Festivallere devam

Her yönüyle bir düzensizliğin ve de amatörlüğün egemen olduğu Adana Altın Koza ile birkaç havuz ve de tatil meraklısının dışında tüm sinema çevresinin boykot ettiği Antalya Festivali’nin ardından bu kez de “festivaller mevsimi” Suç ve Ceza, Malatya ve Boğaziçi festivalleri ile devam ediyor.
Bu yıl 7’ncisi yapılacak olan Malatya Uluslararası Film Festivali yine değişik yapı ve ekiple karşımızda. Altı yıl, farklı kişi ve kurumlar tarafından yapılan festival, bu kez Malatya Büyükşehir Belediyesi ve Malatya Valiliği’nin katkılarıyla yapılıyor. Yani ülkemizde belki de ilk kez yerel yönetimle valiliğin bir araya gelmesiyle desteklenip yapılan bir festivalle karşı karşıyayız.
Festivalin direktörlüğünü sinema alanındaki çalışmalarıyla yakından tanıdığımız Suat Koçer, program direktörlüğünü ise deneyimli bir isim olan Alin Taşçıyan üstlenmiş. Hülya Koçyiğit ise Ulusal Jürinin başkanı... Malatya, bu yıl yapılan diğer film festivallerinin kadrolarıyla kıyaslandığında oldukça iyi bir durumda. Festival etkinliklerindeki niteliğe de yansıyan bu iyi durum, dileriz ki, her yıl değişime uğrama talihsizliğini yaşayan değişken kadrosunu, bundan böyle uzun yıllar kalıcı kılmayı sağlar.
Malatya Uluslararası Film Festivali’nin “Ulusal Uzun Metraj Yarışması” na katılan filmler, deyim yerindeyse,, ulusal sinemanın bu yıl ortaya koyduklarının en iyileri... Her ne kadar Adana film Festivali’yle çakışan kimi filmler varsa da, sonuçta bu, Malatya’nın seçkisini olumsuz değil, aksine olumlu etkiliyor.

FESTİVALLERİN FESTİVALİ

Çünkü bu durum, Malatya Festivali’nin bir bakıma “festivaller mevsiminin” son festivali ya da “festivallerin festivali” olma konumunu üstlenmesine de olanak sağlıyor.
Malatya’nın yapılış tarihi açısından “Festivallerin Festivali” olma konumu, onu aynı zamanda İstanbul, Adana, Antalya (gerçi bu kez ulusal yarışma olmadı ama) festivallerinde yarışan, ödül alanla, alması bir bakıma engellenen birçok filmin burada aynı anda yarışarak bir rövanş peşinde koşması gibi güçlü bir heyecan ve beklentiyi de beraberinde getiriyor. Tarih açısında bir festivalin en sonda yer almasının avantajları bunlar... Dileriz ki Malatya Film Festivali, jürisiyle bu fırsatı iyi değerlendirip kimi ayıplar ile haksızlıkları düzelterek mevsime son noktayı koyabilir.

SUÇ VE CEZA FİLM FESTİVALİ

Bir el değiştiren festival de Boğaziçi Film Festivali... Bu festival de gençlere emanet... Festival kadrosunda sinema eğitimi almış gençlerin çoğunlukta olması bu festivalin geleceği açısından umut verici. Hele hele bu gençlerin oluşturduğu program, kelimenin tam anlamıyla mükemmel... Demek ki amatör ruhla da, hem nitelikli hem de her bir seyirciyi kucaklayabilecek nesnel bir film seçkisi yapılabiliyormuş.
Bu yıl yedincisi yapılan Suç ve Ceza Film Festivali’nin teması ise “Adalet” idi. Her yıl kendini yinelemek yerine yenileyen bu festivali de artık devamlılığı ve de nitelikli seçkileriyle önemli film festivallerimiz içinde değerlendirmek mümkün...
Onca yılı ve o yılların oluşturduğu geleneği sırtlarında taşıyan büyük festivaller yön değiştirip tökezlerken, birçoğu gençler tarafından yapılan bir bakıma butik, özel temalı ve de yerel kimi festivallerin nitelik ve ilkeleriyle öne çıkıp sivrilmesi hem sinemamız hem de festival anlayışının değişime uğraması açısından çok ama çok önemlidir. Demek ki bir film festivalinin iyi olmasına “kebabın tadıyla”, “havuzun keyfi” yetmiyor. Biraz da kebapla havuz sefası arasında izlenme zahmetine katlanan filmlerin niteliği de gerekiyor...
Festivali tatil değil de, tüm etkinlikleriyle festival tadında yaşamak isteyenler için üç festival...