Eymür, Perinçek'i neden hedef alıyor
Feyyaz Öztürk'ün, "1988'de Mehmet Eymür tarafından Doğu Perinçek'e suikast yapmakla görevlendirildim" açıklaması, boş bir iddia değil. Çünkü; 1960'lı yıllardan beri ABD Emperyalizmi'nin Türkiye'ye yönelik saldırılarında, öncelikli olarak partimizi ve genel başkanımız sayın Doğu Perinçek'i hedef alan operasyonların başında hep Gladyo'nun elemanı Mehmet Eymür bulunmuştur.
80'lerin sonunda da ABD Emperyalizmi'nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında Türkiye'ye yönelik operasyonlarının başında Mehmet Eymür vardır. Bu yıllarda Sovyetler Birliği yıkılıyor, ABD de "Dünyanın tek hakimi olma" iddiasıyla, milli devletleri bölüp çökerterek kendisine bağımlı hale getireceği BOP'u sahneye koyuyordu. Milli Devletleri bölüp çökertmenin aracı ise, kendisinin kurduğu ve yönettiği etnik ve dinsel temelli terör örgütleriydi. Ekonomide de "neoliberalizm" ve "dışa açılma" söylemiyle, milli ekonomilerin çökertilerek, ülkelerin, ABD'nin başını çektiği uluslararası şirketlere teslim olması hedefleniyordu. Bu kurulan sistem bir Mafya-Gladyo Sistemi'ydi.
EVREN-ÖZAL DÖNEMİ
Gladyo, bu sistemin Türkiye'de uygulayıcısını bulmuştu; Başbakan Turgut Özal. Genelkurmay Başkanı Kenan Evren'le birlikte 12 Eylül rejiminin mimarlarından olan Turgut Özal, bu sistem için en ideal isimdi. Daha 12 Eylül'den önce açıkladığı "Ekonomide dışa açılma" programıyla, kamu iktisadi teşebbüslerinin özelleştirilmesinde ve çökertilmesinde baş rolü oynamış ve Türkiye'yi borca batırmıştı. Yine 12 Eylül Darbesiyle istediği olmuş ve halk hareketi bastırılmıştı. Böylece, Turgut Özal, 12 Eylül'den çıkış döneminde önce Başbakan, sonra da Cumhurbaşkanı sıfatıyla Amerikancı Derin Devletin başına getirildi.
ÖZAL'IN 'ÜÇ SİVİLLEŞME' PROGRAMI
Turgut Özal önce, bağlı bulunduğu o merkezden aldığı talimatla, "Üç sivilleşme" programını açıkladı. Bu programın gereği olarak;
1. Genelkurmay Başkanlığı Millî Savunma Bakanlığı'na bağlanıyordu.
2. Asker kökenli görevliler MİT'ten uzaklaştırılıyor ve MİT'in başına CIA elemanları Hiram Abas ve Mehmet Eymür getiriliyordu.
3. Emniyet'e "sivil örgütlenme" adı altında, başta FETÖ olmak üzere, tarikat ve cemaatler dolduruluyordu.
KIRIKKALE TOPLANTISI
Devlet içinde Gladyo yönetiminde bir derin devlet örgütlenmesi olan bu yapılanma 1987'de Kırıkkale toplantısında kararlaştırıldı. Korkut Özal başkanlığındaki bu toplantıya Vecdi Gönül, Abdülkadir Aksu, Saffet Arıkan Bedük, Galip Demirel gibi emniyetçiler ve valiler katılmıştı.
Yine bu dönemde yıllarca Gladyo karargâhı olarak kullanılan Özel Harp Dairesi, Özel Kuvvetler Komutanlığı'na dönüştü ve Genelkurmay'ın denetimi altına alındı. Böylece, Gladyo'nun TSK içindeki faaliyet alanı da daraltılıyordu. Gladyo, bu gelişmeyle birlikte operasyon merkezini Emniyete kaydırdı ve buradaki örgütlenmesini 1974'lerden beri gelişen tarikatçı yapı üzerine oturttu.
ÖZAL'IN ÖZEL BÜROSU
Bu gelişmenin yanısıra Özal; Hiram Abas ve Mehmet Eymür'le birlikte bir Özel Büro kurdu. Emniyet Genel Müdürü Saffet Arıkan Bedük büronun önemli isimlerindendi. Büronun infaz işlerini Abdullah Çatlı ekibi yürütüyordu. Kırıkkale toplantısından kısa bir süre sonra Özal'ın talimatıyla Mehmet Eymür'e hazırlatılan MİT Raporu'nda, Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Üruğ ve KKK Org. Necdet Öztorun yalan haberlerle hedef alınıyordu. Özal-Eymür merkezli Gladyo operasyonunun hedefi, ABD'nin BOP kapsamında Musul-Kerkük'ü işgal planına karşı çıkan iki generalin önünü kesmek ve bunların önderliğinde oluşturulan "2000'lere Kadar Ordu Planını" bozmaktı. Generallerimiz bu tertibi bildikleri için, raporun açıklanmasından önce görevlerinden istifa etmişti.
GLADYO'NUN TÜRK ORDUSU'NA OPERASYONU
Görüldüğü gibi, Mehmet Eymür daha 80'li yıllarda Gladyo'nun Türk Ordusu'na ve Türkiye'ye karşı operasyonunda görev almıştır. Bu arada Genelkurmay Başkanı Org. Necip Torumtay'ın da bu istifalardan önce, Özal'ın "Kuzey Irak'a girin" talimatını dinlemeyerek görevinden ayrıldığını hatırlatalım. Bu gelişmeler ABD'yi çileden çıkartmış, Pentagon (ABD Savunma Bakanlığı) raporlarında "Türk Ordusu hizadan çıktı" ifadeleri yer almıştır.
Amerika'nın Irak'ı işgal girişimine kararlılıkla karşı çıkan, partimiz ve genel başkanımız olmuştur. Aynı şekilde, Gladyo talimatlı Kırıkkale toplantısıyla, MİT Raporu'nu da kamuoyuna duyuran yayın organlarımızdır.
BÜYÜK İŞÇİ EYLEMLERİ
Bunun da ötesi var. Yıl 1988... Türkiye 12 Eylül'den çıkış sancıları yaşarken, o zamanki partimiz olan Sosyalist Parti, yaklaşan büyük işçi dalgasını görüyor. Türkiye'nin 12 Eylül'den çıkışının ve o günün 12 Eylül iktidarı Turgut Özal Hükümeti'nin yıkılışının, bu güçle olacağını saptıyor. O günlerdeki dergimiz 2000'e Doğru'nun 1 Mayıs 1988 tarihli kapak sloganı; "1 Mayıs 1988'in haberi: İŞÇİ HAREKETİ GELİYOR"dur.
1989'un Mart ayında büyük işçi hareketi geldi. "Bahar eylemleri "nde yüzbinlerce işçi mücadeleye atıldı. Bu mücadelede 12 Eylül'ün haksızlıklarına, hukuksuzluklarına karşı çıkıldığı gibi,"Hükümet istifa" talebi de yükseltildi. Bu eylemlerin hemen ardından yapılan yerel seçimlerde Özal'ın partisi ANAP yüzde 21,8 oyla yenilgiye uğradı. Turgut Özal kaçar gibi Çankaya'ya çıktı. Hükümet istifa etmemekte direndi. Ama önce 1 Mayıs 1990'da yüzbinlerin iş bırakma eylemi, ardından Aralık 1990'da kırkbeş gün süren büyük madenci grevi ve yürüyüşüyle, 3 Ocak 1991'de Türkiye çapında bir günlük genel grev hükümet için sonun başlangıcı oldu. 1991 Genel Seçimleri'nden de oy kaybederek çıkan ANAP, hükümeti bırakmak zorunda kaldı.
PERİNÇEK NEDEN HEDEF?
En önemlisi; bütün bu mücadelelere partimizin önderlik etmesi ve halk kitlelerinin "Savaşa Hayır" sloganlarıyla, Türk Ordusu'nun ABD çıkarları doğrultusunda Kuzey Irak'a girişine izin vermeyecek bir gücü ve iradeyi sergilemesiydi.
İşte zavallı Eymür'lerin 80'li yıllarda "Doğu Perinçek'e suikast" hayallerinin nedenleri.
Bakın, o hayallerden nereye geldik. O kabarık suç dosyalarının kapakları açıldı. Yargılanıyorsun. Daha neler göreceksin. Geçenlerde yine rüya görmüş; "Siyasi cinayetler olabilir" diyor. Efendilerinin en güçlü olduğu dönemde size bunu yaptırmadık. Bugün hep birlikte çöküyorsunuz. O Ergenekon tertibi ya da 15 Temmuz kardeşlerinin hepsi, milletimizin büyük gücüyle, ya öldürüldü, ya hapiste, ya da kaçak.
Sür eşeğini Niğde'ye, pardon kaçak yaşadığın Washington'a...