Fransa’nın ve iktidarın büyük yanlışı-(TAMAMI)

Tarih: 22 Aralık 2011
Yer: Fransa’nın, başkenti Paris’teki parlamentosu

Fransa Meclisi, tarihe geçecek yanlış bir kararı oyluyor ve Fransa’da “Soykırım yoktur” diyen Türkleri cezalandıracak bir yasayı kabul ediyor.” Yasa senatoda da kabul görürse, ceza 1 yıl hapis ve 45 bin Euro para cezası olarak uygulamaya girecek!

Ülkede ordunun gücü zayıflatılıyorsa, aydınlar hapse tıkılıp basın susturuluyorsa, Batı tuzaklarına düşülüyorsa, ekonomi perişansa, dışişleri ehil olmayan ellere teslim edildiyse, ülke Batı’nın gözünde Osmanlı’nın çöktüğü zamanlardaki deyimle “Hasta Adam” durumuna düştüyse, olacağı buydu.

Biraz geriye dönelim ve Doğu Perinçek’in yine bir Aralık gününde (2006) yaptığı şu konuşmaya göz atalım: “Şimdi Türkiye’nin eline büyük bir fırsat geçmiştir. İsviçre Milli Meclisi’nin 2003 yılı Aralık ayında çıkardığı Ermeni katliamını tanıma kararını kaldırtmanın koşulları doğmuştur.

... Eğer gerçekten bu kararın kaldırılmasını istiyorsak, yapılacak iş basittir. Başta Başbakan ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan olmak üzere parti liderleri, nasıl uygun görürlerse, birlikte veya tek tek, İsviçre, Fransa ve Almanya ziyaretleri yapıp basın toplantıları düzenleyerek Ermeni katliamı iddiaları konusundaki görüşlerini Avrupa kamuoyuna açıklamalıdırlar. Hükümet üyeleri yanında, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve diğer partilerin liderleri, Türkiyemiz’e büyük bir hizmette bulunabilirler. Lozan ve Berlin harekâtları öncesinde kendilerini bu göreve davet etmiştik; davetimizi tekrar ediyoruz.

Bizim kararımız şudur: Türkiye’nin savunma mevzilerini, toplam 5 milyon insanımızın yaşadığı Atlantik başkentlerinde, Lozan’da, Berlin’de, Paris’te ve New York’ta kuruyoruz. Ermeni soykırımı yalanını kabul eden meclis kararlarını ve ceza yaptırımlarını, kendi ülkelerinde çiğneye çiğneye yok edeceğiz.”

Kimse dinlemedi ve 2008’den bu yana Perinçek ve arkadaşları Silivri’de tutukludurlar.

Karardan sonra ne yapılacak?

Takke düşmüş, kel görünmüştür, Batı Osmanlı’ya yaptığını yineliyor ve Türkiye’yi tuzağa düşürüyor.

Doğu Perinçek’in dediği gibi tüm partiler bir ulusal davada bir araya geliyor ve Meclis Başkanvekili Meral Akşener açıklamasını okuyor.

Peki. Doğu Perinçek’in ve Talat Paşa Komitesi’nin suçu neydi? Doğruları söylemek mi? Doğrudan yanlışın çıkmadığını bundan daha iyi gösterecek kanıt olabilir mi? Şimdi konuşulan; nasıl karşılık verileceği... Elbette bu sadece elçi çekmek, ticari ilişkilere ambargo koymak gibi absürd yaptırımlar olmamalı. Peki ne yapılmalı?

Yapılacakları eski CHP Milletvekili Onur Öymen şöyle sıralıyor: “Evvelce ‘Tarihe Özgürlük’ isimli bir Fransız sivil toplum örgütü benzeri bir kararın Fransa Senatosu’nda engellenmesine katkıda bulunmuştu. Meclis başkanının başkanlığındaki bir komite, tarihi yazmanın Fransa Parlamentosu’nun görevi olmadığını oybirliğiyle kararlaştırmıştı. O tarihte siyasi makamların tarihi konularda tavır almasının tarihçilerin özgürce araştırma yapma hakkını engelleyeceği görüşü kabul edilmişti. Fransa şimdi, iç politika kaygılarıyla bütün bunları unutmuş görünüyor. Tarihi konularda hüküm vermeye soyunan bazı Türk siyasetçileri de aynı hataya düşüyorlar ve Fransa’ya karşı kullanabilecekleri kozları ellerinden kaçırıyorlar. Fransa Parlamentosu’ndaki tasarı engellenmezse bunun Fransa’nın menfaatlerine de zarar vereceğini gösterecek bir tavır sergilememiz gerekiyor. İktidarıyla, muhalefetiyle siyasetçilerimizin bu konuda kayıtsız kalmaları büyük hata olacaktır.”

Haklı çıkan Perinçek olmuştur.

Özgürlüğe vurulan darbe, uluslararası politikada ancak güçlü ve bağımsız, hasta değil sağlam ve silahlı kuvvetleriyle kavga değil barış yapan yapısal demokratik özgürlükçü bir değişimle olur.

“Bırakın yargı işini yapsın” diyerek değil.

Açın zindanların kapısını, bakın Batı nasıl sizin toplumsal ve morali yerinde askeri gücünüz önünde “Pes” diyecektir...