Fransa mezarda emekliliği dayatıyor
Doğum ve ölüm oranlarının düşmesiyle yaşlı bir topluma dönüşen Avrupa emeklilerinin maaşlarını ödemekte zorlanıyor. Örneğin Fransa’da 29 milyon çalışanı 17 milyon emeklisi var. Çalışanların ödediği primler emeklilerin maaşlarını ödemeye yetmiyor. Emeklilik kasası sürekli açık veriyor. Bu açık her yıl artıyor. Aynı zamanda Fransa borç batağındaydı. Bütçesini denkleştiremiyor, sosyal sigortalar ve işsizlik kurumları iflas derecesinde açık veriyor.
2030 yılında emekli sayısının 3 milyon artarak 20 milyonu bulacağı öngörülürken, çalışanların sayısının sadece 1 milyon artarak 30 milyon olacağı hesap ediliyor.
Tıkanan sistem çareyi çalışma süresini artırmada buluyor ve “reform” üzerine “reform” yapmayı gündeme getiriyor. Çalışanlardan emeklilik primi tıkır tıkır kesilirken, patronların kurumlar vergisi ve sosyal prim ödemelerinden kaçırdıkları miktar milyonlarca avro civarındaydı. Patronların sosyal prim ödemelerindeki payı sürekli düşerken, işçilerin payı sürekli artıyordu.
1945-1975 tarihleri arasında yaşanan “bolluk dönemi” 1974 petrol kriziyle sona erdi. 80’li yıllarda ABD’nin Avrupa’yı da içine çeken küreselleşme ve neoliberal saldırılardan en çok nasibini alan çalışan kesim oldu. Genel olarak sosyal haklara yapılan saldırılarda en çok emeklilik sistemi yara aldı.
1995’de Alain Juppé hükümetinin “Sosyal Güvenlik Reformu” paketi ile işçi sınıfının 150 yıllık kazanımları yok edilmek istendi. Kasım-aralık aylarında 6 hafta boyunca milyonlarca çalışan sokağa döküldü, yürüyüşler ve grevler yaparak hükümete korkulu günler yaşattı. Paket geri çekildi.
Juppé’nin başaramadığını 2010 yılında Nicolas Sarkozy başardı. Erken emeklilik yaşı 60’dan 62’ye, tam maaş emeklilik yaşı 65’den 67’ye çıkaran yasayı onayladı. Sendikalar genel greve gitti: 7 Eylül, 23 Eylül ve 2 Ekim’de birer günlük genel grev yapıldı ve her defasında ülke çapında 2,5-3 milyon kişi kitlesel gösteri ve yürüyüşlere katılmıştı.
Sarkozy’nin reformuyla emekli olmak için 2 yıl daha fazla çalışmak gerekiyordu. Ama bu da yetmedi. 2017’de cumhurbaşkanı seçilen Emmanuel Macron yeni bir “emekli reformu”nu gündeme getirdi. Erken emekli yaşını 64’e çıkarmak istiyordu. Tam maaş emeklilik yaşı ise 67 olacaktı. Yani mezarda emeklilik.
Bir yıl Fransa’yı sallayan Sarı Yelekliler Hareketinin en önemli taleplerinden biri de emeklilik yaşının 60’a indirilmesiydi. 2019 Sonbaharında Macron’un emekli reformuna karşı sendikalar da harekete geçti. 6 ay boyunca Sarı Yeleklilerle birlikte hükümeti salladılar. Mart 2020’de başlayan koronavirüs salgını ile eylemler durdu.
İkinci kez seçilen Macron yeniden emeklilik reformunu gündeme getirdi. Meclis’te muhalefet, sokakta işçi sendikaları direniyor. Macron’un azınlık hükümeti ancak Sarkozy’nin partisi Cumhuriyetçilerin desteğini alırsa tasarıyı meclisten geçirebilir. Alamazsa Anayasanın hükümete verdiği yetkiyle 49-3 maddesine dayanarak tasarıyı Meclis’e sunmadan geçirmeyi düşünüyor. Bu durumda muhalefet gensoruyla hükümeti düşürme planı yapıyor. Macron ise bu durumda Meclis’i fesh etme tehdidini savuruyor.