Felsefeyi bırak mantığa bak...

Beyefendi yeni gündem yarattı:                               

Neymiş, “Türkçe ile felsefe yapılamaz”mış!

Kim bunu söyleyen, Eflatun mu?

Descartes mi?

Aristo mu?

Hayır...

İmam hatip mezunu bir siyasetçi...

***

Hayatında bir felsefe kitabı okumuş mu?

İki saat felsefe dersine girmiş mi?

Önemli değil....

Çünkü o doğum kontrolünden kadınların cinsel sağlığına, uzay teknolojilerinden gazeteciliğe kadar her şeyi bilir...

Mimardır; cami projesi çizer...

Kadastrocudur; otoyol güzergahını belirler.

Gerektiğinde savcıdır; suçlar...

Hakimdir; hüküm verir...

Vatmandır, kaptandır, senaristtir...

Şimdi de felsefeci olmuşsa, bunu yakıştırmışsa kendisine; kimse itiraz etmemelidir.

***

Tek sorun şu:

Bugün “Şu anda Türkçenin mevcut kelime hazinesiyle felsefe yapamazsınız. Ya Osmanlıca ya da İngilizce, Almanca, Fransızca kelime ve kavramlara başvuracaksınız. Bu sorunlar devlet eliyle değil bilim insanları eliyle aşılacak sorunlardır” diyen kişi...

24 Nisan 2012’de düzenlenen “Anayasanın Dili Sempozyumu”nda bunun tam tersini söylemiş...

“Diller arasında bir ayrıma gitmek, açık söylüyorum bir ırkçılıktır” dedikten sonra devam etmiş:

“Zaman zaman söyleniyor, ‘Türkçe ile felsefe, bilim yapılmaz, bilim dili kurulmaz’ deniyor. Bunların tamamı ırkçılık kokan açıklamalardır. Irkçılık ihtiva eden bir düşünüş biçimidir. Dünyadaki tüm diller gibi Türkçe de zengin kelime hazinesiyle, bu dili konuşan herkese sonsuz, sınırsız, engin bir muhayyile sunabilecek güce sahiptir.”

Yukarıda Aristo’dan söz ettim...

Onun adını taşıyan mantık yaklaşımından bu olayı yorumlayalım:

***

Recep Tayyip Erdoğan, “Türkçe ile felsefe yapılamaz” dedi.

Aynı Recep Tayyip Erdoğan iki yıl önce, “Türkçe ile felsefe yapılamaz” diyen kişilerin ırkçı olduğunu söylemişti...

Bu durumda sorum size:

Demek ki Recep Tayyip Erdoğan neymiş?

***

Yanıtlarınızı duyar gibiyim...

SUÇ!

Konya’da Kubilay’ı anma töreninde yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği öne sürülen 16 yaşındaki lise öğrencisi apar topar çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanmış...

Yasalarımıza göre 16 yaşındaki çocuğun “cezai ehliyeti” kısıtlıdır...

Çünkü henüz işlediği suçun farkında olmayacak bir yaşta olduğu öne sürülür...

Bu yüzden bırakın hakareti, çok daha ağır suçlarda bile hakimler çocukları “içeri” tıkmaz!

Ama burası Türkiye...

Suçu işleyen değil, hedef olanın kimliği önemli...

Bırakın Cumhurbaşkanı’nı eleştirmeyi, yanına 100 metreden fazla yaklaşmaya kalkışanın bile başı belaya giriyor...

Eee; ne de olsa burası “ileri demokrasi...”

GÜNÜN SORUSU

Ahmet Davutoğlu’nun gittiği bütün kentlerdeki dernek ve parti temsilcilikleri, “makul şüphe” gerekçesiyle basılmaya başlandı. Sorum bu faşizan düzenlemeden medet umanlara:

Bu tüfeğin günün birinde ters tepebileceği hiç aklınıza gelmiyor mu?


TÜRKÇE SÖYLEDİM OLMADI: ALIN SİZE OSMANLICA... (58)

Merak edenler için Türkçesi:

Abdullah Bey...

Tam 57 defa Türkçe yazdım anlamadınız...

Şansımı bir de böyle deniyorum.

Huber’i hemen boşaltın!

Mustafa Mutlu

GÜNÜN İSYANI

Hükümet, Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği düzenlemeler doğrultusunda, internete erişimin hangi acil hallerde nasıl engellenebileceğini yeniden düzenlemek için harekete geçmiş... Buna göre

Yüksek Mahkeme’nin iptal ettiği, TİB Başkanı’nın kamu düzeni ve milli güvenlik için 4 saat içinde erişimi engelleme yetkisi Başbakan ya da bakana devredilecekmiş...

İsyanım bu yasayı yapanlara:

Niye detayla uğraşıyorsunuz kardeşim; interneti toptan yasaklayın gitsin... Zaten asıl istediğiniz bu değil mi?