Faşizm geliyorsa nasıl yaşamalı?
Aşağıda yazdıklarım; Prof. Zeynep Direk’in çevirisiyle, Yale Üniversitesi’nden Prof. Dr. Timothy Synder’in, bu soruya cevaben verdiği öğütlerden* süzdüklerimdir.
1. Öğüt: Unutmayın, otoriterliğin gücünün büyük bir kısmı, bizim ona farkında olmadan kazandırdığımız güçtür. Zarar görmekten çekinen insanlar, kendilerine uygulanacağını hayal ettikleri baskıya göre davranmaya başlarlar. Öngörüye bağlı bu itaat, kifayetsiz muktedirlerin elini güçlendirip özgürlüğün kaybını da hızlandırır.
2. Öğüt: Elde kalan kurumları savunun. Savunulacak kurum bir gazete, bir okul, bir üniversite, bir sivil toplum örgütü, bir dergi, bir sanat kurumu, bir dernek vb olabilir. Eğer sahiplenilip, savunulmazlarsa, kurumlar kendi kendilerini savunamazlar ve faşizm geldiğinde domino taşları gibi arka arkaya düşerler.
3. Öğüt: Meslek ahlakınızı hatırlayıp, işinizi iyi yapın. “Faşizm koşullarında en büyük devrimcilik, işini iyi yapmaktır”, der W. Benjamin. Faşist rejimlerde bazı kişi ve gruplara rant, talan, yalan söyleme ve yasaya uymama özgürlüğü verilir. Kalanlara da sadece yalanlara inanma, katledilme, tecavüz edilme gibi özgürlükler! kalır. Buna karşı meslek ahlakı, sizden yapmanızı istenen yanlış işleri niye yapamayacağınızı gerekçelendirmeye yarar. Herkes işini iyi yaparsa, bir hukuk devletini yıkmak zorlaşır.
4. Öğüt: Yurtsever! bir dil kullanılarak, şiddete başvurmayan insanların “terörist” olarak adlandırılıp dışlanmasına veya cezalandırılmasına tepki gösterin, ama öfkenizi uygun bir dille ifade edin. Olağanüstü halde hükümet yetkililerine göre terör, devletin bekasına karşı olduğuna hükmettikleri tutumların bütünüdür. Mini etekli bir kadın, öpüşen bir çift, Facebook’ta bir paylaşım, barış için verilen bir imza, bir gazeteyi okumak, sembolik dayanışma eylemleri bile kolayca terör ile yan yana getirilebilir. Oysa terörist, siyasal davasını kabul ettirmek için karşı tarafa korku salacak davranışlarda bulunan ve eylemler yapan kimsedir. Gazeteciler, yazarlar, akademisyenler terörist değildirler, düşüncelerinden dolayı tutuklanmamalıdırlar!
5. Öğüt: Akıl almaz şeylerle karşılaştığınızda, örneğin ülkede bir yerde bir canlı bomba patlayıp yüzlerce kişi öldüğünde, sakin olun ve şunu hatırlayın; “Tüm otoriter rejimler, iktidarlarını daha da sağlamlaştırmak için sivillerin zarar gördüğü böyle saldırılara gerek duyar ve böyle olaylara göz yumar, hatta kışkırtabilirler.” Böylece halk korkacak, endişeyle yaşayacak, hayatlarını daraltacak, özgürlüklerini daha az talep edecek, kendiliğinden hareket etme güçlerini ve bir araya gelme isteklerini kaybedeceklerdir. Bu duygulara kapılan bir halkın, özgürlükleri elinden alınsa bile, güçlü bir lideri destekleme eğilimleri artar. Reichstag yangınını düşünün! Hitler bu olayı bahane ederek güçler ayrımını ortadan kaldırmış, çok partili siyasal hayatı sona erdirmiştir. Bu eski bir oyundur, bu oyuna gelmeyin.
Devamı haftaya, haydi, herkese rastgele!
* 7 Aralık 2016’da, siyasihaber3.org’da yayınlanmıştır.