Fransa seçimleri ikinci tur sonuçları: 10 milyon milliyetçi seçmenin oyları hiçe sayıldı
Fransa genel seçimlerinin ikinci tur sonuçları; küreselci elitlerin Fransız halkın iradesiyle nasıl oynandığını ve hiçe sayıldığını gösterdi. Ekonomik olarak çöken, askeri olarak Ukrayna’da çıkmaza giren ve Afrika’da yenilen Fransa’nın siyasi olarak da nasıl bir çürüme içinde olduğu görüldü. Seçim mühendisliğiyle, siyasi açıdan ahlaki olmayan pazarlıklarla seçim sonuçları oy oranı olarak değil ama sandalye sayısı olarak tersyüz edildi.
İKİNCİ TURA ÜÇ CEPHE KATILDI
Ulusal Birlik partisi ve ikiye bölünen Cumhuriyetçiler’in Genel Başkan Éric Ciotti’nin önderlik ettiği gruptan oluşan Milli Birlik Cephesi.
Sosyalistleri, Komünistlerin, Yeşillerin, Melenchon’un Boyun Eğmeyen Fransa partisi, Raphaël Glucksmann’ın Place Publique partisive irili ufaklı Kendini “sol” olarak gören sosyal demokratların oluşturduğu Yeni Halk Cephesi.
Macron’un Renaissance partisi/Yeniden Doğuş, François Bayrou’nun MoDem/Demokrat Hareketi ve Macron’un eski başbakanlarında Edouard Philippe’in Horizons/Ufuk partilerinin oluşturduğu Merkez sağ cephesi.
Başından bu yana seçimlere aslında iki cephenin katıldığını yazdık: Macron ile sosyal demokratların küreselci neoliberal cepheyi oluşturduğunu ve bunun karşısında Milliyetçi Ulusal Birlik cephesinin bulunduğu bir saflaşma. Seçimler Atlantikçilerle Milliyetçiler arasında geçecek demiştik.
ATLANTİK’İN ‘SOL’ CEPHESİ
Macron’un ABD’nin peşine takılan, NATO planlarında baş aktör olan ve Avrupa’da savaş kışkırtıcılığının başını çeken bir lider olduğu apaçık ortada. Fazla bir şey söylemeye gerek yok.
En tehlikelisi kendisini “sol” olarak gösteren ve Fransa’da “sol” kazandı algısı yaratılan sosyal demokratlar. Sosyalistlerin ve Ekolojistlerin Amerikancılığı tescilli. Bunlara bir de AP seçimlerinde Sosyalist Partinin adayı, Sorosçu, “Amerikan ajanı”, Gürcistan Renkli Devriminde Saakaşvili’nin danışmanı, 2014 Ukrayna faşist darbesinin militanı ve Place Publique partisinin Genel Başkanı Raphaël Glucksmann’ı eklendi. Hepsi Avrupa Birlik’çi, Amerikancı, NATO’cu, Rusya düşmanı ve Ukrayna destekçi. Sözüm ona NATO karşıtı ama PKK terör örgütü destekçisi Melenchon’un partisi, Halktan kopan ve komünistlikle bir ilgisi olmayan Fransız Komünist Partisi ve Troçkistler. Atlantik’in sol cephesini oluşturuyorlar.
SEÇİM OYUNLARI İLE DEĞİŞEN SONUÇLAR
İkinci tur seçimlerde en çok oy alan Ulusal Birlik (RN) partisi (10 milyon 200 bin) iki Atlantikçi kampın gerisinde kaldı. Sosyal Demokrat “Yeni Halk Cephesi” 7 milyon oy ile birinci olurken, 6 milyon oy ile Cumhurbaşkanı Macron’un Merkez sağ cephesi ikinci oldu.
Cephe bazında kesin olmayan sonuçlar şöyle: Yeni Halk Cephesi 182 ile birinci, Macron’un Merkez sağı 168 ile ikinci ve Ulusal Birlik partisi 143 milletvekili alarak üçüncü sıraya yerleşti. Cumhuriyetçiler ve diğer sağ 66 milletvekili alarak dördüncü sırada yer aldı.
Parti bazında baktığımızda ki yarın Meclis’te bu partiler cephe olarak değil kendi parti gruplarıyla yer alacaklar. Bu durumda Ulusal Birlik partisi 143 milletvekiliyle birinci parti durumunda. Diğer partiler sırasıyla Macron’un Yeniden Doğuş partisi 90, Melenchon’un Boyun eğmeyen Fransa’sı 77, Sosyalist Parti 65, Cumhuriyetçiler 46 ve Çevreciler 36 milletvekili çıkardılar.
ANTİ DEMOKRATİK FRANSIZ SEÇİM SİSTEMİ
Peki nasıl oldu da birinci turda az bir yanılma payıyla seçim sonuçlarını tahmin eden anket kuruluşları, gazete ve televizyonlar, ikinci turda özellikle Ulusal Birlik ve Macron’un Merkez sağ cephesinin milletvekili sayısında yanıldılar?
Birinci tur sonuçlarını tahmin etmek zor olmamıştı; seçmenler kendi parti ve/veya ittifaklarına oy vermişlerdi. Ama ikinci tur karmaşık bir yapıya sahip. Seçim bölgelerinde yüzde 12,5 ve üzeri alan adaylar ikinci tura kalıyorlar. Bazı bölgelerde 3 aday ikinci tura kalabilmektedir. Bu durumda partiler arası pazarlıklar yapılıyor. Atlantikçiler açısından, Le Pen’in partisinin adayına karşı oyların bölünmemesi için üçüncü sıradaki adayın çekilmesi ve Ulusal Birlik adayının karşısındaki adayın desteklenmesi gündeme geldi.
Ulusal Birik ile birlikte hareket eden Cumhuriyetçiler partisinin Genel Başkanı Éric Ciotti ikinci tur sonuçlarının bir "demokratik darbe" olduğunu söyledi. Ciotti “Bu oylamalarda zaten hissettiğimiz öfke, belki de sokaklarda daha az kanalize edilmiş bir şekilde tekrar ortaya çıkacak. RN seçmenleri Fransız siyasetinde radikal bir değişim istiyordu” dedi.
Aynı senaryoyu 2017 ve 2022 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda yaşamıştık. Her iki seçimde de Emmanuel Macron ve Marine Le Pen karşı karşıya gelmiş, bütün “solun sülalesi” yani sosyalistler, komünistler ve Çevreciler Macron’u destekleyerek seçilmesini sağlamıştı.Yani kurumsal olarak seçim sistemi halkın iradesini etkisiz hale getirecek şekilde düzenlenmiştir.
Macron Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki yenilgisinden sonra işte bu senaryoya güvenerek Meclis’i feshetmiş ve ülkeyi erken genel seçime götürmüştü. Nasıl olsa milliyetçi lider Marine Le Pen’i ve partisini “faşizm geliyor” diyerek şeytanlaştıracak, bir korku iklimi yaratacak ve zaten hazır olan Atlantikçi sosyal demokrat şüreka ile bir işbirliğinin yolunu açacaktı. İşte bu seçimlerin ikinci turunda yaşanan buydu.
MİLLİYETÇİ ADAYLARA KARŞI MERKEZ SAĞ VE SOSYAL DEMOKRAT İTTİFAKI
İki tur arasında sözüm ona birbirine karşı olan Macron cephesi ile Sosyal Demokrat Yeni Halk Cephesi arasında pazarlıklar yapıldı. Hedefleri tüm seçim bölgelerinde RN’in adayının önünü kesmek ve mutlak çoğunluğu almasını engellemekti. Atlantikçi cephe, üç adayın kaldığı seçim bölgelerinde, Le Pen’in partisinin adayına karşı oyların bölünmemesi için üçüncü sıradaki adayların çekilmesi ve Ulusal Birlik adayına karşısındaki adayın desteklenmesi konusunda anlaşarak kendi deyimleriyle “Aşırı sağ Ulusal Birlik partisine karşı ‘Cumhuriyetçi Cephe’ oluşturdular”.
306 seçim bölgesinde 3 aday ikinci tura kalmıştı.Yeni Halk Cephesi 118, Macron cephesi 90 üçüncü sıra adayını geri çekerek bu bölgelerde RN’in adayının karşındaki adaya oy verme çağırısında bulundular. İbret verici şu iki örneği vermemiz durumu anlamak için yeterli olacaktır. Mevcut İçişleri Bakanı Gérald Darmanin ve eski Başbakan Elisabeth Borne Yeni Halk Cephe’sinin 3. Sıra adayını çekmesi ve onları desteklemesiyle seçildiler. Kısacası 228 seçim bölgesinde Sosyalistler, Komünistler, Yeşiller ve Melanchon’un partisi ikinci turda Macron’un adaylarına, Macron’un partisi de Yeni Halk Cephesi adaylarına oy vererek Ulusal Birlik’in 100’e yakın adayının yenilmesini sağladı. Normal şartlarda; yani Atlantikçilerin böyle bir işbirliği olmasaydı Ulusal Birlik, anketlerin de öngördüğü 220-250 civarında belki de daha fazla milletvekili çıkaracaktı.
Atlantikçi parti baronları seçmenlerin iradelerini hiçe saydı. Sistem, mevcut neoliberal yönetimden memnuniyetsizliklerini dile getirmeye cesaret eden ve bir şeylerin değişmesini isteyen 10 milyon Fransız vatandaşını siyasi toplumdan dışladı.
Fransız seçim sistemini İngilizlerininkiyle karşılaştırdığımızda seçmen iradesini hiçe sayan anti demokratik yapısını açıkça görüyoruz. İngiltere’nin son seçimlerinde, İşçi Partisi yüzde 33 oyla 400 milletvekili çıkardı. Seçim sistemi tek turlu dar bölge ve çoğunluk esasına göre düzenlenmiş. Herhangi bir bölgede seçimi birinci sırada bitiren aday, oy oranı ne olursa olsun, milletvekili seçiliyor. Bu sistem Fransa’da olsaydı Ulusal Birlik partisi birinci turda aldığı yüzde 33,4 oy oranı ile 400’e yakın milletvekili çıkaracaktı.
MİLLİYETÇİ YÜKSELİŞİ DURDURAMAYACAKLAR
Bütün bu Ali Cengiz oyunlarına rağmen Ulusal Birlik partisi 143 milletvekilliği ile Meclis’te birinci parti durumuna gelmiştir. Bunu İstisnanız sistemin tüm Atlantikçi partilerinin engellemelerine rağmen kazanmışlardır.
Ulusal Birlik partisi Lideri Marine Le Pen yaptığı açıklamada “Bu sefer yeterince yükselmedi ama yükselmeye devam ediyor ve sonuç olarak zaferimiz sadece ertelendi," dedi ve ekledi: "Milletvekili sayımızı ikiye katladığımız bir sonuçtan hayal kırıklığına uğramayacak kadar çok deneyime sahibim."
RN Genel Başkanı Bardella da açıklamasında "Ne yazık ki Emmanuel Macron ve Gabriel Attal'ın aşırı solla yaptığı onursuz ittifak ve seçim düzenlemeleri, seçmenleri bir RN hükümetinden mahrum bırakıyor" dedi.
Sistem partilerinin Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aldığı yenilgi ve Milliyetçilerin zaferi artık Fransa’yı bir yol ayrımına getirmiştir. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Fransa artık Avrupa’nın hasta adamıdır. Milliyetçi partilerin Fransa ve Avrupa’daki başarıları ABD ve NATO’nun Avrupa ve Ukrayna planlarına darbe vurmuştur.
Elbette bu süreç inişli çıkışlı olacaktır. Sistem her açıdan iflas etmiştir. İçinde bulundukları ekonomik krizi aşma şansları yoktur. Kamu borçları sürekli artmaktadır; bugün Gayri Safi Yurtiçi Milli Hasılaya göre yüzde 115 olan borçları 3 trilyon 200 milyar civarındadır; bütçe giderlerinin neredeyse birinci kalemi borç ve faizini ödemeye gitmektedir. Enflasyon ve hayat pahalılığı alım gücünü düşürmüş ve halkın yoksullaşmasına yol açmıştır. Beş yıl önce yaşanan Sarı Yelekliler Halk Hareketinin talepleri fazlasıyla bugün de geçerlidir. Bu Harekete katılan ve direnen işçinin, çiftçinin, esnafın, işsizin ve emeklinin oyları bugün Ulusal Birlik partisine gitmektedir. Bu yüzden Atlantikçi iktidarlar gelişen halk hareketlerini ve milliyetçi uyanışı seçim oyunlarıyla daha ne kadar engelleyebilirler? Engelleyemeyecekler. Çünkü Fransa derin bir siyasi ve ekonomik krize yuvarlanmıştır. Önümüzdeki süreçte Sarı Yeleklileri aşan daha büyük halk hareketlerine tanık olacağız. Macron’un hesapsız kitapsız ve bir o kadar narsist planları Fransa'yı sadece kaosun eşiğine değil, halk isyanı yoluna da sürüklüyor.
HÜKÜMET KRİZİ KAPIDA, YENİ SENARYOLAR GÜNDEMDE
Meclis’te hiçbir parti veya ittifak hükümeti kurma çoğunluğuna ulaşamadı. Yeni Halk cephesinin bileşenlerinden Boyun Eğmeyen Fransa lideri Melenchon yaptığı açıklamada, kendi ittifaklarının birinci olduğunu dolayasıyla Cumhurbaşkanın hükümeti kurma görevini kendilerine vermesi çağrısında bulunarak Macron’u istifa etmeye çağırdı. Sosyalistler, Komünistler ve Yeşiller de aynı çağırıda bulundu.
Ama Cephenin 190 milletvekiliyle 289 olan mutlak çoğunluktan çok uzakta olduğu görülüyor. Görev verilse dahi kuracakları azınlık hükümeti eğer Macron’un Merkez sağ partisinin desteği olmazsa bir gensoruyla düşürülmesi gündeme gelecektir. Diğer tarafta cephe paramparça; kimin başbakan olacağı konusu şimdiden bir tartışma konusu. Melenchon ben başbakan olmaya hazırım diyor. Sosyalist Parti Genel Sekreteri Olivier Faure ben de hazırım diyor. Macron’un Merkez sağı ile koalisyon kurmayı öneren Cephenin bileşenlerinden Sorosçu, Amerikancı Raphaël Glucksmann’ın adı da başbakan adayları arasında.
Sadece Glucksmann değil Sosyal Demokrat cephenin içinden Merkez sağ ile koalisyon sesi yükseliyor. Sosyalist Parti Birinci Sekreter Yardımcısı ve Nantes Belediye Başkanı Johanna Rolland bazı “sol kanat Macronistlerle” (Ne demekse)Yeni Halk Cephesinin koalisyonuna açık olduğunu söyledi. Macron cephesi de sosyalistlere, Çevrecilere ve Cumhuriyetçilere el uzatıyor. Macron’un partisi Renaissance’dan Yeni Halk Cephesinin üçüncü sıra adayının çekilmesiyle seçilen eski Meclis Başkanı Yaël Braun-Pivet “sosyal demokratları, dolayısıyla sosyalistleri ve ekolojistleri” Merkez sağ ile koalisyona katılmaya çağırdı. Yine Dışişleri Bakanı Stéphane Séjourné Melenchon’un partisinin dışındaki Cephe milletvekillerini Merkez sağ koalisyona davet etti.
Macron cephesiyle sosyal demokratların Ulusal Birlik’e karşı yaptığı işbirliği daha çok Macron’a yaradı. Üçüncü adayların geri çekilmesi ve kendi adaylarının Halk Cephesi tarafından desteklenmesi beklenmedik oranda milletvekili sayısını artırdı.
Yeni Halk Cephesi hükümeti kurma hesabı yaparken, Macron Cephesi de milletvekili toplamı 210 olan Melenchon ve Marine Le Pen’in partilerinin dışındaki Ukrayna destekçisi, Rusya düşmanı ve NATO’cu sosyalistlerin bir bölümü, Yeşiller ve Cumhuriyetçilerle bir koalisyon kurma peşinde. Sayısal olarak bu mümkün görülüyor. Ama her iki senaryo da gerçekleşmezse Macron bir teknokrat hükümeti kurarak zaman kazanmak ve 2025 Haziran ayında Meclis’i feshederek ülkeyi yeniden seçime götürmek istiyor. Teknokrat hükümeti, siyaset dünyasından olması gerekmeyen ve uzlaşı sağlayabilecek bir kişi başkanlık edebilir. Fransa hiçbir zaman bu tür bir hükümet kurulmadığını da ifade edelim. Diğer taraftan hükümet çıkmazından dolayı Macron istifa edebilir (kendisi etmeyeceğini açıkladı) veya Meclis tarafından düşürülebilir.
BAŞBAKAN ATTAL HÜKÜMETİN İSTİFASINI SUNDU
Başbakan Gabriel Attal Cumhurbaşkanı Macron’a istifasını sundu. Macron Attal’dan Fransa’nın şimdilik hükümetsiz kalmaması için, yeni hükümet kuruluna kadar görevde kalmasını talep etti. Çünkü yeni bir hükümetin kurulması günler haftalar belki de aylar alabilir.
Macron, yeni başbakanı atamak için Meclisi’n oluşumunun net olarak belirlenmesini bekliyor. Sıra kendi çözümüne gelene kadar yürümeyeceğini bildiği diğer seçeneklerin gündeme gelmesini sağlayarak görevi Yeni Halk Cephesine verebilir.