Feridun Erol’u anmak
Feridun Erol adıyla ilk kez, 25-26 yıl kadar önce Beyoğlu Aslıhan’daki sahafları dolaşırken aldığım bir dergide karşılaştım. Sinematek’in eski bültenlerinden birinde Polonya sinemasıyla ilgili bir gösterim programı vardı ve Wajda, Skolimowski gibi ünlü yönetmenlerin yanında duran bu Türk adı hemen dikkatimi çekti. O güne dek hiç duymamıştım, bültende de başkaca hiçbir bilgi yoktu. Acaba kimdi bu Polonya’da yaşayan ve Türk adı taşıyan yönetmen Feridun Erol?
Sinema yazarı arkadaşlarıma sordum, duyan bilen yoktu. Sinematek dönemini yaşayan Rekin Teksoy’la, Atilla Dorsay’la, Vecdi Sayar’la konuştum, onlardan da bir sonuç alamadım. Sadece Vecdi Sayar, “Onat Kutlar bir ara bahsetmişti galiba” diyerek bir şeyler hatırlar gibi oldu. Onat Kutlar da birkaç yıl önce öldürülmüştü. İnternetsiz, google’suz bir dönem, bilgiye ulaşmak şimdikine kıyasla oldukça zor ama yine de Feridun Erol’un peşini bırakmadım. Meğerse gökte aradığımı yerde bulacakmışım!
ESKİ DERGİLERİN SAYFALARINDA…
1990’ların sonuna doğru İstanbul Film Festivali’nin açılış toplantılarından birine giderken, İstiklal Caddesi’nde 2000’e Doğru dergisinden tanıdığım Orhan Üst’e rastlamış ve onu da davet etmiştim. Orhan, sinemayla pek ilgilenmez, Polonya sineması falan bilmezdi. Ben kokteylde ayaküstü birileriyle konuşur ve tanıyor olabileceğini düşündüklerime arada Feridun Erol’u da sorarken o da bir şeyler yudumluyor, atıştırıyordu. Bir ara, hafifçe gülümseyerek, “Ben onu tanıyorum” dedi. Açıkçası, ilk anda “İki kadeh rakı içti, herkesi tanımaya başladı!” diye geçirdim içimden ama doğru söylüyordu. Tanışmış olmasa da o dönemde Polonya’da bazı ticari işler yapan Dr. Veysel Yıldız’dan duymuştu Feridun Erol’u. Ertesi gün Veysel’i aradım ve Feridun Erol’un o zamanki İşçi Partisi, şimdiki Vatan Partisi’nin eski Bursa il başkanlarından Nadir Erol’un amcaoğlu olduğunu öğrendim!
Geçen hafta telefon ederek Feridun Erol’un 1 Şubat’ta vefat ettiğini bildiren de Nadir Erol oldu. O ilk bültenden çok sonraları, 1960-70’lerin eski sinema dergilerinde Feridun Erol’la ilgili iki yazı daha buldum, hayat hikâyesini de kısaca Nadir Erol’dan öğrendim.
SİVASTOPOL’DAN VARŞOVA VE LODZ’A
Fırıncılık yapan Sivastopol’lu aile Stalin döneminde Sovyetler Birliği’nden göç ederek Varşova’ya yerleşmiş ve fırın-pastane işletmeciliğine devam etmiş. Ailenin üç çocuğundan biri olan Feridun, 1938 doğumlu. İkinci Dünya Savaşı başlayınca, Erol ailesi Varşova’dan daha güvenli olduğu düşünülen Lodz kentine geçmiş. Dünyaca ünlü Lodz Film Okulu’nun bulunduğu kent, Feridun Erol’un yaşamını tümüyle belirlemiş. Sinematek’in yayın organı “Filim”in Ocak 1974 tarihli 39. sayısında, iki yıl Politeknik okuduktan sonra, Lodz akademisinin hem yönetmenlik hem de görüntü yönetmenliği bölümlerinde öğrenim gördüğü ve 1967’de mezun olduğu yazılı. Aynı yıl çektiği, ünlü Amerikalı aktörün okulu ziyareti sırasında çektiği “Kirk Douglas” adlı ilk filmi Sinema Okulları Öğrencileri Şenliği’nde büyük ödül almış. Erol aynı zamanda tiyatroyla da ilgilenmiş ve yazdığı “Western” adlı oyun Polonya’da üç yıl kesintisiz sahnelenmiş, Macaristan, Bulgaristan, Yugoslavya ve İtalya’da da büyük beğeni toplamış.
“Yeni Sinema” dergisinin Eylül-Ekim 1967 tarihli 10/11. sayısında ise Onat Kutlar ve Jak Şalom’un, bir filmin çekimleri için İstanbul’a gelen Feridun Erol’la söyleşilerinden derlenmiş, “Bir Yönetmen Konuşuyor: Feridun Erol” başlıklı genişçe bir yazı yer alıyor. Erol, dünyanın en zor film okulu olan Lodz’da aldıkları eğitimi, sinemaya bakış açısını, kendi filmlerini anlatıyor ve şöyle diyor: “Bir filmin teknik bakımdan mükemmel olması film yapmanın ilk aşamasıdır. Sanatçının gücü ve sanatçı kaygıları bundan sonra başlar. Tekniği çok iyi olan ama ne söyleyeceğini bilmeyen bir sinemacı, iyi bir sanatçı değildir. Ancak tekniği de halletmiş olması gerekir.” Ben kendisinin farkına vardıktan sonra bir kez Türkiye’ye geldiğini öğrendiğim ve ne yazık ki tanışma fırsatı bulamadığım, hiçbir filmin seyredemediğim yönetmen Feridun Erol’u saygıyla anıyorum. Huzur içinde yatsın.