Federico Garcıa Lorca’yı kim öldürdü?

Granada'da Hotel Saray'da (yazılışı aynen böyle) kaydımızı yaptırırken Ülker bir broşür uzattı: "Federico García Lorca Tour". Özel araba, özel rehber. Bir kişi 50 öro, iki kişi 60 öro. Viznar ve Alfacar'a özel rehberli tur. García Lorca'nın son saatleri. Şairin ölümüyle ilgili bütün yerler. Viznar vadisi, García Lorca'nın son gecesini geçirdiği Las Colonias'ın yıkıntısı, El Caracolor ve şairin kurşuna dizildiği El Peñón del Colorao, Alfacar'daki Lorca Parkı, Franco birliklerinin talim alanı, Fuente Grande ve şairle ilgili öteki yerler...

***

Yaş geldi 78'e. Ölümü benden 11-12 gün daha yaşlı (büyük) şairle vedalaşmak istemiş olabilirim. Lorca 19 Ağustos 1936'da Franco askerlerinin işbirliği ile falanjist faşistler tarafından öldürüldü. Ben, anneme göre 30 Ağustos'ta doğdum. Bunu öğrendiğim 50'li yıllardan bu yana Lorca ile tuhaf bir ilişki var aramda.

Hele, "Llanto por İgnacio Sánchez Mejías" (İgnacio Sánchez Mejías'a Ağıt)'ın o ünlü dizesi "Alas cinco de la tarde" (akşamleyin saat beşte)'yi öğrendikten sonra.

Lorca'nın şiiri de hayatı kadar ürkütücüydü. Kaynaklarını Endülüs halk türkü ve şarkılarından alıyordu. Özellikle de Çingenelerinkinden. Lorca okunur, sevilir, hayran olunur ama izinden gidilmez bir şairdi. İzinden gidildiği öylesine belli olurdu ki, bunu yapanın iflah olması mümkün değildi. Onun yaptığını Türk şiirine, Yunan şiirine, Fransız şiirine yöntem olarak da aktarmak mümkün değildi. Bu nedenle İspanyollar da izinden gidememiştir. Lorca'nın ustası Çingenelerdir ama o kimsenin ustası ol(a)mamıştır.

Belki sadece Poeta en Nuvea York (Şair Newyork'ta) şiirleri... Zaten Lorca da bu şiirlerle biraz olsun kendinden kurtulmuştur.

Şiir işini burada bırakalım.

***

Lorca, cumhuriyetçiydi, eşcinseldi. Bundan dolayı milliyetçi faşistler tarafından öldürülmüştü. Sadece bizim değil bütün dünyanın bildiği buydu. Bir gün faşistler tarafından Granada'da bir yerden alınmış, öteki cumhuriyetçiler, komünistler ve anarşistlerle birlikte öldürülmüş ve bir toplu mezara atılmıştı. Öldüren kimdi, mezarı ya da toplu mezar neredeydi, yerini bilen yoktu. Franco'nun ölümünden (1974) ve demokratik rejime dönüşten itibaren Granada özerk yönetimi, şairin son gecesinin duraklarına anıtlar dikmiş, öldürüldüğünü sandığı Alfacar'a Lorca Parkı'nı yaptırmıştı. Bir de, cesedinin atıldığı tahmin edilen çukura Çingeneler taşlardan bir haç yapmışlar, her 19 Ağustos'ta çiçeklerle gelip türkü söylüyorlardı.

***

İspanya'ya Lorca'yla vedalaşmaya gitmeden önce bir araştırma yaptım. Miguel Caballero Pérez adlı bir tarihçinin, 2011 yılında, "García Lorca'nın Son 13 Saati" (Las trece últimas horas en la vida de García Lorca) adlı bir kitap yayımladığını öğrendim. Yazara göre Lorca'yı öldüren 6 kişi belli idi:

-Mariano Ajenjo Moreno: "Soğukkanlı ve her an öldürmeye hazır" manga şefi;

-Antonio Benavides: Korkunç "Kara süvari bölüğü"nün eski üyesi, Lorca'nın bir uzak akrabası ve Lorca'yı öldürdüğü için böbürlenen tek manga üyesi;

-Juan Jiménez Cascales: Atış şampiyonu, pişmanlığını yüksek sesle dile getiren tek kişi. Manganın yaptığı işlerden delirdiği için cepheye gitti;

-Fernando Conrrea Carrason: Atış şampiyonu, babası cinayete kurban gitmiş;

-Salvador Varo Leyva: Cadix'li bir yetim;

-Antonio Hernández Martín: Hayatını Granada'nın bir kahvesinde kâğıt oynayarak geçirdi ve cinayetteki rolünü asla itiraf etmedi.

***

"García Lorca'nın Son 13 Saati" adlı kitabın yazarı Granadalı tarihçi Miguel Caballero Pérez'e göre Lorca siyasal düşünceleri yüzünden değil aileler arası eski bir düşmanlıktan dolayı öldürülmüş. Granada'nın üç ünlü ve güçlü ailesi, Lorcalar, Roldanlar ve Albalar arasındaki eski bir düşmanlıktan dolayı. Lorca'nın öldürülmesinden sonra babasının gidip New York'a yerleşmesi ve burada ölmesi de kuşku uyandırıcı.

Miguel Caballero yazıyor: "Lorca'nın ölüm nedeni, bu üç aile arasındaki güç çekişmesinden kaynaklanmaktadır. Baba Lorca ile bu iki aile arasındaki düşmanlık. Lorca, 'Bernarda Alba'nın Evi"ni yazarak bu ailelerden birinden intikam almıştı."

Roldan ve Alba aileleri falanjist partisine ve darbeci General Franco'ya yakındılar. Lorcalar cumhuriyetçiydi.

Antonio Benavides, Lorca'nın bilmediği biri değil. Lorca'nın babasının ilk karısının uzak bir akrabası. Aynı zamanda, şairin "Bernarda Alba'nın Evi"nde Pepe El Romano kişiliğinde alay ettiği José Benavides'in de kuzeni.

Antonio Benavides bu nedenle "İbnenin kıçına iki kurşun sıktım!" demiş olmalı.

***

13 Eylül günü akşamın alacakaranlığında Viznar ormanında Lorca'nın mezarını ararken epeyce hastaydım. Bize rehberlik eden Nieves Garcia Prados'u (www.federicogarcialorcatour.com) yarım kulakla dinlediğimi itiraf etmeliyim. Nieves bizi en son bir düzlüğe götürdü. Düzlükte, daire şeklinde konmuş beş altı büyük taş vardı. Dairenin ortasında da bir başka taş. Nieves'e göre, Lorca'nın kemikleri bu dairesin içindeydi ve büyük bir olasılıkla dairenin ortasındaki taşın altındaydı. Bir Fransız tarihçi dedektörlerle yakında burada bir araştırma yapacaktı.

Kız bunları anlatırken, ben iç savaşların yarattığı korkunç hesaplaşmaları düşünüyordum. İç savaş çıkmasaydı, Antonio Benavides ve ortakları Lorca'yı öldürmeye cesaret edebilirler miydi?

Suriye'deki iç savaşı düşündüm. AKP tarikatı hükümetinin ülkeyi sürüklediği gerilimin varabileceği menzilleri düşündükçe, sırtım ürperdi. Bir gün kapımıza Suriye'de olduğu gibi İslamcı çeteler dayanabilirdi...