FETÖ’cünün senaryosundan ‘vatanseverlik propagandası’ beklemek
Arkadaşımız Ece Kırbaş “FETÖ’cüler vatan için mi vatan haini oldu?” başlıklı yazım üzerine bir eleştiri yazısı kaleme aldı. Arkadaşımıza bu mecradan da, bir kez daha teşekkür ediyorum. Konunun tartışılmasını faydalı görüyor ve eleştirilerinden oldukça yararlandığımı sizlerin de bilgisine sunuyorum. Ancak arkadaşımızın eleştiri yazısında es geçtiği, benim de bir önceki yazıda vurgusunu hafif bıraktığım kısmın esas mesele olduğu kanaatindeyim. Bu yazıyı buna binaen ve gerekli olduğu düşüncesiyle değerlendirmenize sunuyorum.
İYİLİĞİN GÖRECESİ REYTİNG Mİ?
Kırbaş’ın eleştiri yazısı, dizinin ‘reytinglerde birinci sıraya oturmuş’ olduğu bilgisiyle başlıyor. İlerleyen kısımlarda, "Peki, milyonlarca Türk izleyicisi ‘Vatanım Sensin’i neden bu kadar sevdi?" sorusu yöneltiliyor.
Öncelikle, bir dizinin çok izlenmesi, o dizinin içeriğinin saygın, güvenilir ve iyi olduğunu göstermez. Bir dizinin çok izleniyor olması belirleyici kriter olacaksa, Vatanım Sensin’den çok daha fazla izlenen dizileri nereye koyacağız? Bir dizinin mesajının sağlıklı olup olmamasının ‘reyting ölçüm cihazları’ ile belirlenip belirlenemeyeceği ise başka bir tartışma konusu.
15 TEMMUZ’DA HALKA ‘VATAN İÇİN VATAN HAİNİ’ OLANLAR SALDIRDI
Bazı gerçekler çabuk unutuluyor. Hatırlamakta yarar var:
- 15 Temmuz 2016 gecesi, FETÖ’cü cunta ismini Atatürk’ün ‘Yurtta sulh...’ sözünden esinlenerek ‘Yurtta Sulh Konseyi’ olarak belirledi.
- Amerikancı darbe girişiminde bulunan bu FETÖ’cü cuntanın bildirisinde ‘laiklik, cumhuriyet, hukuk devleti’ gibi değerler savunuldu.
- Kendilerini perdelemek isteyen ve Atatürkçüleri tuzağa düşürmek isteyen FETÖ, hazırladığı darbe bildirisine darbe girişimini haklı göstermek amacıyla ‘Vatana ihanet içerisinde bulunan tüm kişi ve kuruluşlar...’ ifadelerini koydu. Darbeyi yapan FETÖ’cüler, ‘vatansever’ darbeye maruz kalan iktidar, üzerine kurşun yağdırılan halk ise vatan haini olarak gösterilmek istendi...
- Tankların Boğaz Köprüsü’ne girmesiyle birlikte pek çok ‘Atatürkçü dostumuz’ erkenden sevinç naraları atıp, sosyal medyada FETÖ’cüleri selamlayan paylaşımlar yaptı.
Bütün bunlar bir ‘komplo teorisi’ değil! Hepsi 15 Temmuz gecesinde halka sıkılan kurşunlar kadar, Ömer Halisdemir’in kahramanlığı kadar gerçek. Hepimiz olayın canlı tanıklarıyız. Yaşadık. Ve dün gibi hafızalarımızdaki tazeliğini koruyor.
İRONİ
Her ne kadar, arkadaşımız yazısında ‘Amacımız ne tarih dersi vermek ne de şu veya bu diziyi yüceltmek’ dese de yüceltmenin alası, başlıktan kesin bir yargı ile yapılıyor. Bir yazıda işlenen konuyu kısaca tanıtan, okurun dikkatini yazıya çeken bölümde yani başlıkta, ‘Vatanım Sensin dizisi vatanseverlik propagandasıdır’ deniliyor.
Senaryosunu bir FETÖ’cünün yazdığı biz diziden ‘vatanseverlik propagandası’ beklemek, diziyi yüceltmek, senariste kayıtsız şartsız bir güven ifadesidir. Yazıda kullanılan ‘ironi’ kavramı tam da bu duruma yakışıyor.
Daha önce okumamış olanlar için şu bilgiyi de paylaşalım. 'Vatanım Sensin' isimli dizinin adı aslında 'Vatan Haini' idi. Darbe girişimi sonrası sakıncalı olacağı düşüncesiyle dizinin ismi 'Vatanım Sensin' olarak değiştirildi.
Dizinin konsept/yaratıcı hikayesinin yazarı ve senaristini tanıyalım. Dizinin senaristi, daha önce FETÖ okullarının propagandasını yapan ‘Selam’ filminin de senaristi.
Bir bilgi daha, Vatanım Sensin dizisinin FETÖ’cü senaristinin son bölümlerde jenerikten ismi çıkartıldı. Acaba neden?
Dizinin senaryosunu bir başka isim yazmış olsa idi; 'bozguncu algı yerleşmesine neden olması bakımından sorunlu bir konsepti var', der geçerdik. Ancak bu diziyi yazanın bir FETÖ’cü olduğu gerçeği, nasıl görmezden gelinebilir?
Hal böyle iken; dizinin konseptini oluşturan, hikâyesini yazan, bir FETÖ’cünün ‘vatan için vatan haini olmak’ üzerine kurduğu hikâye üzerine inşa edilen bir dizinin vatanseverlik yaptığını öne sürmekten, bu iddia üzerinden diziyi övmekten daha ‘ironik’ bir şey olabilir mi?
Altını tekrar çizelim, senaryosu FETÖ'cü tarafından yazılan bir diziden vatana da, millete de hayır gelmez!
FETÖ SENARYOLARI
FETÖ’cü senaristin yazdığı bir diziye güvenmemek için ‘komplo teorileri’ne ihtiyaç yok. Senaristin FETÖ’cü olması kâfi.
Sonuç olarak, ‘Yurtta Sulh Konseyi'nin bildirisinde ‘vatan düşmanlarını cezalandırmak için’ halkı kurşunladıklarını iddia eden bir FETÖ’cünün yazdığı bir diziden ‘vatanseverlik propagandası’ çıkarmak için 15 Temmuz’u yaşamamış olmamız gerekirdi. Böyle bir kanlı girişimden sonra, bir FETÖ'cü senarist bin tane casusluk hikâyesi yazsa ne yazar? Hiçbirinden bir gram ‘vatanseverlik’ hikâyesi çıkartamazsınız.
KOMPLO, ŞÜPHECİLİK VE DOSTLUK
Bir de, değinmeden geçemeyeceğim bir husus var. Arkadaşımız yazısını ‘komplo’ ve ‘komploculuk’ nitelendirmesi ile bitiyor. Bu durum yakışık almamış. Tam karşılığını doğru anlamak için sözlüğe baktım. Komplo, ‘Birine ya da bir kuruluşa karşı topluca alınan, o kimseyi ya da kuruluşu güç duruma sokacak gizli karar. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, iş’ demekmiş. Yazıdan bu sonucu çıkarmak, abartılı olmuş. Her şey bütün çıplaklığı ile ortadayken ‘komploculuk’ suçlaması iddialı bir suçlama. Bu suçlamanın yapılabileceği ve yakışacağı tek bir yer var. O da FETÖ’nün ta kendisi.
İşin ‘dostluk’ ve şüphe boyutuna gelince; bir FETÖ’cünün kaleminden çıkan senaryoya kefil olamayacağım ne kadar kesinse, Ece Kırbaş ve diğer mücadele arkadaşlarıma olan güvenim de o kadar kesindir.