Fezleke neden sınırlı tutuldu?
Adalet Bakanlığı, HDP’li beş vekil için hazırlanan fezlekeyi Başbakanlık’a sunmuş...
Haklarında fezleke düzenlenen isimler HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile milletvekilleri Selma Irmak, Sırrı Süreyya Önder ve Ertuğrul Kürkçü...
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesine göre bu isimlerin suçu, 26 Aralık 2015’te yapılan Demokratik Toplum Kongresi Olağanüstü Genel Kurulu’nda “öz yönetim” ilanına ilişkin yaptıkları konuşma...
Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmekle ve silahlı terör örgütüne üye olmakla suçlanıyorlar!
***
İyi de iki sorum var:
Bir: Başsavcılık, soruşturmayı neden o kongreyle sınırlı tuttu? Bu insanlar aynı suçları yıllardır buldukları her fırsatta işlemiyor mu? Örneğin; Demirtaş, daha bu hafta içinde Diyarbakırlıları alenen askerin ve polisin üzerine yürütmeye kalkmadı mı? Savcılık, neden suçlanan isimler hakkında daha geniş bir çalışma yapmadı?
İki: Soruşturma neden bu beş isimle sınırlı tutuldu? HDP’nin diğer onlarca vekili, sütten çıkma ak kaşık mı?
***
Yine de görünen o ki HDP için yolun sonu geliyor...
Peki; her şey yine eskiye döner mi?
Yani HDP’yle AKP yine kol kola girip yine bir “açılım” ya da asıl adıyla “ihanet” süreci başlatır mı?
Bu sorunun yanıtını vermek için, aralarının neden bozulduğunu anımsamak gerekir:
***
Biliyorsunuz; 7 Haziran’dan iki ay öncesine kadar AKP’liler ile HDP’liler can ciğer kuzu sarmasıydı.
Hatta; HDP, Gezi Direnişi’nde bile AKP’ye destek vermişti!
Sonra da Dolmabahçe’de ihanet anlaşmasına imza atmışlardı.
Ancak ne zaman ki seçim havasına girildi ve HDP’liler Erdoğan’a, “Seni Başkan Yaptırmayacağız” demeye başladı; işte, o zaman her şey bitti!
7 Haziran’da ağır bir yenilgi alan Erdoğan, “Siz beni başkan yaptırmazsanız ben de size bu dünyayı dar ederim” dedi.
Çok keskin bir manevrayla terörle müzakereyi bırakıp mücadeleye döndü!
Şimdi; yeniden barışmaları ve Erdoğan’ın yeniden “açılımcı” olması için tek bir koşul var:
O da HDP’nin başkanlık konusunda tükürdüğünü yalanlaması...
***
Peki; HDP ve Selahattin bu saatten sonra böyle bir manevra yapabilir mi?
Yapamaz... Zaten bu yüzden “defterleri dürülüyor.”
HDP gider PDH gelir; Selo gider Bilo, Memo ya da Haso gelir... Onlar da Erdoğan’a başkanlığı verir; ihanet sürecine yeniden dönülür!
İşte; mevcut soruşturma bu yüzden bile belli isimlerle sınırlı tutuluyor olabilir!
***
Umarım yanılırım.
Ama benim durduğum yerden görülen tablo bu...
ZAMAN!
Tam on yıl boyunca AKP iktidarının en sadık destekleyicisi olan, şişirilmiş yalan tirajlarla kamu ilanlarının kaymağını yiyen Fetocu Zaman gazetesi de mahkeme kararıyla kayyumların yönetimine geçmiş...
O yıllarda iktidarı her eleştirdiğimizde, bize küfreden, firardaki eski Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı...
Tırnağının ucu kadar delikanlıysan, bana üç satırlık özür mektubu gönder!
Yoksa... Seni öteki dünyada bile lanetleyeceğim!
BİLAL!
Son genel seçimlerden önce apar topar İtalya’ya yerleşen, gerekçe olarak da “Doktora yapacağım” diyen Bilal Erdoğan, Bologna Savcısı’nın hakkında kara para soruşturması açmasından sonra Türkiye’ye dönme kararı almış...
Ah; yazık...
Bakın eğitim hayatı yarıda kaldı.
Bu Bologna Savcısı’nı hemen görevden almak gerek!
GÜNÜN SORUSU
Sorum, Gine Devlet Başkanı Alpha Conde’ye, “Bu cumhurbaşkanlığı külliyesi size yakışmıyor. Bunu da halletmemiz lazım” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a:
Gine Devlet Başkanlığı’na yeni yapılacak sarayın parasını da biz mi ödeyeceğiz? Yanıtınız “Evet”se, neden?
Polise saldıran kız!
Bayrampaşa’da polise saldıran iki kadın teröristten birinin, 2011’de Erdoğan’ın Roman Açılımı toplantısında, “Parasız Eğitim İstiyoruz. Alacağız” pankartı açtığı için 19 ay cezaevine atılan Berna Yılmaz olduğu anlaşıldı ya... Yandaş medya hesap soruyor:
“Hani o pankartı açanlar ‘masum’ öğrencilerdi?”
***
Yandaşlık gözlerini o kadar bürümüş ki, “Bu çocukları içeri atmasaydık belki de azılı teröristlerle tanışmazlar ve canavara dönüşmezlerdi” demiyorlar da... “Gördünüz mü masum öğrencilerinizi?” diye bizden hesap soruyorlar!
***
Asıl siz gördünüz mü, yarattığınız canavarı; salak ve sarsak kalemler!
Asıl; siz gördünüz mü?
156+252!
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Söz sırası Nazım Çevik isimli okurumuzda... Sizin de Gül’e söyleyecekleriniz varsa mustafa0mutlu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz:
“Ben özellikle Hayrünnisa Hanımefendi’ye sormak istiyorum:
İnancınız gereği, ‘saçınızın tek telini bile göstermemek için’ sarf ettiğiniz gayreti, haram yemek hususunda hiç dikkate almadığınızın farkında mısınız? Yoksa ‘O başka, bu başka’ mı diyorsunuz? O Köşk’te bir gün bile konaklamanın milyon TL’lere mal olduğunu bilmemeniz mümkün mü? Bu sorun, sizin gibi inançlı birini neden hiç rahatsız etmez?”
GÜNÜN İSYANI!
İstanbul’da önceki gece “çakarlı araçlar”a yönelik çok sayıda saldırı düzenlendi. Dördü polislere; biri bir rektörün makam arabasına... İsyanım tıkanan trafikten kurtulmak ve emniyet şeridini rahatça işgal etmek için arabalarına “çakar” olarak tanımlanan ışıldağı takan ve hiçbir uyarıya aldırış etmeyen trafik magandalarına:
Yüreğiniz yetiyorsa; şimdi de taksanıza o “çakar”ları... Eeee; dinsizin hakkından imansız gelir” dedikleri tam da bu olsa gerek!