F-16 balonu
AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Efkan Ala başkanlığında bir heyet ABD’ye gidecekmiş. Basına yansıdı, Türkiye ile ABD arasındaki sorunları çözmek amacıyla düzenlenen üçüncü ziyaret olacakmış (Hande Fırat, Hürriyet, 21 Ekim 2022). Peki görüşmenin gündeminde ağırlıklı olarak ne var? En fazla öne çıkan konu, Türkiye’ye 40 adet F-16 savaş uçağının satışı ve 80 adet F-16’nın modernizasyonunun sağlanması. Efkan Ala önceki toplantılardaki izlenimini “konuştukça pozitif bir atmosfer oluşuyor” diye nitelemiş.
Dikkat çekici olan nokta, her defasında ABD ile ilişkilerin gelip bağlandığı yerin, Türkiye’ye F-16 satış ve modernizasyonunun gerçekleştirilmesi konusu olması. Sanki, Türkiye ile ABD arasında en temel anlaşmazlık konusu buymuş gibi sunuluyor.
F-16 TALEBİ NERDEN ÇIKTI?
F-16 konusu nasıl gündeme gelmişti, hatırlayalım. Eylül 2017’de Türkiye Rusya’dan S-400 almak için bir anlaşma imzalamış, Aralık 2017’de Rusya’nın ilgili yetkilileri bunu açıklamıştı. Bunun üzerine ABD yönetimi, Türkiye’yi 9 ülkenin ortak olduğu F 35 projesinden çıkarmak ve yaptırım uygulamakla tehdit etti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 2018 yılında, ABD’nin tehdidi üzerine “F-35’leri vermezlerse tahkime gideriz” diye açıklama yaptı (TRT Haber, 29 Temmuz 2018).
Beyaz Saray, 17 Temmuz 2019’da Türkiye’nin projeden çıkarıldığını açıkladı, parası ödenen ve Türkiye’ye teslim edilmesi gereken uçaklar verilmedi. Washington, bir yıl sonra 14 Aralık 2020’de yine Rusya’dan S-400 aldığı gerekçesiyle Türkiye’ye, ABD’nin hasımlarıyla mücadele yasası (CAATSA) kapsamında yaptırım kararını açıkladı.
ABD ile kapalı kapılar ardındaki görüşmeler devam ederken İngiliz Reuters haber ajansı Türkiye’nin F-35’e yaptığı ödeme karşılığında ABD’den 40 adet F-16 savaş uçağı ve mevcut uçaklar için 80 modernizasyon kiti isteyeceğini duyurdu (Reuters, 8 Ekim 2021). Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, birkaç gün sonra Reuters’in haberini doğruladı (Milliyet, 12 Ekim 2021).
ERDOĞAN: ABD’NİN TEKLİFİ
Fakat burada F-16’lar ile ilgili sonraki süreçteki gelişmelerin ve bugünkü durumun niteliğini anlamaya yarayacak önemli bir ayrıntıyı Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı. Erdoğan, Angola’ya giderken havaalanında yaptığı açıklamada ABD’den F-16 istenmesi önerisinin ABD’den geldiğini belirtti. Erdoğan şöyle konuştu: “Bu konu tabii malum F-35 konusuyla bağlantılı bir konu. Bizim böyle bir durumumuz söz konusu değil. Biz 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yaptık. Bu ödemeler karşısında ABD'nin böyle bir teklifi söz konusu oldu.” (Milliyet, 17 Ekim 2021)
Erdoğan’ın açıklamasıyla, ABD ile Türkiye arasındaki görüşmelerde ihtilafın çözümü için Washington’un, Ankara’ya “Bizden F-16 talep edin” diye önerdiği, Ankara’nın da bunu resmi bir talep mektubu ile Washington’a bildirdiği anlaşılmış oluyor.
ÖNCE TALEP ETTİRİP, SONRA TAVİZE ZORLAMAK
Buraya kadar her şey normal gözüküyor. Ama esas bundan sonrası önemli. Türkiye’nin bu talebi iletmesinden hemen sonra gazetelere servis edilen ABD yetkililerinin yaptığı açıklamaları hatırlayalım: “F-16 için Kongre engeli”, “ABD yönetimi, Kongre engelini nasıl aşacak”, “Kongre’de Türkiye’nin işi zor” vb. Bu sırada Türkiye ile ABD arasında görüşmeler devam etmektedir. Aynı zamanda Türkiye’den Hükümet’e yakın bazı çevreler, gayriresmi yollardan İsrail ve Körfez ülkelerinden ABD’ye uzanan hatta paralel bir diplomasi izleyerek, “ABD ile ilişkileri düzeltmek” amacıyla görev üstlenmiştir. Bunlar, Kongre’den F-16 engelini kaldırmak dahil bazı önemli konularda ABD yönetiminin “yumuşadığı” mesajıyla Ankara’ya bir dizi politika tavsiyesiyle dönmüşlerdir.
Tam bu aşamada ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Yasama-Kongre İlişkilerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Naz Durakoğlu imzasıyla Kongre’ye, Ankara’nın Ukrayna politikasına atıf yapılarak, mealen “Türkiye’nin aklı başına geldi, F-16 satışı ABD’nin çıkarına” diye bir mektup yollanır.
Hemen ardından, ABD yönetiminden gelen “Biz aslında F-16’yı vermek istiyoruz” yönünde açıklamalar gelir. Biden, NATO Madrid Zirvesi’nde Erdoğan ile görüşme yapar ve Zirve’nin kapanışı sırasında gazetecilere, “Türkiye’ye F-16’ları satmalıyız” der (Amerikanın Sesi, 30 Haziran 2022)
Aynı süreçte önemli bir nokta, savunma bütçesi tasarısına Türkiye’ye F-16 satışına şartlar koyulmasıdır.
Tasarı, bu şartları içerecek şekilde Temmuz ayında Temsilciler Meclisi’nden geçer. Ekim ayında ise tasarının Senato’daki versiyonundan bu şartlar çıkarılır.
Bütün bu süreci kısaca şöyle özetlemek mümkün: ABD önce, Rusya’dan S-400 aldığı için, Türkiye’ye parasını ödediği F-35’leri vermiyor. Üstelik Türkiye’yi bu uçakların ortak üretim projesinden çıkarıyor. Daha sonra Türkiye uçakları isteyince Ankara’ya, “F-35 için ödediğiniz paranın karşılığında size F-16 verelim, mevcutları modernize edelim. Bizden talep edin.” diyor. Ankara talep mektubu yazıyor. Bunun ardından Washington yönetimi, çeşitli bahanelerle işi yokuşa sürüyor ve Ankara’dan tavizler istiyor. Bu arada önce yasa tasarısına bazı şartlar ekleyerek sonra çıkararak ne kadar iyi niyetli (!) olduğunu gösterecek şekilde adımlar atıyor.
Biden’ın açıklamaları, Dışişleri’nin Kongre’ye mektubu ve son olarak yasa tasarısından şartların çıkarılması, Türkiye’yi Atlantik rotasında tutmak için görev üstlenen ve bu kapsamda yürüttükleri temaslarını sonucunda Ankara’ya “politika tavsiyeleri”ni ulaştıran ekibin, “bakın işler bizim dediğimiz gibi oluyor” diyerek, kendilerini doğrulama aracı olarak işlev görecektir. Aynı zamanda Washington’da “Ankara’daki Atlantik yanlısı küçük, fakat etkili” diye nitelenen bu grubun konumları böylece güçlendiriliyor.
Bütün bu süreç, F-16 satışı konusundaki gelişmelerin, Washington’un Ankara’nın ağzına bir parmak bal çalmasından ibaret olduğunu açık bir şekilde gösteriyor. Sonuç olarak, F-16 alımı ve modernizasyonu konusunun bir balon olduğu, ABD’nin elinde Türkiye’yi çeşitli konularda tavize zorlamak için havuç işlevi gördüğü ortaya çıkıyor.