Faiz düşürmek neden doğrudur?
21 Mayıs Perşembe günü Para Piyasası Kurulu, toplantı sonucunda gösterge faiz oranını 50 baz puan daha düşürerek yüzde 8.75’ten yüzde 8.50’ye çekti.
Bu kararın doğru olduğunu Twitter'dan paylaştım. Beni takip eden arkadaşlarımdan, hem de adaşım Hakan İlter “açıklasanıza” dedi. Ben de; bu sorunuzu köşe yazımda yazarsam daha geniş ve açıklayıcı olur diyerek bir söz verdim. Şimdi Hakan İlter arkadaşıma verdiğim sözü tutuyorum.
Merkez Bankası en son yüzde 24 olan gösterge faiz oranını 25 Temmuz 2019 tarihinde 425 baz puan düşürerek yüzde 19.75 puana indirmişti.
UYSAL'IN FARKI
Bu faiz indiriminden sonra, Murat Çetinkaya görev değişim tarihine 10 ay kala 6 Temmuz 2019 günü görevinden alındı. Başkanlık görevine Başkan yardımcılarından Murat Uysal getirildi.
Bu işin içinde olanlar, bu atamanın ne anlama geldiğini hemen anladı.
Şimdi söyleyeceklerim tamamen tahmindir. Eski Başkan, IMF ve neoliberalizm dayatması olan merkez bankalarının bağımsızlığı, siyasi iktidarla birlikte hareket etmeme yanlısı idi. Yeni başkan, tüm ekonomi bürokrasisi ile birlikte alınan kararları uygulama yanlısı. Bazılarına göre, sadece Cumhurbaşkanının emirlerini yerine getirme memuru.
Murat Uysal’ın özgeçmişini incelediğimizde eğitimi ve mesleki kariyeri, işinden anlayacak, aldığı kararları kendi mantık süzgecinden geçirerek uygulayacak biri izlenimi ediniyorsunuz. Galatasaray Lisesi’nden mezun. İ.Ü. İktisat Fakültesi İngilizce Bölümü’nde lisans eğitimini tamamlamış, Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmış. Kamu bankalarında üst düzey yöneticilik yapmış.
Bazıları, Amerika’da eğitim yapmamış olanları adamdan saymaz. Ben o bazılarından değilim.
İlk faiz indirimi ile birlikte yaygara başladı: Hiç faiz indirilir miymiş, yabancı sermaye kaçarmış, kaçınca biz nereden dolar bulacakmışız, bulamazsak ithalat nereden yapacakmışız…
TÜGİAD NE DEDİ?
Perşembe günü faiz indirimi açıklandıktan sonra Türkiye’nin gerçeklerle birlikte yaşayan kesimlerinden açıklamalar geldi. Bu açıklama yapanlardan biri de TÜGİAD (Türkiye Genç İş Adamları Derneği) Genel Başkanı Sn. Anıl Alirıza Şohoğlu idi. Açıklamasını olduğu gibi aktarıyorum. Merkez Bankası’nın Kovid-19 sürecini yaşamaya devam ettiğimiz bu günlerde beklentiler dâhilinde yapmış olduğu faiz indirimini olumlu değerlendirdiklerini belirten Şohoğlu şunları söyledi: "Uzun süredir tekrarladığımız üzere, uzun soluklu yapısal reformlarla desteklenmiş faiz indirimlerinin ülkemiz ekonomisine olumlu katlıları olacağına inanıyoruz. Merkez Bankası’nın iç piyasayı canlandırma yönünde atmış olduğu adımların, özel bankalar tarafından da desteklenmesi gerekiyor. Özel Bankaların yükü sadece kamu bankalarına bırakmadan piyasayı soluklandıracak likiditeyi sağlamalarını bekliyoruz" dedi.
Merkez Bankası'nın yapmış olduğu faiz indiriminin gelecek dönemde enflasyon üzerinde etkisi olacağını ve enflasyonu düşüreceğini beklediklerini belirten Şohoğlu, sözlerine şunları ekledi: "Yapılan faiz indirimlerine rağmen enflasyonda bir gerileme görmezsek, o zaman bazı riskler oluşmaya başlayabilir."
Gerek faiz, gerekse enflasyon ve özel bankalar hakkında söylediklerine tamamen katılıyorum. Daha önceki yazılarımda Merkez Bankası Başkanı Sn. Murat Uysal’ın enflasyon ile ilgili yapılan toplantıda söylediklerini de burada tekrar yazıp sonuca geleceğim.
SICAK PARANIN AMACI
“Yabancı portföy çıkışları olduğunu, bunun aslında bizim açımızdan satış baskısının bir miktar azaltıcı etkisi olduğunu tekrar hatırlatmam gerek. Yabancıların tekrar girmesini isteriz, ancak geldiğimiz nokta itibariyle kırılganlığı azaltıcı bir unsur olarak değerlendirilmesi gerekir.”
Yabancı portföy denilenler; sıcak paracı, paranın ucunu gördüğü her yere, daha önce kovulsa dahi gidebilen yatırımcılardır. Başkanın konuşmasına dikkat ederseniz, politik bir şekilde “güle güle” diyor. Çok da özlemeyeceğimizi ima ediyor.
Faizle ne ilgisi var bunun diyeceksiniz.
İlişki doğrudan.
Bunların Türkiye’ye ve diğer tüm ülkelere gitmelerinin nedeni aynı: Açık pozisyon kârı elde etmek.
Açık pozisyon kârı şu demek; ABD ve Avrupa gibi parası bol ülkelerde faiz oranları çok düşük. Ama bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde dolara ihtiyaç olduğu için, sıcak paracılar ABD ve Avrupa bankalarından, fonlardan bedava alınan paralarla buradan para kazanmaya geliyorlar.
Elinizde 1 milyon dolar var. Türkiye’ye gelip bu parayı 6 TL kurdan Türk lirasına dönüyorsunuz. Elinizde 6 milyon TL oluyor. Şu söyleme dikkat edin “Faizler negatif oldu.” Demeleri o ki faizler enflasyonun altına düştü. Aslında demek istedikleri “kur artışı fazla oldu, dikkat edin yabancı para kaçar”.
AÇIK POZİSYON KÂRI NEDİR?
6 milyon liramız vardı. Bunu hazine bonosu, devlet tahvili, BIST 100 (Hisse senedi) vb. gibi yatırdık. Faizi anlatması daha kolay olduğu için hazine bonosu ile açıklayayım. Bir yıl vadeli devlet tahvili aldık. Faiz oranımız yüzde 15 bir yıl sonra faizle birlikte 6.900.000 TL’miz oldu. O gün dolar kuru da 6.10 kuruş. Elimizdeki 6.9 milyon TL’yi dolara döndük. 6.900.000/6.10 = 1.131.147,54 dolarımız oldu. Bir yıl önce 1 milyon dolar ile girdiğimiz Türkiye’den 131.147,54 dolar kazanarak çıkıyoruz. İşte bu kara “açık pozisyon karı” denir.
Amerika ve Avrupa’da faizlerin “0” olduğunu biliyoruz. Hâlbuki Türkiye’den yüzde 13 net kazandılar. Faizlerin yüzde 20-30 olduğunu ve “enflasyonu aşağıda tutacağız yalanı ile kuru baskılamanın ne için yapıldığını, bedelini Türk halkının emek ve alın teri ile ödendiğini umarım anlatabilmişimdir.
Faizlerin aşağı çekilmesinin ne kadar doğru olduğunu, ayrıca Türkiye’nin bu kriz sürecinde tüccar ve sanayicisinin desteklenmesinin, para dolaşımının daha ucuz sağlanmasının önemini zaten anlatmaya gerek yok.