FETÖ’nün bitirilmesi için yeni siyaset

Bir eposta geldi. Herhangi bir mektup değil. Bize, FETÖ’nün kökünün nasıl kazınacağı konusunda ışık tutuyor. Adını sanını açıkça yazmış. Kendisini saklamıyor. Ancak okuyucumuzun ismini yayınlamıyoruz. Mektup aynen şöyle:
‘FETHULLAH CEMAATİ’Nİ KENDİM SEÇMEDİM’
“Merhaba,
Doğu Bey, hukuk fakültesi öğrencisiyim. Yaklaşık iki-üç yıldır sizi dikkatle takip etmekteyim. Konuşmalarınızı dinliyorum, yazılarınızı okuyorum. İdeolojiniz, dünya görüşünüz ve hayatınızı sürdürdüğünüz çizgi gerçekten beni çok etkiliyor.
İzninizle kendimden biraz bahsetmek istiyorum. Çünkü size bunları yazmamın asıl nedeni benim nasıl sizin çizginize geldiğimdir. Ben hayatımın başından itibaren Fethullah Cemaati içinde bulunmuş bi insanım. Bunu ben kendim seçmedim. Çünkü insan kendi anne babasını seçemiyor. Babam küçük yaşlardan itibaren bu örgüt tarafından yetiştirilmiş, okutulmuş, eğitilmiş. Maalesef küçük yaşlarda bu tuzağa düştüğü için onun da sorgulama yetenekleri alınmış, yani aslında o da kendi hayatını seçememiş. Annemin hikayesi de farklı değil. Böyle olunca ben de doğduğumdan itibaren eğitim hayatımın da başlamasıyla yıllarca Fethullah Cemaati’nin okullarında okumuş, dershanelerine gitmiş yurtlarında kalmış ve daha birçok şekilde içinde bulunmak durumunda kaldım.
‘FETÖ İÇİN EN BÜYÜK TEHDİT’
“Tabii malum iktidar-FETÖ çatışması başlayınca bir nevi sudan çıkmış balığa döndüm. İnandığım değerleri sorgulamaya başladım. Sürekli bir arayış içinde oldum. Çünkü bu çatışmalar başladığında 18 yaşındaydım ve o yaşa kadar bu cemaat içinde bulunduğum için ve AKP iktidarı bizim için müspet durumda olduğu için herhangi bir sorgulama gereği duymuyor insan o yaşlarda.
Üniversiteye başlamamla beraber bu sorgulama sürekli arttı. Ve sizin varlığınızı keşfettim. Keşfettim diyorum ama tabii ki sizin varlığınızdan haberdardım ama siz benim için en büyük düşman olarak gözüküyordunuz. Çünkü yıllarca bu yapı içinde bize böyle empoze edildi. Gerçi hâlâ FETÖ için en büyük tehdit sizsiniz. Ben sizi dinleyene okuyana kadar Atatürk’ten Cumhuriyet’ten ve birçok doğrudan habersizdim. Bunları buraya yazmakla bitmez. Hayat hikayem ve size söylemek istediklerim de yazmakla bitmez.
‘FETÖ BAĞLANTILILARI KAZANMAK’
Aslına bakarsanız uzun zamandır bu yazıyı yazmak istiyordum ama aklımda şüpheler vardı benim gibi bir hikayesi olan kişiye karşı nasıl tepki vereceğiniz hususunda. Ancak son konuşmalarınızda FETÖ’yle mücadelede FETÖ’yle iltisakı bulunanların kazanılması hakkında yaptığınız açıklamalar beni çok mutlu etti ve cesaretlendirdi. Yanlış anlamayın tabi ki uzun zamandır FETÖ’yle bir iltisakım yok ama bu örgütün lekesi bir kere bulaştı mı çıkması zor oluyor bildiğiniz gibi. Dediğim gibi son yaptığınız o açıklamalar beni yeniden umutlandırdı bu lekeyi çıkartmam adına.
Sizin ve görüşlerinizin bu ülkenin ve bu milletin tek çıkış noktası olduğunu uzun zamandır farkettiğim için son seçimlerde oyumu sizden ve Vatan Partisi’nden yana kullandım. Bilin ki yalnız değilsiniz. Size daha çok şey anlatmak ve sizinle konuşmak isterim ama bu yazıyı okumanız bile bana mutluluk verir.
Yaptığınız ve yapacağınız her şey için teşekkürler.”
Okuyucumuzun epostası ince duygulu ve saygılı ifadelerle sona eriyor.
TARİHSEL DEĞERDEKİ KAZANIMLAR
ABD güdümlü FETÖ’ye karşı mücadelede artık yeni siyasetler belirlemenin zamanı gelmiştir. Ancak yeni siyasetler, FETÖ’ye karşı yürütülen mücadelenin kazanımları üzerinde yükselecektir. Güvenlik ve yargı alanındaki kararlı mücadele reddedilerek yeni siyaset oluşturulamaz.
Bugüne kadar güvenlik ve yargı güçleriyle yürütülen mücadele esas olarak doğrudur, yerindedir. Türkiye’nin güvenliği, bağımsızlığı, Ortaçağ’dan kurtulma ve toplumsal barış açısından tarihsel önemde bir süreç yaşadık. 30 bin FETÖ bağlantılı ordudan, 14 bini polisten, 4 bini yargıdan temizlendi. Şu anda FETÖ bağlantılı olduğu iddiasıyla hapiste olanların sayısı 40 bine yaklaşıyor. Bu veriler, Cumhuriyet Devrimimizin hâlâ ne kadar canlı olduğunu gösteriyor. “Yargı Altın Çağını yaşıyor” saptaması, bu açıdan gerçeği temsil ediyor. 2 Ağustos Perşembe akşamı Yargıtay 18. Ceza Dairesi Başkanlığından henüz emekli olan gerçek Cumhuriyet Yargıcı ve seçkin aydınımız Hamdi Yaver Aktan’ın Ulusal Kanal ve Ulusal Radyo’daki açıklamaları, tarihsel değerdedir. İzlemediyseniz ulusal.com.tr’de bulunuz. Özet olarak 4 Ağustos 2018 günlü Aydınlık gazetesinden de okuyabilirsiniz.
2014 yılının 14 Mart günü Silivri Cezaevi’nin kapısında, yağmurun altında “Kınından çıkmış kılıç gibiyiz. Cemaatler ve tarikatların kökünü kazıyacağız” dedik. Bu açıklamayla vurguladığımız kararlılık, gücünü Atatürk Devrimi’nden alıyordu.
FETÖ’nün devlet içinden temizlenmesi, 15-16 Temmuz darbesinin ezilmesi, tutuklamalar ve yargılamalar, devletin ve toplumun tarikat ve cemaat ağından kurtarılması kararının yürüdüğünü gösteriyor.
YENİ SİYASETE IŞIK TUTAN OLGULAR
Geldiğimiz noktada bize ışık tutacak gerçekleri okuyucumuz da kendi tecrübesinden çıkarmış:
1. Fetullah Cemaati’ne bağlanmak, vatandaşlarımızın kendi seçimleri değildir. Aile ve çevre bağları bir yana, hatırlayınız bu ülkenin cumhurbaşkanları ve başbakanları Fetullah Cemaati’nden ödül almışlardır. Ecevit ve Baykal CHP’sinden AKP iktidarına kadar hakim sistem, Fetullah Cemaati’nin elinden tutmuştur. İnsanlarımız, devlet desteğiyle ABD güdümlü cemaat ağına düşürülmüştür. Sistemin bir ayağıyla Dinci İdeolojiye dayanması, Fetullah Cemaati için elverişli zemini oluşturmuştur.
2. Fetullah Terör Örgütü’nün üzerine gidilmesi üzerine, örgütün ağına yakalanan insanlarımızda sorgulama başlamıştır.
3. FETÖ’yü sorgulayan vatandaşlarımız, kurtuluşu Atatürk’te, Cumhuriyet Devrimimizin ideolojisinde ve değerlerinde bulmaktadırlar.
CEMAAT AĞINA DÜŞENLERİ KURTARMAK İÇİN TEK SEÇENEK
FETÖ’nün devletin ve toplumun içinden köklü olarak temizlenmesi görevi, yalnız polisle, savcıyla, yargıyla ve hapisaneyle kesin başarıya ulaşmaz. Kalıcı sonuç için, Cemaat ağına düşen yurttaşlarımızın ideolojik olarak dönüştürülmesi gerekiyor.
Toplumu ABD güdümlü cemaat ve tarikat ideolojisinden kurtarmak için tek seçenek vardır: Atatürk Devrimciliği.
Cumhuriyetimizin demokratik toplum hedefi Atatürk tarafından özlü olarak belirlenmiştir: “Türkiye, şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar ülkesi olamaz.”
Bir cemaatin yerine başka bir cemaati koyamazsınız. Toplumu, bir Ortaçağ kurumu yerine diğerine bağlamış olursunuz. Siz hangi tarikata bağlarsanız, ABD de o tarikatı kendisine bağlar.
Tarikatların ortak ideolojik zemini var. O zemini temizlemezsek, insanlarımızı mensup olma bağlantısından kurtaramayız. Bir şeyh gider öbürü gelir, Fetullah gider, diğeri gelir. Bir kulluk ilişkisi gider, başka bir kulluk ilişkisi gelir.
Cemaat ve tarikat mensubu, özgür Cumhuriyet yurttaşı değildir; Ortaçağ mensubudur. O’nu Cumhuriyet yurttaşı değerlerine kavuşturmak biricik çözümdür ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin görevidir.
FETÖ’yü temizleme görevi, artık öncelikle ideolojik ve kültürel düzlemde Aydınlanma Seferberliğiyle başarılabilir.
Birçok FETÖ Cemaati mensubu, Vatan Partisi’nin Atatürk Devrimi mirasına dayanan kültürel değerlerini benimseyerek özgürleşiyor. Yine cemaat mensubu, Atatürk’ün millî devrimciliğiyle ABD’nin denetiminden kurtarılıyor ve vatan savaşı mevzilerine kazanılıyor. Ancak bu süreci kesin başarıya ulaştıracak örgütlenme, Cumhuriyet Devleti’dir, Millî Devlet’tir.
“Türkiye, şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar ülkesi olamaz” kararını hayata geçirecek bir devlet yönetimi kurmak, önümüzdeki görevdir. Vatan Partisi iktidarı, bu açıdan da gereklidir ve kaçınılmazdır.