Fethullah Hoca’nın ilim ve tefekkür âlemi-(TAMAMI)

Bu yazıyı Gülen cemaatinin Fenerbahçe’yi ele geçirme hayali söylentisi ve tartışmaları ilham etti. Bir iddiaya göre cemaate karşı Fenerbahçe’nin “İttihatçı” damarı direniyormuş. “İttihatçı” iddiasıyla Fenerbahçe’yi karalamak (!) istiyorlar. Bunlar, kuşkusuz, teslimiyetçi, işbirlikçi ve Sevr’ci hainlerin (Osmanlı Ahrar Fırkası, Hürriyet ve İtilaf Fırkası) ahfadı olmalı. Ne mutlu Fenerbahçe’ye ki her zaman Kuvvayi Milliyetçi olmuştur!

Derin F tipi

Hatırlarsınız, 2008 yılında Fethullah Gülen’in ABD’de oturma izni alması sorunu vardı. Artık yok! Halen Amerika’da olağanüstü yetenekli yabancı statüsüyle “sürekli mûkim” olarak yaşıyor. Ama bu statüyü elde etmesi kolay olmadı. 1999’da “turist” vizesiyle ABD’ye giden Gülen, bu vizeyi daha fazla uzatmasının mümkün olmadığı noktada, bu kez farklı bir statüyle, din adamlarına verilen “R” vizesi ile ikâmetini sürdürdü. “R” vizesinin de sınırına dayanınca, Gülen’in avukatları, sürekli oturma izni (Yeşil Kart) için başvuruda bulundular. Bu başvuru, önce ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik Hizmetleri Bürosu tarafından reddedildi. Daha sonra, yine Gülen’in avukatları, Amerikan hükümetinin “ret” kararına karşı ABD mahkemelerine itirazda bulundular ve davayı kazanarak müvekkillerinin 2008’den itibaren “Yeşil Kart” sahibi olmasını sağladılar.

“Yeşil Kart Operasyonu”nunda CIA parmağı olduğu iddiaları var ama bu yazının konusu bu değil, Hoca Efendi’nin deha ve kerameti!

Bilim, sanat, iş, eğitim ve spor alanlarında olağanüstü saygınlığı olan, bu faaliyetlerini ABD’de sürdürmek isteyen ve ABD’nin de bu faaliyetlerden faydalanacağı kişilere verilen 1-140 statüsü vizesi istemeyi Fethullah Gülen’in aklına kim soktu acaba? İşadamı, tüccar kontenjanından anında vize alabilirdi. Mahkeme karşısında böyle ziyan olmazdı.

ABD bal alacak çiçeği bilir (mi?)

Mahkeme dedim de aklıma geldi. Cingöz bir okurum, 2008 yılında, ABD’nin FOIA (Freedom of Information Act - Bilgi Alma Özgürlüğü) yasasından yararlanarak “The United States District Court For The Eastern District of Pennsylvania” mahkemesinde görülen Fethullah Gülen davasının 122 sayfalık tutanaklarını göndermişti. Bu dava tutanağından iki örnek parça sunacağım:

(Case 2:07-cv-02148-SD Document 31 Filed 06/18/2008 Page 8 of 26)’dan:

“Davacı kendisinin bilimsel çalışmalarını konu alan konferanslar düzenlendiğini ileri sürüyor ve İngiliz hükümeti (Lordlar Kamarası) tarafından düzenlenmiş bir konferansı örnek gösteriyor. Bunu doğrulayan bir kanıt yok. Davacı başvurusuna bu konferans tutanaklarını eklemiş. “Organizatörler ve toplantı mekanları” başlıklı listeye, yanıltıcı bir şekilde, Lordlar Kamarası eklenmiş ve belgeler oturumlardan birinin Lordlar Kamarası’nda yapıldığını gösteriyor ama bu konferansı ne İngiliz hükümetinin ne de Lordlar Kamarası’nın herhangi bir şekilde düzenlediğini, onayladığını, buna sponsorluk ettiğine dair bir bilgi var.”

(Case 2:07-cv-02148-SD Document 31 Filed 06/18/2008 Page 13 of 26)’dan:

“Davacının sunduğu kanıtlar iyice incelendiği zaman, kendisinin bir bilim adamı olmadığı, çalışmalarının ciddi bilimsel çalışma sayılamayacağı görülmektedir. Kendisi başka insanlara para karşılığında kendisiyle ilgili yazı yazdırarak akademik saygınlık kazanmaya çalışan dini ve siyasal bir kişidir.

*Dipnot: Amerikan Siyasal Bilim Derneği web sitesinde gelecek günlerde yapılacak onlarca konferansın listesi verilmektedir; bunların arasında Kasım 2008’de yapılacak ve davacıyı konu alacak (davacı üzerinde odaklanacak) bir konferans da vardır ve bu konferans seyahat, barınma, yeme-içme giderlerine ek olarak katılımcılara telif ücreti ödeyen tek konferanstır.”

Hoca’nın üfürükleri

Okurun gönderdiği metnin altına 2008 yılının Temmuz ayında şöyle bir ek not düşmüşüm:

Fethullah Gülen açısından itiraflar, yalanlar ve saptırmalarla dolu bu dava tutanağı (tutanakları) onun ipliğini pazara çıkartacak. Önümüzdeki günlerde bu konuya tekrar dönmek zorunda kalacağım. Bugünlük sözüm kendisini bir tür aydın, yazar, şair, filozof, pedagog, teolog olarak sunan ve bu sıfatlarla tanıtılmasını kurgulayan Fethullah Gülen’i “Dünyanın en etkili düşünürü” seçen Foreign Policy ve Prospect dergilerine. Mahkemenin tutanaklarını okuyunca ne yapacaklar, yerin dibine geçmeyecekler mi ? Hele zat-ı muhteremin, bir söyleşide (“Asrın Geçirdiği Tereddütler”, S.119), gerektiğinde kadınların dövülmesine ruhsat verdiğini öğrendikleri zaman?

Hoca tartıya çekiliyor

Aradan dört yıl geçti, köprülerin altından sular aktı da aktı, Hoca itibarına itibar, parasına para, servetine servet kattı da kattı. Gözü olanın gözü çıksın vallahi!

Hoca Efendi de Recep Tayyip Beyefendi gibi aldı yürüdü. Şöhretleri arzın ve asrın sınırlarını aştı, fezaya ulaştı! Millet oturdukları minderin altında hikmet boncukları arar oldu. Bu süreçte biri ötekine arka çıktı. Cemaatleri için, biri Deli Dumrul’a öteki ise Allame-i Cihan’a dönüştü. Gözü olanan gözü çıksın billahi!

Derken, ülkemizin dünya çapında değere sahip Bilim ve Gelecek adlı dergisi (densiz bir şekilde) Ocak ve Nisan 2012 sayılarını “F-tipi” âlim ve muallim Fethullah Hoca’ya ayırdı ve ardından “Hoca’nın İlmi” adlı bir kitap yayınlayarak Hoca’nın şanına şan kattı. Yarından itibaren bu konuda üç yazı daha okuyacaksınız!