Fotoğrafçı, şair, yazar: Merih Akoğul

Bugün Merih Akoğul’u anlatacağım daha doğrusu sorular soracağım ona. Çünkü; yaptığımız işlerin çok benzeştiğini gördüm. Fotoğrafın dışında o da edebiyatla ilgilenir, şiirler denemeler yazar. Benim gibi, belli konularda söyleşiler de yapar. Gerçekten onu tanıdığımdan beri çok yakın bulurum kendime. Yetişme tarzlarımız ayrı, ben muhabirlik yaparken fotoğrafla buluştum, belgesele yakın işler yaptım. Merih, bu işin en iyi okulunda okuyarak fotoğraf alanında kendini tanıttı. Onun daha çok modern fotoğrafları var. Tabi ki tarzlarımız ayrı. Ancak ikimiz de deli gibi okuduk. Halen de alabildiğine okuyoruz. Değerli Merih Akoğul’a sorular sordum; işte cevapları:

  • Merih, çocukluğunu merak ediyorum; aileni, doğduğun büyüdüğün mahalleni, arkadaşlarını ilk önce neler okudun, anlatır mısın?

Teşekkür ederim Lütfi Ağabey. 1963 İstanbul doğumluyum. Çocukluğum Bakırköy’de Zuhuratbaba’da, yazları da Suadiye’de geçti. İki ayrı bölgenin tatlı cereyanında büyüdüm. Mahalle ve site yaşamını birlikte gördüm. Çocukluğumda pul biriktirirdim. Karşımızdaki lunaparka gider langırt oynardım. 14-15 yaşlarında kimse bükemezdi bileğimi. Sokak fotoğrafçılığında bu yeteneğimden hayli yararlanmışımdır. Biraz içine kapalı ama eğlenceli bir çocuktum. Edebiyatta iyiydim ama ilkokul öğretmenim anlamamıştı beni. Ortaokul ve lise de de edebiyat hocalarımla bir sürü konuyu tartışırdım. Farklı konularda okumayı, özellikle Meydan Larousse ciltlerini karıştırmayı çok severdim. Babamın getirdiği kitaplardan Herodot Tarihi, Köprülü Külliyatı ve Aisopos’tan Masallar’ı asla unutamam. İlkokuldayken yüz ülkenin tümünün bayraklarını ve haritada nerede olduklarını bilirdim.

  • Mimar Sinan Üniversitesi Fotoğraf Bölümü'ne kadar mezun olduğun okulların sadece adlarını yazarak, neden özellikle fotoğrafı seçtiğini de yazar mısın?

Fotoğraf çekmeye 14 yaşında teyzemin Almanya’dan getirdiği Praktica marka fotoğraf makinesi ile başladım. 1981 yılında girdiğim Türkiye’nin ilk fotoğraf okulu olan ve henüz mezun vermemiş İDGSA’den -YÖK ile okulun adı değişince- 1985 yılında MSÜ mezunu olarak hayata atıldım. Bütün amacım iyi bir fotoğrafçı olmaktı. 1989 yılında kendi fotoğraf stüdyomuzu kurarak tanıtım ve sanat fotoğrafı çalışmalarımı sürdürdüm. Yüksek lisansımı ise mezuniyetimden çok sonra Marmara Üniversitesi’nden 2001 yılında aldım. En sevdiğim ve içinde olmak istediğim alan fotoğraftı. Sanıyorum, gördüğüm güzel fotoğraflar beni bu konunun içine itti.

Merih Akoğul

  • Fotoğrafla birlikte yazmaya başladın, dergilerde sadece fotoğraf üzerine değil edebiyat üzerine, denemeler şiirler yazdın albümler yayımladın, kitaplarının isimlerini yazarak anlatır mısın?

Yazılı ifade benim hayatımda en önemsediğim konudur. Fotoğraf üzerine denemelerle birlikte şiir, müzik ve farklı sanat dalları üzerine gazete, dergi ve web sitelerinde 750 civarında yazı yazdım. 30’un üzerinde sergi açtım. İstanbul Modern dahil, çeşitli kurumlarda sanat üzerine danışmanlık yapıyorum. Editörü olduğum kitapların dışında kendime ait 14 kitabım var. “Montreal’de Bir Mevsim” (fotoğraf, 2016), “Gece / Şarkılar” (2014, şiir), “Sanki” (2017, fotoğraf), “Siyah Beyaz Afyonkarahisar” (2006, fotoğraf), “Türk Fotoğrafçıları Kütüphanesi 22/Merih Akoğul” (2005, fotoğraf), “Bit-ki” (2005, fotoğraf), “İkizim Söyledi Ben Yazdım” (2005, deneme), “Saklı Günlükler” (2005, çocuk edebiyatı), “Geçen Yaz Viyana’da” (2004, fotoğraf), “Başarmak” (2002, fotoğraf), “Klasikler/Neo-Klasikler” (2001, fotoğraf), “Klasikler” (1999, fotoğraf), “Kuğunun Ölümü” (1995, şiir), “Son Dokunuş” (1996, şiir) kitaplarım yayınlandı.

  • Merih Akoğul, artık fotoğraf hocası… Öğrencilerine en çok hangi cümleyi kurarsın? Kendi hocalarından da söz ederek, Şahin Kaygun’u biraz anar mısın?

23 yıldır çeşitli üniversitelerde ve özel kurumlarda fotoğraf ve yazarlık üzerine farklı bağlamlarda eğitim veriyorum. Üniversitede sanat konusunda usta-çırak ilişkisi vardır. Ben öğrencilerime her zaman fotoğrafın insanı geliştiren, rehabilite eden ve kişide farkındalık yaratan bir sanat dalı olduğunu söylerim. Hem de bugünü yarına taşıyan bir belgedir fotoğraf. Şahin Kaygun benim ustam, ağabeyim, dostum ve hocamdır. Onunla geçirdiğim ve üniversite dönemime denk gelen atölye günleri, benim fotoğrafı kavramamı sağlamış ve fotoğraf geleceğimin temellerini atmıştır. Kendisi çok çalışkan, özgün ve çağının ilerisinde bir sanatçıydı. 41 yıllık yaşamına müthiş bir üretimi sığdırdı.

  • Yapı Kredi Kültür Sanat’ta sürdürdüğün söyleşiler ve Eczacıbaşı yıllıkları için yazdığın yazılar çok önemseniyor ve ilgiyle izleniyor okunuyor, iki konu hakkında neler söylersin?

Yaşamımın son 10 yılında ağırlıklı olarak küratörlük, danışmanlık, editörlük yapıyor, fotoğraf ve sanatın çeşitli dalları üzerine seminerler veriyorum. Neredeyse 20 yıldır Yapı Kredi Kültür Sanat’ta fotoğraf ile bağlantılı birçok konuyu ele alıyor ve konusunun uzmanı konuklarımla keyifli programlar gerçekleşiyorum. 10 yıldır editörlüğünü yaptığım ve yazılarını yazdığım Eczacıbaşı Topluluğu Dr. Nejat Eczacıbaşı Vakfı’nın Fotoğraf Sanatçıları Dizisi, bu yıl 60. sanat yılını kutlayan İbrahim Zaman’a ayrıldı. Bu kitaplara aylarca çalışıyor, en nitelikli fotoğraflarını seçiyor, metinlerine de azami özen gösteriyorum. Çünkü bu kitapların o sanatçılar hakkında artık geriye dönülemeyecek referans kitapları olmasını istiyorum. Umarım bu çabam, kitapları okuyanlar tarafından anlaşılmaktadır.