Felaketin adı -(TAMAMI)

Belki bilirsiniz, “Ana rahmine Kadir gecesi düşmek!” diye bir deyim vardır. Yeteneksiz, yetersiz ama işleri tıkırında olan Allah’ın şanslı kulları için kullanılır. İyi, kötü demeden bunlar için de “Karizmatik” sıfatı da kullanılıyor.

Örneğin İsmail Cem, mal meydanda olduğu halde, solcuların hası, TRT genel müdürlerinin kralı idi. Politik hayatı onun “solcuların hası” olmadığını kanıtladı, ama kimilerine göre hâlâ TRT’nin özellikle de televizyonun kralı. Güya, gelmiş geçmiş en iyi Dışişleri Bakanı idi ama bir de meslekten hariciyecilere ve bakanlık kadrolarına sorun...

Ününün doruklarında olduğu günlerden birinde, bir hatunla, İsmail Cem’i tartışıyorduk. Hatun’a “Sana 12 soru soracağım, sen cevap vereceksin, cevapların İsmail Cem’in berbat bir genel müdür olduğunu kanıtlayacak!” dedim. Kabul etti ve verdiği 12 cevapla benim iddiamı kanıtladı. Açmaza düşünce, son olarak şu anlamlı cümleyi söyledi:

“Ama onun gözleri yeşil!”

Karizma olmayan karizma

Karizma olmayan karizma işte böyledir. Recep Tayyip Erdoğan’ın karizmatik olmak için ne yeteneği, ne birikimi, ne de deneyimi vardı, ama “Karizmatik R.T.Erdoğan” oldu. Birey ve Başbakan olarak hiçbir ulusal başarısı yok ama Başbakan oldu ve 12 yıldır Başbakan. Sadece 2012 yılında uğradığı bozgunlar siyasal hayatının sonu olmalıydı, ama belki siyasal hayatının ortasında bile değil!

R.T.Erdoğan üzerine parıltısız bir kitap okuyorum, okudum: Turan Yılmaz, Tayyip, Kasımpaşa’dan Siyasetin Ön Saflarına, Ümit Yayıncılık, Haziran 2001.

Turan Yılmaz’ın Tayyip kitabında yazdığına göre, Erbakan ve arkadaşları “Geçmişte parlak bir kariyeri yok, karizması da yok” diye, R.T. Erdoğan’ın AKP’nin İstanbul İl Başkanı olmasına karşı çıkmışlar. Ama piyasa romancılarından ‘Köylü Gelini’ Elif Şafak’ın kahramanları için yazdığı ve dediği gibi, kader ağlarını örmüş:

-1984: R.T.Erdoğan AKP Beyoğlu İlçe Başkanı oldu.

-1985: AKP İstanbul İl Başkanı oldu ve partinin MKYK üyesi seçildi.

-27.03.1994: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.

-20.10.1996: Aydınlık Dergisi’nin kapağı: “Abramowitz, Tayyip’i Erbakan’ın yerine hazırlıyor.”

-26.03.1999: R.T.Erdoğan Pınarhisar Cezaevine girdi.

-24.07.1999: R.T.Erdoğan cezaevinden çıktı.

-22.06.2001: Anayasa Mahkemesi Fazilet Partisi’ni kapattı.

-14.08.2001: Adalet ve Kalkınma Partisi, R.T.Erdoğan Başkanlığı’nda kuruldu.

-03.11.2002: AKP genel seçimi kazandı ve iktidara geldi. Ama R.T.Erdoğan milletvekili olamadı.

-18.11.2002: Abdullah Gül 58.hükümeti kurdu.

-08.03.2003: R.T.Erdoğan, CHP marifetiyle kendisi için ayarlanan özel yerel seçimi kazanarak Siirt milletvekili oldu.

-15.03.3003: R.T.Erdoğan, 59. Hükümeti kurdu, Başbakan oldu ve hâlâ Başbakan.

CIA parmaklı peri masalı

Karizmadan yoksun R.T.Erdoğan bugün (16 Temmuz 2012) AKP’nin başkanı, 15 Mart 2012’den bu yana Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı, eşbaşkanlıkları falan da var.

Bu sıradan adam nasıl oldu da, 10 yıldır bir tür “Tek Adam” olarak Türkiye’yi diktatörce yönetiyor. Bir mimari başyapıt sandığı için Kayseri’de gördüğü bir “kiç” caminin aynısını ve çok büyüğünü İstanbul’un Çamlıca Tepesi’ne dikmeye, diktirmeye tek başına karar verebiliyor. Sayesinde, AKP bir siyasal parti mi, yoksa bir miskinler tekkesi mi belli değil.

21, 22, 23, 24 ve 25 Mayıs 2012 tarihlerinde yayınlanan “Başbakan’ı Kendisiyle Yüzleştirelim mi?” başlıklı yazı dizimi anımsayalım. Yazılarıma, 20 Ekim 1996 tarihli Aydınlık Dergis’inin kapağından söz ederek başlamıştım: “Abramowitz, Tayyip’i Erbakan’ın yerine hazırlıyor.”

Şimdi bir sözcük uyduracağım: “Karizmatör”, “Karizma fabrikatörü” Abramowitz’in parmağı olmasaydı, R.T.Erdoğan’ın “imajı” Kasımpaşa’nın, Beyoğlu’nun, İstanbul’un sınırları dışına zor taşardı. R.T.Erdoğan, bir solda bir yerde yer alsaydı, sıradan kalırdı, sıradan kalmaya mahkûmdu...

Kim inanır sana?

Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasal yaşamında üç dönem var:

1. Siyasete ilk girdiği ve iktidara gelme umudundan yoksun olmanın verdiği isyan duygusuyla Cumhuriyet rejimine karşı esip gürlediği dönem.

2. İktidarın eteğine kadar tırmandıktan sonra “eşekten düşme”nin yarattığı travma, bunalım, güvensizlik ve kuşku ile içine girdiği takiyye evresinde ilk döneminde söylediklerinin inkârı ve sözde uzlaşma yaltaklanmaları. Bunların örnekleri Turan Yılmaz’ın kitabında bol bol var.

3. 2007’den ve Silivri duruşmaları ile TSK’nın sindirilmesi üzerine aslına rücu.

Turan Yılmaz, Tayyip kitabının 107. sayfasında, R.T.Erdoğan’ın “Yakında ülke yönetimine geldiklerinde normal liselerde imam-hatip müfredatını okutacakları”nı yazıyor.

Bu yeminlerini şimdi 2012 yılında gerçekleştiriyorlar. Aynı kitabın 260, 275 ve 281. sayfalarında laikliğin kendince tanımını yapıyor ve “Tek çözüm laiklikte” diyor.

Ben de 275.sayfanın kıyısına şunları yazmışım: “Anayasa laik kalacak, ama laik okul İslami okula dönüştürülecek, Diyanet İşleri fetva verecek... İşte böyle bir laiklik!”

Anlayacağınız referansı İslam olan bir laiklik! Olur mu? Olduğunu görmüyor musunuz?

NOTA BENE:

15 Temmuz 2012 tarihli Aydınlık gazetesinin 7. Sayfasında “CHP gözünü Bekaroğlu’na dikti!” diye bir haber var. Gazetenin yanıldığını temenni ederim. Yoksa, “o göz” kör olur!