların hukuk sistemi çalışıyor, kardeşim.

HENÜZ HAVA BEDAVA, NEFES SAYMIYORLAR

İspanya’da bar ve kafelerde ‘Ne kadar tüketim o kadar oturma süresi’ sistemi başlamış. Bir kahve için 15 dakika, bir bira için 25 dakika ve bir sandviç yemek için 40 dakika oturabiliyorsunuz. Yemek bir saat hak kazandırıyor.

Salgın nedeniyle zarar etmişler de ondanmış.

O ne öyle…

Bitti verdiğin paranın karşılığı zaman, hadi kalk git.

Dur sözüm bitmedi.

Yok olmaz.

At 15 Avro daha, otur 15 dakika daha.

Sanki insan değil de makine gibi…

Kronometre mi çalıştırıyorlar acaba…

Ha bir de en az üç kişi olma koşulu da varmış.

Yer kirası yani.

Şimdilik hava bedava.

Nefes saymaya başlamamışlar.